Masa 1

Konu: Masa 1 C.tesi Haz. 21, 2008 5:20 pm

RP İN

Konu: Geri: Masa 1 Ptsi Haz. 30, 2008 10:46 pm

Orlando Obscurus kitapcısında sinek avlamaktan bıkmış olmalı bir hışımla dükkanı kapattı ve kendini dışarı attı.Bugünlerde dükkana kimse gelmiyordu bu da Orlando nun işlerinin kesat gitmesine sebep oluyordu.Bu yüzden her gün çok mutsuz bir biçimde ayrılıyordu bu dükkandan.Birden havada uçan bir kağıt parçası uçtu uçtu Orlando nun suratına yapıştı.Bu bir gazete parçasıydı.Hemen tarihine baktı ve mırıldanmaya başladı.

"Hmm...Demek ki öyle.."

Bir süre sonra okuduklarını dışından okumaya başladı.

"Hogwarts da yapılan araştırmalar ve deneylerin sonucunda çikolata ve pasta türü ürünlerin insanlarda Endoktrin hormonunun salgılanmasını tetiklediği ispat edilmiştir.Endoktrin hormonunun bir başka ismi mutluluk hormonudur.Bu hormon insanların mutlu olmalarını sağlar..."

Orlando bir anda Balyumruk şekerci dükkanına gidip pasta yemeye karar verdi.Böylece hem kafasını dağıtmış olacaktı hem de bu haber doğruysa birazcık olsun mutluluk hissedecekti.Sallana sallana yola koyuldu.Bu aradada elini cebine attı.Eh malum yiyip yiyip sonra para bulamazsa bu onun için gurur kırıcı bir şey olurdu.Cebinde dünden kalma 30 Galleon vardı.En son hatırladığına göre pasta 20 galleondu.Orlando sebebini anlayamadığı bir biçimde mutlu oldu.Aslında para işleri onu asla mutlu edemezdi.İsterseniz bir servet verin teşekkür eder yine eski haline dönerdi.Bu şekilde dükkanın önüne geldi.Dükkan ihtişamlı görünüyordu.Şekerci dükkanı olmanın hakkını gerçektende veriyordu.Dükkanın ana kolonlarının dışına dönen şeker figürlü döşemeler yapılmıştı.Kapı tam bir çikolata gibi görünüyordu.Orlandonun bir anda bu dükkanı yiyesi geldi...
Orlando içeri girdi.Gözüne ilk ilişen masa 1 e oturdu ve dükkan sahibinin yanına gelmesini beklemeye koyuldu...

Konu: Geri: Masa 1 Çarş. Tem. 02, 2008 5:47 am

Mutfakta çikolatalı budingle ilgilenirken eline bir zarf geldi. O zarfı görene kadar ölüm yiyenlikten ZAY'a geçmiş. Ne kadar ölüm yiyenler tarafından aransa da mutlu bir kadındı. Ama o mektuptan sonra adamların odasına kadar geldiğini anladı. Yoksa cüppesine nasıl koyacaklardı. Artık kaçış yoktu. Eğer onu herşeye karşı koruyacağını söyleyen Paul'u dinleyip onun arkasıan saklanırsa ona zarar verirlerdi. Mely çok şey biliyordu. Bu konumdayken onu serbest bırakmazlardı.. Kimseye zarar vermeden bu işten nasıl çıkacaktı? Puding'in başından çekilip tezgaha oturdu ve mektubu açtı;

"Roviuné

Çarşamba günü gece yarısı Domuz Kafasının önünde ol.."

Mely'e Roviuné diye hitap edilmişti. Bu kesinlikle onlardı. Melyssa ve Nelly isimlerinin çok çocuksu olduğunu düşünürlerdi. Belki de öylediydi.. Ama önemli olan ne yapacağıydı.. Ya giderdi yada onlar gelirdi. Onlar gelirse yanındakilere de zarar verirdi. En iyisi bu işi güzellikle halletmekti. Titreyerek ayağa kalktı ve mutfaktan dışarı çıktı.

Masaların olduğu bölüme geldiğinde dükkana birinin geldiğini gördü. Tam da vektinde gelmişti ama yine de eninde sonunda o bir müşteriydi. Mektubu cebine sokup yanına yaklaştı;

-"Hoş geldiniz ne alırsınız..?"

Konu: Geri: Masa 1 Salı Tem. 29, 2008 6:28 pm

Hermione masada oturup saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. Bi yandan da düşünmeden edemiyordu.
"Of Claire, of... Sen insanı deli edersin, ne gerek vardı ki şimdi. Rahattım ben Ortak Salon'umda. Şu saçların haline bak!.." Şimdi karşısına çıksa Claire'in boğazına atlayabilirdi.
En sonunda saçlarını düzeltmiş olmanın rahatlığıyla masada oturuyordu. Jack gelmeden hiç birşey sipariş etmemeye yeminliydi. Saygı meselesi...
"Bari Madam Roviuné beni tanımasa..." diye kendiyle sohbete başlamışken son arkasından, kuvvetli bir ses, yumuşak ve bir o kadar da ürkek ama kesinlikle bir korsana ait bir ses duydu.
"Hermione..."

Hemen arkasına döndü, Jack karşısında duruyordu.
"Hoşgeldibn Jack." dedi HErmione yüzüne yayılan tebessümü durduramayarak.

Konu: Geri: Masa 1 Salı Tem. 29, 2008 7:17 pm

Drumstrang arazisini geçince önünüze çıkan Karanlık Orman' dan bir süpürge kakmıştı. Süpürgenin üstünde gözleri sürmeli Quidditch takım kaptanı Jack Sparrow hızla ve gizlenerek dağların üstünden uçuyordu. Kısa bir yolculuktan sonra önünde Hogsmeade görünmüştü.

Küçük kasabanın girişinden biraz önce süpürge alçaldı, alçaldı ve indi. Jack süpürgesini daha önce kaçtığında da koyduğu bir ağacın köklerinin yanındaki gizli yerine koydu. Jack kasabada tanınmamak için ne yapacağını düşünüyordu. O anda aklına gelmişti. Birkaç animagusun kasabada olduğunu duymuştu. Bu onnun aradığı fırsattı ama yine de riskliydi değişmeden önce son söylediği şuydu :

''Bu tamamen delice bi plan; yani bana en uygunu.''

Sözlerini bitirdiğinde Jack gitmiş yerine simsiyah yeleli, normalden biraz iri ve gözlerinde Jack'in sürdüğü sürme gibi siyah izler olan bir aslann ortaya çıkmıştı. Yavaşça kasabaya girdi. Yolda normal bir insanmış gibi yürüyordu. İnsanlar gerçekten onu kasabaya gelen o animaguslardan sanmıştı ki hiçbiri ona garip bir şekilde bakmadı.

Yolculuğu boyunca birkaç çocuk oyun oynarken onu görmesi onun sinirini bozmuştu. Çünkü çocuklar arkasından yaklaşıp kuyruğunu çekiyorlardı. Jack arkasına dönüp kükreyince oradaki çocukların hepsi kaçmaya başladı. Jack artık yürümeyi bırakmış geç kalmamak için koşuyordu. Koşabiliyordu çünkü küçüklüğünden beri aslana dönüşebiliyordu.

Sonra tam Şekerci Dükkanının olduğu sokağa girdiğinde yavaşça yürümeye başladı. Tam Şekercinin önündeyken içeriden çıkan kahverengi bir kediyi gördü. Kendi kendine '' Aynı Hermione'nin saçlarının rengindeydi. Ama sakın o olmasın.'' derken Şekercinin yanındaki terk edilmiş bir sokağa girmişti.

Birkaç saniye sonra aslan gitmiş. Yerine Jack gelmişti. Tam sokaktan çıkarken bir tıkırtı duydu. Bir çocuk onu görmüştü. Çocuğu yakalayıp ona :

'' Sakın burada gördüğünü birilerine anlatma. '' dedi.

Sonra üstüne baktı. Biraz bozulmuştu. Jack hemen birkaç büyü ile düzeltip Şekerci'ye girdi. Tam içeri girmişti ki önündeki masada Hermione oturuyordu. Sakince ve biraz heyecanla ancak :

'' Hermione... '' diyebildi.

Önünde duran Hermione hemen arkasına dönüp :

'' Hoşgeldin Jack. '' dedi.

Jack yavaşça bir sandalyeye oturdu ve meraklı bir şekilde bir süre Hermione' ye baktı. Sonra sessizliğe dayanamayarak :

'' Neden bugün burada gizli bir şekilde buluştuk Hermione. Yanlış hatırlamıyorsan bana birşey söyleyecektin. Umarım Quidditch antrenmanını iptal etmeme değecek bir şeydir. '' dedi.

O gün gerçekten önemli birmaç öncesi son antrenmanlarını yapacaklardı ama Jack onlara moral tatili olsun bahanesiyle iptal etmişti.

Konu: Geri: Masa 1 Çarş. Tem. 30, 2008 4:16 pm

Jack gelmişti. Geçip tam Hermione'nin karşısındaki sandalyeye kuruldu. Biraz tedirgin görünüyordu. Hermione biraz utanç, biraz kaçıştan dolayı duyduğu suçlulukla konuşmayı reddediyordu. İlk önce Jack'in konuşmasını beklemeye başladı. Asıl sebebin ne söyleyeceğini bilememesi olduğunu kabul etmek Hermione'yi zorluyordu. Sonunda suskunluğu Jack bozdu.
"Neden bugün burada gizli bir şekilde buluştuk Hermione." dedi. "Yanlış hatırlamıyorsan bana birşey söyleyecektin. Umarım Quidditch antrenmanını iptal etmeme değecek bir şeydir."

Şimdi o meraklı kara gözlerini Hermione'ye dikmiş bakıyordu. Hermione gözlerde -kendine utançtan başka duygu vermeyen gözlerde- merakı rahatlıkla görebiliyordu. Doğrulup tipik Hermione Granger edasını takınmaya çalışarak;
"Eımm... Jack, emin ol buna değecek birşey söyleme istiyorum." dedi. Gözünü kaöırarak şöyle bir etrafı süzünce, aklında bir fikrin parladığını hissetti. "Ama," dedi, "önce birşeyler içsek daha iyi olmaz mı?"

Jack içine sinmeye sinmeye onaylamışa benziyordu. Hermione Ms Reviuné'a dönüp içecekleri sipariş etti. Jack önce ateş viskisi istemişti, Hermione'nin sert bakışı üzerine Jack'in siparişi değişip 'Hermione'ninkinin aynından' sıfatını aldı. Balkabağı sularının ilk yudumunu içerken Jack'in rahatsızlığı yüzünden akıyordu. Hermione "Balkabağına alışık değil heralde..." diye geçirdi içinden. Hâlâ adam akıllı bir cevap alamamış olan Jack beklemeye devam ederken Hermione Jack'le ilk tanıştığı güne gitti... Etrafa hakim olan uzun sessizliğin sonunda Hermione sessiz perdeyi ilk aralayan oldu.
"Jack, hatırlıyor musun?" diye başladı. "Tam burada tanışmıştık," eliyle arkalardan bir masayı işaret ederek "şu masada..." dedi. Jack onayladı. Görünüşe göre sözün devamını merak ediyordu, hiçbirşey söylemeyip sadece dinledi. Hermione önüne dönüp devam etti.
"Yaklaşık altı aydır tanıyoruz birbirimizi." dedi. Derin nefesler alarak sözlerine devam ediyordu. Söyleyecekleri ona vefat ilanı gibi geliyordu. Zorlandıkça zorlanmaya devam ediyordu.
Şimdi bardağını elinden bırakmıştı. Yüzünü Jack'e çevirdi. "Bak, biliyorum hiç görüşemiyoruz... Yani yalnızca baykuş uçuruyoruz." dedi ve Jack'in yüzündeki pırıltıyı gördü. Onu dinlediği hakkında şüphelenmeye başladı. Anlaşılan Hermione'ye bakarken neler söylediği umurunda değildi.
"Bunu sana yapamam Jack..."

Devam etti (bu sefer daha rahattı, gevşedi ve)... "Bende diyorum ki birbirimizi görmeye ihtiyacımız vardı." dedi. Yüzünde bir tebessüm peydah oldu. "Eh, Claire'de küçük bir kaçamaktan zarar gelmeyeceğini söyledi. Bende," sesi burda Luna'nınki kadar puslu çıkmaya başladı. "seni görmeye geldim Jack." diyerek sözlerini bitirdi. Jack erimiş gibiydi. Hermione ne yapacağını merak ediyordu.
"Tamam, biliyorum bu cidden bana ters bir eylem ama senin için-" "Eyvah!.." Hermione kendine hakim olmaya çalıştı. Jack'le ayrılmaya geldiği yerde onu daha fazla umutlandırıyordu. Susup Balkabağı Suyu'ndan bir kaç yudum almayı tercih etti.

Konu: Geri: Masa 1 Çarş. Tem. 30, 2008 5:04 pm

Jack bu sorunun ardından meraklı bir şekilde bakıyorve Hermione' nin cevabını merak ediyordu. Hermione' yse Jack' e birşey söylemek istemezmişcesine ona gerçek cevabının yerine birkaç anıdan bahsediyordu. En sonunda Jack' e pek inandırıcı gelmese de şunnu diyebildi :

"Bende diyorum ki birbirimizi görmeye ihtiyacımız vardı."

Jack' de onu görmek istiyordu. Sonra Hermione Jack' e Claire ile ilgili birşeyler daha söyleyip lafını şu şekilde yarıda kesti :

"Tamam, biliyorum bu cidden bana ters bir eylem ama senin için- ''

Jack sanki sözünü orada keseceğini bilirmiş gibi ateşoku hızıyla :

'' Gayet olağan bir durum. Yani okuldan kaçmak. ''

Ardından Jack uzun zamandır orada olduklarını fark etti. Uzun süre bir yerde kalamazdı. Birçok korsan gibi o da sabırsızdı. Hermione' ye dönüp :

'' Burada oturmak yerine dışarı çıkalım mı? '' dedi.

Onun da onayını alınca Jack hemen hesabı ödeyip masaya döndü. Jack onu da alıp dışarı çıkmayı başardığında Hermione ona :

'' Peki nereye gideceğiz? '' dedi.

Jack anlık bir duraksamanın ardından ona döndü. Aklına güzel bir fikir gelmişti. Ona bir sürpriz yapacaktı. Ona :

'' Bu bir sürpriz; ancak gidince öğrenebileceğin bir yer. '' dedi ve yola koyuldular.

Out: Mekanı PM ile yollarım

Konu: Geri: Masa 1 C.tesi Ağus. 02, 2008 1:27 pm

Gabriel o gün çok yorgundu. Bütün gün Alden ile araştırma yapmışlardı ve biraz yalnız kalmaya ihtiyacı olduğunu düşündü. Alden onun yakın arkadaşlarından biriydi ve genellikle ortak derslerde beraber çalışırlardı. Kendisini yakın hissettiği tek kişiydi ve bundan sonra da öyle kalcağını umuyordu. çünkü Gabriel'in en çok güçlük çektiği şey etrafındaki insanlara güven duymasıydı...

Böyle durumlarda herzaman için buraya gelirdi. Genellikle tak başına olurdu. Hayatı yalnız yaşamaktan zevk alan sıradışı insanlardan birisiydi. Kendi kendine mırıldanmaya başladı:

_Derslere yetişemiyorum...Herşey berbat gidiyor... NE oluyor bana...

Yeterince morali bozuktu ve tek ihtiyacı olan şeyin biraz çilekli puding olduğunu farketti ve sipariş etmek için beklemeye başladı...

Konu: Geri: Masa 1 C.tesi Ağus. 02, 2008 2:35 pm

Alden için bugün güzel bir gündü.Sımsıck neşeli bir gün...Gabriel'le olmak hoşuna gidiyordu.Burdaki en iyi arkadaşıydı Gabriel.En sevdiğii şeyde Gabriel'le birlikte çilekli puding yiyerek dertlerini paylaşmaktı.Balyumruktan içeri girdiğinde içerisi Gabriel'i göremeyecek kdr kalabalıktı.Ama Gabrieli o sarı saçlarındn tanımamak ta mümkün değildi...Onun yanına oturduğunda Gabriel'in bi sıkıntısı olduğunu anladı ve konuşmaya başladılar Gabriel :hayat güzel fakat hiç bir derse yetişemiyorum...dedi.Alden de kensdisininde bu sorun ship olduğunu ve sadece bitki bilime girebildiğini söyledi.Neden böyle olduklrını düşünürken Garson çilekli pudinglerini getirmişti.Gülerek yemeye başladılar...Birdaha ki sefere dikkatli olmaya karar verdiler...

Konu: Geri: Masa 1 C.tesi Ağus. 02, 2008 2:49 pm

Gabriel çocuk gibi çiçekli pudingini yüzünün hertarafına bulaştırınca Alden kahkahayla gülmeye başladı. Gabriel şaşıran bi yüzle ona baktıktan 1-2 saniye sonra o da kendisine gülmeye başlamıştı. dükkan adeta onların gülüşme sesleriyle doluyordu.Gabriel:

_Alden böyle giderse kovulabiliriz...

Dedi gülmekten kendini alamayarak...Alden pudingini bitirmişti ve Gabriel'in tabağındaki son lokmayı kaşığıyla kavrayıp kaptıktan sonra yine gülerek:

_hadi gidelim artık

dedi. Gabriel ona puding için dil çıkardıktan sonra çantasını aldı ve Alden'nin arkasından dükkandan çıktı...

Konu: Geri: Masa 1 Perş. Ağus. 07, 2008 2:23 pm

Claire Cho'nun yanından ayrıldıktan sonra birkaç dükkana girmiş ve sadece yeni bir tüylü kalem almıştı. Hogsmeade'deki dükkanları dolaşırken biraz yorulmuş ve acıkmıştı. En yakınında bulunan sağ taraftaki balyumruk şekerci dükkanına doğru ilerledi ve tanıdık birilerini bulma umuduyla girdi içeri. İçeri pek kalabalık değildi. Claire boş bir masaya doğru ilerlerken etrafa göz gezdirdi ama tanıdık birilerini göremiyordu. Masaya geçti ve görevli yanına gelene kadar zaten iğrenç olan bir günü düşünceleriyle daha da iğrenç yaptı. Cho varken yanında iyiydi ama günün geri kalanını yalnız geçirmişti. Yanına gelen görevli "Hoş geldiniz ne alırsınız..?" dediği zaman bu dükkanda sık sık yediği Tere Yağlı Tost Ekmeğini ve Balkabağı suyunu istedi. Camın kenarındaki masada oturuyordu. Kafasını yaslayıp dışarıyı izlemeye başladı.

Konu: Geri: Masa 1 Perş. Ağus. 07, 2008 2:32 pm

Sirius da birisiyle tartıştıktan sonra (bkz. Masa 3) dükkana bakmaya koyuldu.Dükkanda neredeyse kimse yoktu.Tanıdık bir yüz,bir arkadaş bulmaya çalışıyordu gözleri ile.Hatta bir düşmanına bile razıydı.Etrafa bakınırken baloda yanında oturan Claire'i gördü.

''En azından hiç yok durumundan kurtulurum.'' diye aklından geçirdi Sirius.Aslında Claire de Weasley'lere mensuptu Sirius da.En azından kuzen olarak.Claire de görevliye siparişi veriyordu.Görevli gitmişti.Sirius da boğazını temizledikten sonra Claire'in yanına gitti.
''Öhöm.. Şey.. Ee.. Oturabilir miyim'' diye sordu Sirius.

Konu: Geri: Masa 1 Perş. Ağus. 07, 2008 2:55 pm

Claire dışarıda ilerleyen öğrencileri izlerken uykusu gelmişti. Şu anda en çok istediği şey düello sanatları dersinde olmaktı ya da biçim değiştirme. Hatta aritmensiye bile razıydı. Camın çok yakınından üç tane öğrenci geçerken iki gün önce Büyük salondaki kahvaltıda gerçekleşen bir olaydan söz ediyorlardı. Claire genelde kahvaltılara inmezdi. Mutfağa gidip istediği şeyi seçmek daha çok hoşuna gidiyordu. Büyük salonda ne olduğunu merak ederken tanıdık bie ses duydu
''Öhöm.. Şey.. Ee.. Oturabilir miyim'' Çok cılız bir sesti bu . Küçük bir çocuktan geldiği belliydi. Claire kafasını camdan ayırıp karşıda dikilen çocuğu görünce ona gülümsedi ve "Tabiii" diyerek onun oturmasını bekledi. Claire'in alnının yan tarafı kızarmıştı ve Claire'e hafif bir ağrı hissettirdi. Claire elini kaldırıp alnını ovalarken verdiği sipariş geldi. Claire tostuna hamle etmeden önce başında hala bekleyen görevliye baktı ve sonra Sirius'a dönerek "Sende bir şeyler alıcak mısın?" diye sordu

Konu: Geri: Masa 1 Salı Ağus. 12, 2008 11:11 am

Hermione ve Jack geri döndüklerinde ikisi de kendini son derece mutlu hissediyordu. Saatlerce Muggle Kent'te eğlenmişlerdi. Hermione Jack'in süpürgesiyle onu Muggle Kent'e götüreceğini duyunca önce çok şüphelenmiş ve korkmuştu ama süpürge üzerinde o kadar rahattı ki... Evlerinin üzerinden geçerken heyecanlanmıştı ama Jack onu bir Luna Park'a götürünce geri dönmek istedi. Jack ısrar etti ve Hermione dönmediğine çok memnun oldu.
Şimdi ikisi beraber Hogsmeade'e dönmüşlerdi. Biraz rahatlamak ve tatlı bir şeyler yemek için tekrar Balyumruk'a geldiler. İçeri girerken Hermione konuşuyordu.
"Hele o adama ne demeli...Cuuuuvvv" eliyle yukarıdan düşen uçak hareketi yaptı. "Çakılıp kalacak sandım. Ama Jack itiraf etmeliyim senin hareketin hepssinden harikaydı." dedi. Jack'e bakıp güldüğünü görmek çok hoşuna gitmişti.
Dükandan içeri girdiklerinde Hermione karşıki masada -bir kaç saat önce Hermione ve Jack oturdukları masada- Claire'i gördü.
"Jack! O Claire değil mi?" dedi hayretle. Jack de aynı hayret içinde onayladı. Hermione karşısındakini de tanıyordu...
"Jack!!!" dedi daha büyük bir hayretle. "O Sirius değil mi?"
Anlaşılan Jack onu tanımıyordu. Ses gelmedi. Hermione hayalet gibi onlara yanaştı. Şaşkınlık yüzünden akıyordu.
"Claire gelir belki... Ondan herşey beklenir... Ama Sirius'un ne işi var?"
Şimdi Claire'e sinirle bakıyordu. Aklındaki düşünce yalnızca o küçük çocuğu nasıl okuldan kaçırmaya ikna etmesi oldu. Ya da neden getirdiği?..

Yaklaşıp ses tonunu düzenleyerek "Claire!" dedi. Jack'i görmek için arkasına baktığında... Jack gitmişti.

Konu: Geri: Masa 1 Salı Ağus. 12, 2008 5:49 pm

''Sende bir şeyler alıcak mısın?" sorusuna yanıt olarak

''Hayır sağol.'' dedi Sirius.Sonra dükkanın kapısının açıldığını duymuştu ama bunu umursamadı.

''Eee.. Şey.. Ben buraya şey için gelmiştim.. Bi işim vardı.Bir sorun çıktı.Ama bunun seninle bir alakası yok.Bu arada Hermione nerelerde?Onunla takılmıyor musunuz yoksa?Aman.. Beni ilgilendirmez daha derinleri.Hem daha derine inersem seni kızdırabilirim.Dersler falan nasıl?'' diye cevabını beklemeye başladı Sirius.Başladı ama Hermione gelirse ne yapacağını düşündü.O zaman aralarında yabancı yoktu.Ama en kötü ihtimal ise Claire'in erkek arkadaşının gelmesi idi.Yanlış anlayabilirdi.

Konu: Geri: Masa 1 Cuma Ağus. 15, 2008 8:58 am

Claire önüne gelen tabaktaki tostu midesine götürürken bir
yandan da balkabağı suyunu yudumluyordu. Sirius'un birşeyler dediğini duyuyordu
ama yemek yediği için cevap veremiyordu. Bunu önemsemeden ağzına tostu tıkıştırmaya devam ediyordu. Biraz endişeli biraz meraklı bir ses duydu. çok tanıdık bir ses. Claire kafasını büyük bir hızla çevirdi ve dehşete düştü. Hermione'yi tamamen unutmuştu. "Eyvah..." dedi içinden. Dışından söylemesi mümkün değildi. Hala lokmalarını midesine yollamaya çalışıyordu çünkü. Bir kaç öksürüğüde balkabağı suyunu tamamen bitirerek bastırdı.
Hemen savunmaya geçmek istemediği için yüzündeki tuhaf ifadeyi silerek bir gülümseme yerleştirdi ve "Oturmaz mısın?" diyerek Hermione'ye Sirius'un yanını gösterdi. Kendi yanına oturtmaya hiç niyeti yoktu çünkü onun sinirden bozulan düzensiz nefes alışlarını duymak hiç iyi olmazdı. Hermione Claire'in gülümsemesine bakarak bir yandan rahatlamış, bir yandan ise daha çok endişelenmiş görünüyordu. Gözlerini kısarak bir müddet daha bekledi ve Claire'in beklediği şeyi yaptı.

Konu: Geri: Masa 1 C.tesi Ağus. 30, 2008 5:02 pm

Jessica sabah kalktığında etrafında hiç kimse yoktu.Saatte 10:00 du.Yatağından kalktı gerindikten sonra.Lavoboya gitti.Elini yüzünü yıkadıktan sonra.Bir şey lokma bir şeyelr yedi canı hiç bişey çekmiyordu.Bugün biraz canı sıkılıyor gibiydi.Aklına dışarıya çıkıp gezmek geldi.Bu iyi bir fikirdi.Hemen üzerine uygun bir şeyler giydi ve hemen dışarıya çıktı.Hava çok güzeldi.Tam bir bahar havasıydı.Jessica böle günleri çok seviyordu.Dışarıya çıkınca başını hava kaldırdı şöle bir havaya baktı ve güçlü bir nefes aldı..İçinden:

" Ohhhh temiz hava.. " diye mırıldandı.Bir kaç metre ilerledikten sonra şöle bir duraksadı başını kaldırınca tabelada " Balyumruk Şekerci Dükkanı " yazıyordu.Jessica bu yazıyı görünce birden canının şeker çektiğini hissetti.Şekerlere bayılırdı.İlerledi kapıyı şöle bir araladı içeriye bir göz attı içeride fazla kişi yoktu..Bir kaç sanina baktıktan sonra kendine çekidüzen verdi ve içeriye girdi.İçeriye girince sanki herkez ona bakıyormuş gibi geldi.Biraz utanmıştı.Şöle bir etrafına baktı boş masa arıyordu..Bir kaç saniye baktıktan sonra gözü masa 1 e ilişti.O masa boştu.Ve masaya doğru yöneldi..Etrafına son bir kez baktı ve sandalyeyi çekti ve oturdu..Çantasına şöle bir göz gezdirdikten sonra çantasında çok sevdiği kitabını buldu ve açıp okumaya başladı.Jessica kitap okumaya bayılırdı bu onun hobisini halina gelmişti..Ve yarım kaldığı yerden okumaya devam etti...

» masa-2
» Masa 2
» Masa *1*
» Masa-3
» Masa 3