1. Ders{offline} 26 Temmuz-10 Ağustos

Keira kötü bir akşam geçirmişti.. Aslında kötü bir akşam geçirmesi için geçerli bir nedeni de yoktu.. Paul ile arası her zamanki gibi iyiydi.. Arkadaşlarıyla da bir problem yaşamamıştı.. Üzerinde kötü şeyler olacağına dair bir his vardı..İşte bu his onu kendinden çıkartıyor, resmen deli ediyordu.. Normal bir zamanda olsa yataktan kalkmamak için elinden gelen her şeyi yapardı ama bugün hiç söylenmeden yataktan kalktı.. Çünkü yastığa kafasını her koyuşunda bu düşünceler aklına geliyor onu adeta deli ediyordu..

Keira yavaşça banyoya doğru ilerledi.. Normalde sabahları ılık duşları tercih eden Keira, üzerindeki uyuşukluktan kurtulmak istercesine kendini buz gibi suyun altına attı.. Soğuk onu biraz da olsa kendine getirmişti.. Hava o kadar sıcaktı ki suyun soğukluğundan hiçbir eser kalmamıştı Keira’nın vücudunda..

Bugün sabah bir saat Hogwarts’ta, öğlene doğru bir saat Durmstang’da, akşam üstü ise gene bir saat Beauxbatons’da dersi vardı.. Program yoğun görünüyordu ama Keira bundan daha yoğun programlara katlanmıştı.. Dolabından Lily’nin Filipinlerden getirdiği turuncu tonlarının hakim olduğu elbisesini çıkardı ve hızlıca üzerine geçirdi.. Giysisini geçen hafta aldığı turuncu babetleriyle tamamladı..Sonra Paul’un yanına yaklaştı ve yanağına küçük bir öpücük kondurup konuşmaya başladı

“Biraz daha tembellik yaparsan derse geç kalacaksın bitanem.. Benim erkenden bir dersim var o yüzden kahvaltı yapmaya iniyorum..”

Artık kahvaltı yapma vakti gelmişti..Odadan mutfağa gitmek üzere çıktı..

Mutfak boştu.. Kendi işini kendi yapmayı seven Keira, buzdolabından biraz süt çıkardı ve cezvenin içine koydu.. Ocağında altını yakıp sütün ısınmasını beklemeye başladı.. Yaptığı şeyin bir büyücü için aşırı “Muggle” gibi olduğunun farkındaydı ama Keira böyle yaşamayı seviyordu.. Keira boş bakışlarla tek bir noktaya bakarken kolunda bir sıcaklık hissetti.. Refleks olarak kolunu ocağın kenarından çekti.. Süt taşmıştı..

“Şu hale bak ya.. Ben cidden umutsuz bi vakayım.. Daha tek başıma bi bardak kahve bile yapamıyorum…

Hemencecik ocağın çevresini temizledi Keira.. Dışarıya giderken kullandığı muggle harikası termos görevi gören bardağının içine sütü doldurdu ve üzerinde de 3 kaşık kahve attı.. Biraz da karıştırınca kahvesi hazırlanmıştı.. Koluna da çantasını atıp evden ayrıldı..

Keira iksir zindanına hiç kimse olmadığını fark etmişti.. Biraz uyuşuk adımlarla masanın olduğu yere geldi ve sandalyesine oturdu.. Bir yandan kahvesini yudumluyordu bir yandan da ders notlarına göz gezdiriyordu..

Öğrenciler yavaş yavaş gelmeye başlamışlardı.. Sınıf kalabalıklaşmaya başlayınca Keira, bardağını kenara bıraktı ve ayağa kalkıp konuşmaya başladı..

“Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..”

Konuşması bitince Keira kendini biraz daha rahatlamış hissetmişti.. Öğrenciler adlarını bir bir söyledikten sonra Keira tahtanın önüne geçip tekrar söze başladı..

“Bugün 5, 6 ve 7. sınıf öğrencilerine aşk iksiri yapımını anlatacağım.. Aşk iksiri için gerekli malzemeler dondurulmuş külbükül yumurtaları ve sarmaşık ağacı yumurtaları.. Malzemeleri ben size dağıtmaya başlıyorum..”

Keira, öğrencilere malzemeleri bir bir dağıttıktan sonra tekrar tahtanın önüne geçti ve yüksek bir ses tonuyla konuşmaya başladı..

“Külbükül yumurtaları aynı zamanda olduğu gibi yenince sıtma tedavisinde de kullanılır.. Bu yumurtalar aşk iksiri için çok önemlidir.. Bu iksiri belirgin sedef parıltısından ve karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsiniz, aynı şekilde kullanıma hazır olduğunu da buradan anlayabilirsiniz.. Sizi nasıl cezp ediyorsa ona göre herkese farklı kokar.. Aşk iksiri gerçek aşkı yaratmaz Tabiki.. Aşkı imal etmek, taklit etmek imkansızdır.. Bu iksir sadece güçlü bir tutkunluk ya da saplantıya yol açar.. Nefret iksirinin tam tersi işlevi görür..”

Keira sözlerini bitirdiğinde öğrencilere bakmaya başladı.. Herkes bişeyler yapmaya başlamıştı.. Öğrencilerin arasında dolanırken ciddi bir ses tonuyla bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmişti..

“Yalnız unutmayın bu iksiri okulda kullanmak yasaktır.. Bu yüzden aksi bir davranış göstermemeye dikkat edin..”

Keira zaman geçmeden diğer sınıfların iksirlerine de başlamak istiyordu.. Tekrar tahtanın önüne geçti ve herkesin duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başladı..

“Evet sıra 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin iksirlerinde.. Bugün size rahatlama iksiri yapımını öğreteceğim.. Rahatlatma iksiri için gerekli malzemeler; aytaşı ve hellebore şurubu.. Malzemeleri dağıtmaya başlıyorum..”

Son malzemeleri de en sondaki öğrencilere verdikten sonra tekrar tahtanın önüne geldi ve konuşmaya başladı Keira..

“Rahatlatma iksiri adından da anlaşıldığı gibi rahatlatmaya yarar.. Heyecanı giderir, soğukkanlılık yapar.. Bu iksiri yaparken dikkat etmeniz gereken şey malzemeleri yeterli miktarda koymanızdır.. Aksi taktirde biraz fazla veya biraz az malzeme kullanılırsa bir patlama olabilir.. Ben malzemeleri size tam oranında verdiğim için böyle bir problem yok ama.. Diğer bir püf noktası ise malzemeleri sırasıyla koyup, düzgünce karıştırmaktır.. İlk önce aytaşını koyuyoruz, sonra ise hellebore şurubunu.. İkisini de koyduktan sonra karıştırıyoruz..”

Keira anlatacaklarını bitirdiği için öğrencilerin arasında gezmeye başladı.. Yardım isteyenlere de yardım ediyordu.. Hem büyük hemde küçük sınıflardan nerdeyse herkesin iksirleri tamamlanmak üzere gibi görünüyordu.. Keira, bunun üzerine tahtanın önüne geldi ve herkese hitap ederek konuşmaya başladı..

“İksirlerinizi masanızdaki küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.. Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım..”

Öğrenciler yavaş yavaş iksirlerini getirip masaya koymaya başlamışlardı.. Sona kalan birkaç kişi daha iksirlerini getirince Keira dersin bittiğini belirtmek için konuşmaya başladı..

“Dersimiz bitmiştir.. Hepinize sihirli günler..”

Keira masasında biriken küçük şişeleri aldı ve dolaba koydu.. Şimdilik buradaki işi bitmişti.. Bütün öğrenciler sınıfı boşalttıktan sonra o da sınıftan çıktı…

0ut:Yarın giremeye bilirim bu yüzden ders rp'mi bugünden koyuyorum..

Remus yataktan kalktığında bugün çok halsiz olduğunu farketmişti. Ama zorda olsa kalkması gerekiyordu , çünkü ; bugün dersleri başlıyordu . Ve ilk dersi iksirdi. İksir dersi onun ilgisini en çok çeken ikinci dersti . En çok ilgisini karanlık sanatlar çekiyordu , çoğu öğrenci gibi .

Remus Yataktan kalkıp hazırlandı . Daha sonra ortak salona inip kahvaltısını yapmıştı . İksir dersinin saati geldiğinde zindanlarıda bulunan iksir dersliğine gitmişti. Profesörleri çoktan gelmiş gibi oturup onları bekliyordu . Remus önlerden bir yere oturmuştu hemen . Ve diğer arkadaşlarınında gelmesini bekledi .

Diğer öğrencilerde geldikten sonra porfesör ;

“Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..” dedi.

Remus önde olduğu için ayağa fırlayıp ;
" Ben Remus Umit Lupin . Dumstrang RoringThroat 4. sınıf öğrencisiyim " dedi ve yerine oturdu . Daha sonra diğer arkadaşları teker teker kalkıp kendilerini tanıttıktan sonra , Profesör tahtanın önüne gidip ;

“Bugün 5, 6 ve 7. sınıf öğrencilerine aşk iksiri yapımını anlatacağım.. Aşk iksiri için gerekli malzemeler dondurulmuş külbükül yumurtaları ve sarmaşık ağacı yumurtaları.. Malzemeleri ben size dağıtmaya başlıyorum..” dedi.

Ümit ve diğer 1,2,3 ve 4. sınıflar dersi sessizce dinleyip , hiç bir katılımda ve harekette bulunmadan yerlerinde oturmaya devam ettiler . Daha sonra profesör dersi anlatmaya koyulmuştu . 5,6 ve 7. sınıflara dersi bittikten sonra ;

“Evet sıra 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin iksirlerinde.. Bugün size rahatlama iksiri yapımını öğreteceğim.. Rahatlatma iksiri için gerekli malzemeler; aytaşı ve hellebore şurubu.. Malzemeleri dağıtmaya başlıyorum..” dedi.

Remus heyecan içinde kazanını ve gerekli malzemelerini profesörden alınca tekrar Profesör Keira'ya kulak vermeye başlamıştı . Profesör ;

“Rahatlatma iksiri adından da anlaşıldığı gibi rahatlatmaya yarar.. Heyecanı giderir, soğukkanlılık yapar.. Bu iksiri yaparken dikkat etmeniz gereken şey malzemeleri yeterli miktarda koymanızdır.. Aksi taktirde biraz fazla veya biraz az malzeme kullanılırsa bir patlama olabilir.. Ben malzemeleri size tam oranında verdiğim için böyle bir problem yok ama.. Diğer bir püf noktası ise malzemeleri sırasıyla koyup, düzgünce karıştırmaktır.. İlk önce aytaşını koyuyoruz, sonra ise hellebore şurubunu.. İkisini de koyduktan sonra karıştırıyoruz..” dedi.

Profesör anlatacaklarını bitirdikten sonra öğrencilerin ne yaptıklarını kontrol etmek için aralarında gezmeye başlamıştı . Remus profesörün dediği gibi ay taşını daha sonra hallebore şurubunu kazanın içine koyup karıştırmaya başladı . 5-10 dakika karıştırmayla geçtikten sonra iksirlerin çoğu hzırlanmıştı . Ve profesör de bunun farkına varıp ;

“İksirlerinizi masanızdaki küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.. Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım..” dedi.

Remus yaptığı karışımı küçük iksir şişesine doldurduktan sonra , üstüne adını yazıp poresörün masasına bırakmıştı . Profesör bütün öğrenciler bu işlemi yaptıktan sonra ;

“Dersimiz bitmiştir.. Hepinize sihirli günler..” dedi ve iksir şişelerini masasından kaldırmaya koyuldu . Remus'da diğer öğrenciler gibi sınıftan çıkarken profesöre

" Sihirli günler Profesör " dedi ve zindanlardan ortak salona doğru gitmeye başlamıştı .

Sirius,yarın başlayacak olan İksir dersi için biraz endişeleniyordu.Ne de olsa arada koca bir tatil geçirmişti.Dersini iyi yapamayacağından korkuyordu.Bir de Profesör meselesi vardı tabii ki.Bu dönemki öğretmen Hogwarts'ın müdiresi Keira Walker idi.Onun yanında bir hata yapmaktan korkuyordu.Bunun düşüncesi ile yatağına attı kendini.Yastığını ıslattığını ancak sabahın ilk ışıkları ile uyandığında anladı.Yatağında oturup gerindi.Gerinirken bir de esneme koyunca ortaya çıkan sesten rahatsız olan bir kaç kişi kımıldadı.Sirius su geçirmez saatine bakınca daha derse kadar çok vakit olduğunu anladı.İçinden 'biraz daha uyusam mı' diye geçiriyordu ki aklına dün gece yatmadan çantasını hazırlamadığı geldi.Uykulu bir halde gideceği dersin İksir olacağını içinden geçirince dışı hafif matlaşmış ve bir bölümü yırtılmış olan kırmızı-sarı çantasına kazanını,tahta kaşığını koydu.Artık çantası hazırdı.Ama ne şanssızlık ki uykusu da kaçmıştı.Midesinde açlık nedeniyle bir ağrı hissetti ama kahvaltı vaktine daha çok vardı.Yatağında oturup dersi hayal etti.

Büyük ve geniş bir zindanda sıralarda oturan büyüklü küçüklü öğrenciler.Hepsi de kazanlarda birşeyler yapıyordu.Profesör Walker ise sıraların arasından geçiyor ve küçük görünen birkaç kişiye yardım ediyordu.Arada bir kazanlardan dumanlar yükseliyor ya da kazanın içindekiler taşıyordu.

Bu işle yaklaşık yarım saat geçirmişti Sirius.Karnındaki ağrıya daha fazla dayanamayacağını anlayınca aşağıya inmeye karar verdi.Kapıdaki portreyi de uyandırdığı için onun tarafından biraz azarlandı.Yolda bir Profesör ile karşılaşmayı istememekle beraber dersin hemen başlamasını istiyordu.Büyük Salon'a indi ve Gryffindor masasında gezindi.Profesörler Masası'nın en yakınına oturdu ve buranın keyfini çıkarmaya çalıştı.

' Öf.. Keşke bu mutfaktakiler erken uyananlar için de bir öğün hazırlasalar..' diye kendi kendine söyleniyordu.Sırtındaki çantasını da sağ tarafına koydu ve masada kollarını kavuşturdu.Kafasını da kollarını üstüne koydu ama gözlerini kapamadı.Eğer kaparsa 5 dakika sonra uykusunun geleceğini biliyordu.Bu durum da onu sabah kahvaltısında rezil ederdi.Kendi kendine 'Hadi dayan.. Az bir vakit kaldı...' diyordu.Nihayet kahvaltı zamanı gelmişti.Sirius içinden bir 'oh' çekti ve kendi yerine gitti.Önünde aniden beliren kızarmış ekmeğe saldırdı.Onun üzerine biraz tereyağı ve sonra da bal sürdü.Tıka basa yedikten sonra çantasını sırtlandı ve zindanlara doğru gitti.Neden olduğunu o da bilmiyordu ama nedense zindanlara ne zaman gitse içi ürperirdi.Sınıfa girdiğinde ilk gelenlerden biri de o idi.Kendine arka taraflardan bir sıra buldu.Öne oturmayı sevmezdi.Hem oraya büyüklerin oturması gerektiğini düşündüğü için hem de oraya oturunca kendini başarısız ve sorumsuz hissederdi.Bunu dha önce yaşamıştı çünkü.Sınıf hemen hemen dolunca Profesör Walker söze başladı:

“Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..” dedi.

Önce ön sıralardaki öğrenciler kalktı ve kendini tanıttı.Sonra ortalar.En sondan 2 önceki kişi olarak Sirius da ayağa kalktı.

' Sirius Black,2.Sınıf Gryffindor,Hogwarts öğrencisiyim efendim' dedi.

Yerine otururken sanki üstünden bir yük kalkmıştı.Herkes kendini tanıttıktan sonra Profesör Walker 5.,6.,7. sınıflara yapacakları iksirin adını,malzemeleri ve nasıl yapılacağını anlattı.Sirius bir an şaşırdı çünkü daha küçük sınıfların da bugün dersi vardı.'Sıramız gelir ne de olsa' dedi kendi kendine.Sonra Profesör Walker küçük öğrencilerin olduğu bölüme dönüp

Evet sıra 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin iksirlerinde.. Bugün size rahatlama iksiri yapımını öğreteceğim.. Rahatlatma iksiri için gerekli malzemeler; aytaşı ve hellebore şurubu.. Malzemeleri dağıtmaya başlıyorum..” dedi.

Sırayla malzemelerini alan öğrenciler onları incelemeye başlamıştı.Sıra Sirius'a gelmişti.O da ilk kez gördüğü bu malzemeleri incelemeye koyulmuştu ki Profesör'ün o ciddiyetli sesi yine duyuldu.Sirius kafasını kaldırıp onu dinliyordu.

“Rahatlatma iksiri adından da anlaşıldığı gibi rahatlatmaya yarar.. Heyecanı giderir, soğukkanlılık yapar.. Bu iksiri yaparken dikkat etmeniz gereken şey malzemeleri yeterli miktarda koymanızdır.. Aksi taktirde biraz fazla veya biraz az malzeme kullanılırsa bir patlama olabilir.. Ben malzemeleri size tam oranında verdiğim için böyle bir problem yok ama.. Diğer bir püf noktası ise malzemeleri sırasıyla koyup, düzgünce karıştırmaktır.. İlk önce aytaşını koyuyoruz, sonra ise hellebore şurubunu.. İkisini de koyduktan sonra karıştırıyoruz..” dedi Profesör.

Sirius kazanını çıkardı ve Profesör'ün dediklerini sırayla yapmaya çalıştı.Ama pek iyi olduğu söylenemezdi.İleride Seherbaz olabilmek için bu ders gerekliydi.Geçen dönem Profesör Simpson ile iyi anlaşamamamıştı ama bu dönem yeni profesör ile iyi anlaşacağına emindi.İksirini karıştırıyordu Sirius.Karıştırması bitince biraz bekledi.Küçük şişeyi eline aldı kapağını açtı ve iksiri şişeye doldurdu.Çantasından bir kağıt parçası buldu.Kağıda adını yazdı ve kapağı kapattı.Bunu Profesör

İksirlerinizi masanızdaki küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.. Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım..” dediği için yapmıştı.Ders bittiğinde Sirius öğretmen masasına güler yüzle gelip

'İyi gün ve dersler Profesör' diyerek büyük zindandan ayrıldı.

Cho derslerinin başladığı gün her zaman kalktığı saatte kalkmış,yatakhanelerinde bulunan boy aynasının önüne geçip hazırlanmaya başlamıştı.Hazırlanması tam yarım saat sürmüştü.Cho aynanın önünde güzel vakit geçiriken zamanın nasıl aktığını anlayamamıştı.Farkettiği zaman aceleyle çantasını hazırladı.Çantasını hazırladıktan sonra kaptığı gibi kahvaltısını yapmak için kristal salona indi.Cho bugün çok yoğun birgün geçireceğini biliyordu.Tam dört derse girecekti.Karnını iyice doyurduktan sonra akşam üstüne kadar derslere koşuşturup durdu.Son dersleri iksirdi ve hava kararmaya başlamıştı.Zindanlara inip iksir dersinin işleneceği yere girdi.Profesör masasına oturmuş elinde kahve ile öğrencilerini bekliyordu.Cho dersliğin ortalarına bir yere yerleşti.Diğer arkadaşları gelene kadar Cho zindanı incelemeye koyuldu.Ve gözlerini zindanın duvarlarında gezdirmeye başladı.

Zindan da hiç pencere yoktu.Bu da sanki insanı boğuyormuş gibi sıkıntı yaratıyordu.Ayrıca duvarlardaki raflarda bulunan büyüklü küçüklü şişelerin içindekiler Cho'nun midesini bulandırmış.Cho kafasını profesöre çevirip uzunca baktı.Belliki o bunlardan rahatsız olmuyordu.Sonra Cho iksir profesörünün nie o şeylerden rahatsız olabileceğini düşündüğünü anlayamamıştı.Sonuçta o isteyerek bu işi seçmişti.

Cho bunları düşünürken sınıf dolmuştu.Profesör de bunun farkına varmış olmalı ki ayağa kalktı.Profesörün ayağa kalkmasıyla gürültü de kesilmişti.Herkes kafasını önüne çevirdi ve profesör de konuşmaya başladı.

“Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..”dedi.

Herkes profesör Walker'ın dediği gibi kendisine sırası geldikçe tanıttı.Sıra Cho'ya geldiği zaman ayağa kalkıp:

"Ben Cho Chang.Beauxbatons Lizardian 2. sınıf öğrencisiyim."dedi ve yerine oturdu.Herkes bir bir kendini tanıttıktan sonra Profesör Walker tahtanın yanına gidip konuşmaya başladı.

“Bugün 5, 6 ve 7. sınıf öğrencilerine aşk iksiri yapımını anlatacağım.. Aşk iksiri için gerekli malzemeler dondurulmuş külbükül yumurtaları ve sarmaşık ağacı yumurtaları.. Malzemeleri ben size dağıtmaya başlıyorum..”dedi ve bütün 5,6 ve 7. sınıflara malzemelerini dağıtmaya başladı.Malzemeleri dağıtıp tekrar tahtanın önüne geçen profesör aşk iksiri yapımının önemli noktalarını anlatmaya başladı.

“Külbükül yumurtaları aynı zamanda olduğu gibi yenince sıtma tedavisinde de kullanılır.. Bu yumurtalar aşk iksiri için çok önemlidir.. Bu iksiri belirgin sedef parıltısından ve karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsiniz, aynı şekilde kullanıma hazır olduğunu da buradan anlayabilirsiniz.. Sizi nasıl cezp ediyorsa ona göre herkese farklı kokar.. Aşk iksiri gerçek aşkı yaratmaz Tabiki..Aşkı imal etmek, taklit etmek imkansızdır.. Bu iksir sadece güçlü bir tutkunluk ya da saplantıya yol açar.. Nefret iksirinin tam tersi işlevi görür..”dedi.Tam aşk iksiri yapan kişilerin arasında dolaşıyordu ki tekrar konuşmaya başladı.

“Yalnız unutmayın bu iksiri okulda kullanmak yasaktır.. Bu yüzden aksi bir davranış göstermemeye dikkat edin..”dedi.

Cho kendilerinin yapacağı şeyi öğrenmeyi çok istiyordu.Aşk iksiri yapacaklar yapmaya başlamıştı bile.Şimdi sıra onların yapacağı iksirdeydi.Profesör Walker tekrar tahtanın önüne gelip sesini yükselterek diğerlerinin yapacağı iksiri söylemeye başladı.

“Evet sıra 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin iksirlerinde.. Bugün size
rahatlama iksiri yapımını öğreteceğim.. Rahatlatma iksiri için gerekli malzemeler; aytaşı ve hellebore şurubu.. Malzemeleri dağıtmaya başlıyorum..”dedi ve sırayla malzemeleri dağıttı.

Cho kendi malzemelerini almadan önce kazanını ve kepçesini önüne koydu.Malzemelrini aldıktan sonra onları dikkatlice inceleyen Cho Profesörün sesiyle kendine gelmişti.Profesör Walker:

“Rahatlatma iksiri adından da anlaşıldığı gibi rahatlatmaya yarar.. Heyecanı giderir, soğukkanlılık yapar.. Bu iksiri yaparken dikkat etmeniz gereken şey malzemeleri yeterli miktarda koymanızdır.. Aksi taktirde biraz fazla veya biraz az malzeme kullanılırsa bir patlama olabilir.. Ben malzemeleri size tam oranında verdiğim için böyle bir problem yok ama.. Diğer bir püf noktası ise malzemeleri sırasıyla koyup, düzgünce karıştırmaktır.. İlk önce aytaşını koyuyoruz, sonra ise hellebore şurubunu.. İkisini de koyduktan sonra karıştırıyoruz..”deyip öğrencilerin arasında gezinmeye başlamıştı.

Cho bütün bilgileri aldıktan sonra Profesörünün dediği gibi kazanına ilk önce aytaşını koymuştu ardından da hellebore şurubunu.Yine profesörünün dediği gibi dikkatlice karıştırmaya başladı.Cho karıştırdıkça burnuna keskinliği artan kokular gelmeye başlamıştı ve iksirin kıvamıda yoğunlaşmaya başlamıştı.Bitip bitmediğini soracak olan Cho kafasını kaldırdığında Profesör Walker öğrencilerin arasında değildi.Tekrar tahtanın önüne geçmişti.Ve hemen konuşmaya başladı.

“İksirlerinizi masanızdaki küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.. Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım..”dedi.

Cho hemen masasının üstünde bulunan şişeyi yaptığı iksirle doldurdu.Şişenin üstüne de ismini yazdıktan sonra profesörün dediği gibi masasına koydu.Bütün öğrenciler aynı işlemi yapınca profesör:

“Dersimiz bitmiştir.. Hepinize sihirli günler..”dedi.Cho da "Sihirli günler"dedikten sonra çantasını toplayıp yorgun argın yatakhanesine doğru ilerrlemeye başladı.Sabah kahvaltıda düşündüğü gibi yoğun bir gün geçirmişti.

Anahi yine aynı saatte kalkmıştı. Her zaman ki gibi aynanın karşısına geçerek, o dümdüz saçlarını taramaya başlamıştı.Vakit çok çabuk geçmişti.Anahi saatine baktığında sadece 15 dakkikası kalmıştı . Aceleyle üstünü giyinip ,çantasını aldı ve koridorlarda koşmaya başladı.Anahi iksir zindanlarına geldiğinde daha 5 dakikası vardı , ter içinde kalan anahi arkalarda bir yere oturmuş ; dersin başlamasını beklemeye başlamıştı.Çoğu kişinin gelmesiyle profesör dersi kendini tanıtarak açmıştı.

“Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdüresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..”

Bu sözüyle herkes kendini tanıtmaya başlamıştı Anahi’nin heycanı giderek azalıyoru ve sıra kendine geldiğinde ;

’ben Anahi GİOVANNA Beauxbatons öğrecisi 2. sınıfım . ’’ demişti .

Anahi fazla konuşmadan yerine oturdu , binasını bile sölememişti.’’cübbemden anlaşılır’’ diye düşünmüş olmalı..profesör 5,6 ve 7.sınıflara aşk iksirini gösteriyordu.anahi heycanlı gözlerle onları izlemeye başlamıştı .Profesörün hafif bir ses tonuyla 1,2,3 ve 4. Sınıflara dönerek ;

“Evet sıra 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin iksirlerinde.. Bugün size rahatlama iksiri yapımını öğreteceğim.. Rahatlatma iksiri için gerekli malzemeler; aytaşı ve hellebore şurubu.. Malzemeleri dağıtmaya başlıyorum..”

Yaptığı konuşmadan sonra Anahi daha çok merakla ,profesörün malzemeleri dağıtmasını bekliyordu .Malzemeleri dağıttıktan sonra 1,2,3 ve 4.sınıflara dönerek ;

“Rahatlatma iksiri adından da anlaşıldığı gibi rahatlatmaya yarar.. Heyecanı giderir, soğukkanlılık yapar.. Bu iksiri yaparken dikkat etmeniz gereken şey malzemeleri yeterli miktarda koymanızdır.. Aksi taktirde biraz fazla veya biraz az malzeme kullanılırsa bir patlama olabilir.. Ben malzemeleri size tam oranında verdiğim için böyle bir problem yok ama.. Diğer bir püf noktası ise malzemeleri sırasıyla koyup, düzgünce karıştırmaktır.. İlk önce aytaşını koyuyoruz, sonra ise hellebore şurubunu.. İkisini de koyduktan sonra karıştırıyoruz..”

Dedi ve sıraların arasında dolaşmaya başlamıştı… Anahi çok rahattı hiç heycanı kalmamıştı . Yavaşça malzemeleri inceleyip , iksiri karıştırmaya başlamıştı.Zaman çabuk geçmişti Anahi için profesörün ;

" İksirlerinizi masanızdaki küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.. Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım..”

Demesiyle birden farketmişti saati. Anahi iksiri bitirmişti şişeye doldurdu ve üzerine ismini yazarak profesöre verdi.Birkaç kişi kalmıştı sadece onlarda şişeleri verince profesörün ;

“Dersimiz bitmiştir.. Hepinize sihirli günler..”

demesiyle Anahi'de " Sihirli günler profesör . " demiş ve zindanlardan ortak salonun yolunu tutmuştu .

Drumstrang'de yine sabah olmuştu. Okulun gizliliği ve diğer özellikleri sadece biraz ışık girmesine izin veriyordu. Bu da başta Jack olmak üzere çoğu öğrenciyi rahatsız ediyordu. Jack o gün dersi olmasa tüm gün uyuyabiileceğini düşünerek kalktı. Bir yandan Roaringthroat Sınıf Başkanlığı diğer yandan Quidditch takım kaptanlığı ve tabi her öğrencinin yaptığı tipik işler: dersler, ödevler ve sınavlar.

O gün ilk olarak önemli bulduğu İksir ve ardından Düello Sanatları dersi vardı. Hızlıca Karanlık Salon' a girdi. Salon adına yaraşır bir karanlık içindeydi. Zaten okulun en kötü özelliği de sadece büyü için ateş yakılmasıydı. Salonda hızlı bir kahvaltıdan sonra - ki bu hız neredeyse boğulmasına neden oluyordu - koşarak salondan çıktı. Derse çok az zaman kalmıştı. Elinden geldiğince hızla iksir zindanlarına inmeye başladı. Bu yolculuk onun için çok can sıkıcıydı. Çünkü aşağı indikçe günaş ışığından uzaklaşıyor önünü bile zor görüyordu.

Hızlıca iniyordu.İnerken bir de korsan şarkılarından birini söylemeye başladı. En sonunda zindanlara inmişti. Kapı önünde duruyordu. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Her zamanki kendine özgü hareketleri ve sesiyle :

'' Günaydın Profesör '' dedi.

İçerde birkaç kişi vardı. Ancak Jack sadece birini tanıyordu. O da Roaringtroat öğrencisi olduğu içindi. Yavaşça en arka sıralardan birine oturdu. Kazanını, ölçü aletlerini ve diğer her iksir için gerekli malzemeleri çıkardı. Dersin konusunu merak etmeye başlamıştı ki Profesör :

“Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..”

Jack sırası gelene kadar bekledi. Ona sıra gelince, ayağa kalkıp :

'' Ben Jack Sparrow. Drumstrang Okulu Roaringthroat Binası Sınıf Başkanıyım. '' dedi.

Ondan sonra birkaç kişi daha kendini tanıttı ve küçük bir bekleyiş oldu. Ardından Profesör tekrar konuşmaya başladı :

“Bugün 5, 6 ve 7. sınıf öğrencilerine aşk iksiri yapımını anlatacağım.. Aşk iksiri için gerekli malzemeler dondurulmuş külbükül yumurtaları ve sarmaşık ağacı yumurtaları.. Malzemeleri ben size dağıtmaya başlıyorum..”

Jack önüne koyulan malzemelerin hepsini en bilinen ölçü birimlerine göre ayarlayıp, kitabını açtı. Malzemeleri uygun bir şekilde en küçük ayrıntısına bile dakkat ederek birleştirmeye başladı. Bu arada Profesör onları uyarmak için :

“Yalnız unutmayın bu iksiri okulda kullanmak yasaktır.. Bu yüzden aksi bir davranış göstermemeye dikkat edin..” dedi.

Aslında Jack bunu kullanmmayı düşünüyordu. Ancak okulda yasaktı. Yaz tatiline kadar iksiri hazırlayıp tatile girer girmez, Ron' u kandırıp Hermione' den uzak tutmak için onu bir başkasına aşık edecekti. Jack bu düşüncelerden sıyrılıp öyle bir konsantre oluyordu ki artık Profesör' ün küçük sınıflara ne dediğini duymuyordu bile. İksiri bitirdiğinde Profesör de dersi bitiririyordu. Jack iksirinden birazını küçük bir şişe özenle koydu ve üzerine de çoğu kişinin aksine orta boy harflerle : ''Jack Sparrow'' yazdıktan sonra sınıfı terk etti. Ancak yine de çıkarken :

'' Sihirli Günler Profesör. '' demeyi unutmadı.

Jessica o yılın ilk ikisr dersine girecekti. Bu ders hakkında (diğer dersler de dahil) bütün kitapları yalayıp yutmuştu. Gece anahi ile konuştukları için güneşle uyumuştu. Birden bir serinlik hissetti. Başını kaldırıp baktığında yatakhanenin pencerelinden birinin açık olduğunu gördü. Kalkıp onu kapattı. Tekrar yatmaya yeltenmişti ki Penelopé'nin dijital saatinden sabahın sekizi olduğunu gördü. Kalktı, bütün arkadaşlarını yüksek sesli bir homurtu eşliğinde uyandırdı. Hepsi üstlerini giyinip kahvaltıya indiler. Ağızlarına birkaç lokma birşey sokuşturup ikisir sınıfının yolunu tuttular. Bİr kaç dakkia sonra karşılarına güzel giyimli bir bayan çıktı.Çok tatlı biriydi.Onlara gülümseyerek içeri alıyordu.Herkes içeri girdikten sonra kapıyı kapattı.Ardından profesör Keira, bardağını kenara bıraktı ve ayağa kalkıp konuşmaya başladı:

" Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..”dedi profesör.Ardından Jessica ayağa kalkarak kendini tanıtmaya başladı sesini yükselterek çünkü bütün öğrencielrin duymasını istiyordu.Sesini temizleyerek:

" Merhaba profesör ben Jessica ann Simpson Durmstrang/4.Sınıf Hugestclaw Öğrencisi yim." dedi gülümsedi ve yerine oturdu. Bütün Öğrenciler adlarını bir bir tanıttıktan sonra profesör Keira tahtanın önüne geçip herkesin duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başladı:

“ Evet sıra 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin iksirlerinde.. Bugün size rahatlama iksiri yapımını öğreteceğim.. Rahatlatma iksiri için gerekli malzemeler; aytaşı ve hellebore şurubu.. Malzemeleri dağıtmaya başlıyorum..” dedi profesör.Jessica heycanlanmıştı birazda mutluydu çünkü ikksir formulü öğrenecekti profesör herkeze mazemeelri dagıttıktan sonra tekrar tahtanın önüne geldi ve konuşmaya başladı profesör:

“ Rahatlatma iksiri adından da anlaşıldığı gibi rahatlatmaya yarar.. Heyecanı giderir, soğukkanlılık yapar.. Bu iksiri yaparken dikkat etmeniz gereken şey malzemeleri yeterli miktarda koymanızdır.. Aksi taktirde biraz fazla veya biraz az malzeme kullanılırsa bir patlama olabilir.. Ben malzemeleri size tam oranında verdiğim için böyle bir problem yok ama.. Diğer bir püf noktası ise malzemeleri sırasıyla koyup, düzgünce karıştırmaktır.. İlk önce aytaşını koyuyoruz, sonra ise hellebore şurubunu.. İkisini de koyduktan sonra karıştırıyoruz..”

Profesör Keira anlatacaklarını bitirdiği için öğrencilerin arasında gezmeye başladı. Bu arada jessica nın heycanı gitmişti rahatlamıştı adeta iksiri yapmaya başaldı ilk önce ay taşını koydu ardından hellebore şurubunu koyup bi güzel karıştırmaya başladı.Jesica iksiri tammalamış görünüyordu.İksir kıvamına gelmişti.Ardından profesör Keira, bunun üzerine tahtanın önüne geldi ve herkese hitap ederek konuşmaya başladı..

“ İksirlerinizi masanızdaki küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.. Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım.. ” dedi bunu duyunca jesica hemen iksirini küçük şişelere doldurup Üzerinede ismini yazıp profesöre verdi çok mutluydu jessica iksiri yapmıştı.Sonra Diğer Öğrenciler yavaş yavaş iksirlerini getirip masaya koymaya başlamışlar. Sona kalan birkaç kişi daha iksirlerini getirince profesör Keira dersin bittiğini belirtmek için konuşmaya başladı..

“ Dersimiz bitmiştir.. Hepinize sihirli günler.. ” dedi.Ardından profesrün demesiyle jessica profesöre gülümseyerk:
" Sihirli günler profesör. " dedi ve iksir zindanından uzaklaştı.

Roberta’nın okulda daha ilk günü
olmasına rağmen çok heyecanlı değildi. Hayatta en çok merak ettiği iksirleri
tanıyacak, hangi iksirin ne olduğunu ve ne işte kullanıldığını öğrenecekti.
Onun için bundan daha güzel bir şey olamazdı. Aklında binlerce soru, kafasının
içinde dönüp dolaşan iksir şişeleri ve en önemlisi iksir profesörü’nün nasıl
biri olduğu vardı.

Güzel uykusundan kalktı büyük bir
heyecanla üstüne çeki düzen verdikten sonra dersliğe indi. Profesörün gelmesini
heyecanla bekledi. En sonunda beklediği o an gelmişti. Kalbi adeta yerinden
çıkacak gibi atıyor içini, anlamadığı bi telaş ve heyecan kaplıyordu. Kapı
açılmış, içeri büyük bi sükunet ve ağır adımlarla ilerleyen profesör Keira
Walker girmişti. Roberta derin bi nefes
aldıktan sonra dikkatle gözlerini profesöre dikti ve söyleyeceklerini can
kulağıyla dinlemeye hazırdı. Profesör Keira;

-- “ Öncelikle hepinize günaydın.
Ben yeni iksir profesörünüzüm. Adım Keira Walker, bildiğiniz gibi Hogwarts
müdiresiyim. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın. Sonra hemen derse geçmek
istiyorum.” Dedi.

Roberta hayal kırıklığına
uğramıştı. Hayallerinde ki mesleğin en ideal örneği karşısındaydı. Fakat o
profesör Keira’yı daha cana yakın biri olarak hayal etmişti. Aslında bu
hayalinden hiç vazgeçmedi ve içinden;

--“ belki sadece güne iyi
başlamamıştır. Ondan bu kadar ciddidir.” Dedi.

Tanışma sırası hızla ilerlemiş,
sıra Roberta’ya gelmişti. Roberta heyecanla ayağa kalktı ve

--“ ben Roberta Pardo Beauxbatons 6. sınıf öğrencisiyim. Ayrıca iksir dersine büyük
ilgi duyuyorum.”dedi.

Bunu duyan
profesör Walker

--“demek öyle. Bunu duyduğuma çok
sevindim Roberta. Eğer derse ilgi duyarsan o ders daha zevkli olur.” Diyerek gülümsedi.

O anda Roberta’nın içine bi huzur
dolmaya başladı. Daha önce kendini hiç bu kadar huzurlu hissetmemişti. Ardından
profesör Walker

--“ bugün 5,6 ve 7. sınıf
öğrencilerine aşk iksiri yapımını anlatacağım. Aşk iksiri için gerekli
malzemeler dondurulmuş külbükül yumurtaları ve sarmaşık ağacı yumurtaları.
Malzemeleri ben size dağıtmaya başlıyorum.”dedi.

Profesör Keira malzemeleri
dağıttıktan sonra iksirin hazırlanışını anlattı ve anlatırken ekledi;

--“külbükül yumurtaları aynı
zamanda olduğu gibi yenince sıtma tedavinde de kullanılır. Bu yumurtalar aşk
iksiri için çok önemlidir. Bu iksirin en belirgin sedef parıltısından ve
karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsiniz, aynı
şekilde kullanıma hazır olduğunu da buradan anlayabilirsiniz. Sizi nasıl cezp ediyorsa ona göre herkese farklı
kokar. Aşk iksiri gerçek aşkı yaratmaz tabi ki. Aşkı imal etmek, taklit etmek
imkansızdır. Bu iksir sadece güçlü bir tutkunluk ya da saplantıya yol açar.
Nefret iksirinin tam tersi işlevi görür.”dedi.
iksir hazırlayan öğrencilerinin hatalarını görmek için sıra aralarında
dolaşmaya başladı.

Öğrenciler hızla iksiri tamamlamaya çalışırken aralardan
gelen fısıltılar profesörün dikkatini çekmiş ve ;

--“ Yalnız unutmayın bu iksiri
okulda kullanmak yasaktır. Bu yüzden aksi bir davranış göstermemeye dikkat
edin.” Demişti.

Bütün öğrenciler iksiri tamamlamış
dersin sonuna gelinmişti. Profesör Walker;

--“ iksirlerinizi masanızda ki
küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.
Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım.”dedi.

Teslim işini bitiren öğrenciler
hazırlanmış ders bitim zilinin çalmasını bekliyorlardı. Zil çaldı ve profesör
Walker;

--“dersimiz bitmiştir. Herkese
sihirli günler.” Dedi.

Roberta’nın heyecan dolu ilk günü
böylece bitmişti. Gelecek iksir dersini sabırsızca bekleyecekti.

Will, sabah erkenden kalktı, çünkü bugün yılın ilk İksir dersi vardı.İksir dersini çok seviyordu ve aynı zamanda bu derste çok başarılıydı.Fakat bu dersi sevmesinin tek nedeni bu derste başarılı olması değildi.Profesör Walker'ı da çok seviyordu.Bu onunla ilk dersleri olmasına rağmen Will, önceden gidip onunla tanışmıştı ve çok sevmişti.Hemen kendi bulduğu "ironio" büyüsüyle bir kenara fırlattığı cübbesini ütüledi.Cübbesini üzerine geçirdi ve bugün saçının koyu sarı olmasına karar verdi.Hemen"Colorio Supercilius Nigerium!" diye mırıldandı ve saçları sarıya dönüştü. Her gün sürdüğü açık pembe dudak parlatıcısı yerine koyu pembe dudak parlatıcısını sürdü.En sevdiği ve yine kendi ürettiği Think of Dream parfümünü sıktı ve kızlar yatakhanesinden Ortak Salona, oradan da İksir Zindanlarına doğru hafif tempoyla ve kendi kendine I've Got You şarkısını mırıldanarak yürümeye başladı.Yolda karşılaştığı bitçok Unicornwit öğrencisine selam verdi.

Sınıfa girdiğinde içeride 5 veya 6 kişi vardı.Hemen Profesörün gözüne en çok çarpacak sıraya oturdu ve beklemeye başladı.Öğrencilerin gelmesini beklerken bir yandan kazanını kuruyor, bir yandan da iksir setini kuruyordu.Sonunda sınıf doldu ve Profesör ayağa kalkıp:

-Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum...

Will, birkaç öğrenci kalktıktan sonra söz aldı ve:

-Ben Willhelmina Jane Potter,Unicornwit'te, 5.Sınıfta okuyorum.İksir dersinde çok başarılıyımdır ve zaten lakabım da İksircidir, dedi ve Profesör:

-Seninle zaten daha önce tanışmıştık Will, ve hünerlerini görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum, dedi.

Will, zaten bu cevabı bekliyordu.Birkaç kişi de kendini tanıttıktan sonra Profesör:

-Bugün 5, 6 ve 7. sınıf öğrencilerine aşk iksiri yapımını anlatacağım.. Aşk iksiri için gerekli malzemeler dondurulmuş külbükül yumurtaları ve sarmaşık ağacı yumurtaları.. Malzemeleri ben size dağıtmaya başlıyorum...

Bunun üzerine Will,çok sevindi.Çünkü Aşk İksiri yaptığı en iyi iksirlerden biriydi.Fakat genelde arkadaş çevresi için yapmış veya aktarlara satmıştı.Profesör, ona malzemeleri verirken göz kırptı ve Will de buna içten bir gülümsemeyle yanıt verdi.Bütün malzemeler dağıtılınca Profesör:

-Külbükül yumurtaları aynı zamanda olduğu gibi yenince sıtma tedavisinde de kullanılır.. Bu yumurtalar aşk iksiri için çok önemlidir.. Bu iksiri belirgin sedef parıltısından ve karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsiniz, aynı şekilde kullanıma hazır olduğunu da buradan anlayabilirsiniz.. Sizi nasıl cezp ediyorsa ona göre herkese farklı kokar.. Aşk iksiri gerçek aşkı yaratmaz Tabiki.. Aşkı imal etmek, taklit etmek imkansızdır.. Bu iksir sadece güçlü bir tutkunluk ya da saplantıya yol açar.. Nefret iksirinin tam tersi işlevi görür.Yalnız unutmayın bu iksiri okulda kullanmak yasaktır.. Bu yüzden aksi bir davranış göstermemeye dikkat edin...

Will, zaten bütün bunları biliyordu, fakat kız öğrenciler, bu iksiri çok kullanıyorlardı.Will, bütün bunları not aldı ve kendince birkaç ekleme yaptı:

Şapşal kızların, kendilerini şapşal erkeklere aşık etmesi için şapşal bir iksir.Ama iyi para ediyor.

Daha sonra Profesör, 1.,2. ve 3. sınıflara rahatlatma İksirini anlattı.Will, bunu dinlemek yerine kazanına en ince ayrıntısına kadar doğru yaptığından emin olmaya çalışıyordu.Daha sonra, bütün malzemelleri ekledikten sonra, hafif bir çilek,böğürtlen,vanilya karışımı bir koku yayıldı.Fakat sadece Will, böyle kokuyordu.Çünkü doğru yapılmış bir aşk iksiri, kişinin en sevdiği koku olarak kokardı. Will, iksirini küçük 6 şişeye koydu ve sihirle adını yazdı.Hemen Profesörün masasına koydu.İlk getiren kişi oydu.Daha sonra Profesör:

-Dersimiz bitmiştir.. Hepinize sihirli günler.., dedi.

Will, zaten önceden topladığı çantasını koluna taktı ve profesöre iyi günler dileyip çıktı.

Claire sersemlemiş bir vaziyette bir sağına bir soluna dönüyordu. Akşam okul hademesi Mr Filch ve pek sevimli olmayan kedisi Mrs Norris yüzünden geç yatmıştı. Ne olurdu ki azıcık mutfaktan bir şeyler alsa. Akşam yemeğine de inememişti. Büyük bir karın gurultusuyla koridorda ilerlerken gözlerinin altı torba torba olan Filch'le ve toz rengi zayıf kedisiyle karşılaşmış, o peşinden hızla koşarken koridorun sağına dönüp Çapulcu Haritası sayesinde öğrendiği bir gizli geçite saklanmıştı. Adı gibi biliyordu Filch’in bu geçiti bildiğini, ama Filch nereden bilecekti ki Claire’nin bütün geçitlerin yerini bileceğini.

Bütün gece rüyasında zeytinli çörekler, pudingler görmüş ama hiç bir şey yiyememişti. Her gözünü açtığında bir umutla yine kapatıyor ”Bu sefer kesinlikle yiyeceğim” diyerek rüyasına meydan okuyordu. Sonunda başaramayacağını anladı ve büyük bir güçlükle doğruldu yatağından. Koca bir
esnemeyle birlikte “Yemeeaaak yenmeden önce bir duş alsam fena olmayacak” dedi ve ayağa
kalktı.

Claire şimdi kendini birkaç kat yukarı götüren geçitten ilerledikten sonra 5. kat koridoruna ulaşmıştı. Gizli geçitleri kullanmak neredeyse bir alışkanlık haline geliyordu. Claire eldivenlerini yanlış ellerine takmış, şaşkın ifadeli bir büyücü olan Bozum Olmuş Boris heykelinin yanından geçti ve dördüncü kapının önüne geldi. İşte hayatında gördüğü en güzel banyonun önünde duruyordu. Uzun zamandır kullanılan parolayı söyledi kapıya “Gün ışığı” Ardından kapı gıcırdayarak açıldı. Claire uyuşuk adımlarla girdi banyoya. Arkasından kapıyı sürgüledi. Banyoya mumlu bir avizeden ışık yayılıyordu ve her yanı beyaz mermerlerle kaplı banyoyu aydınlatıyordu. Ortada zemine gömülü duran dikdörtgen, küçük bir yüzme havuzunu
andıran küvetin çevresinde bir sürü musluk vardı. Hepsi altından yapılmış üzerlerinde farklı renklerde mücevherler vardı. Bir atlama tahtası bile vardı küçük havuzun. Claire’in tam karşısında bir tablo vardı. İçinde ise upuzun saçlı bir denizkızı yanındaki kayaya yaslanmış, rüzgar saçlarını savuruyordu… Pencereler uzun beyaz keten kumaşlarla kapatılmıştı. Claire okulun içinde en sevdiği yerlerden birisinin burası olduğunu düşündü ve muslukları açmak için ilerledi. Suyla birlikte parfümlü kabarcıklar çıkan ve çok yoğun buz beyazı renginde köpük fışkırtan muslukları açtıktan sonra bir köşede duran yumuşacık beyaz havlulardan birini almaya gitti. Tekrar döndüğünde havuzun neredeyse dolmak üzere olduğunu gördü ve içine girip açık olan altın muslukları kapattı. Şimdi yenilerini açıyor turuncu, mor, yeşil köpüklerin fışkırışını izliyordu. Sonunda onları da kapadı ve birkaç kulaç atmaya başladı. Küçük havuz o kadar doluydu ki bir ucundan bir ucuna kadar epey kabarcık yutmuştu Claire. “Vay be bunların tadı da harikaymış” dedi ve kısa bir kahkaha attı. Biraz daha oyalandıktan sonra çıktı sudan. “Eh vakit ilerlemiştir
herhalde. Gidip yemek yesem iyi olacak” dedi karnı ısrarla guruldayınca.

Koşarak indi Büyük Salona. Anlaşılan Claire banyodayken epey vakit geçmişti. Kalabalık salonda ilerledi ve Ravenclaw masasına oturdu. Yulaf lapasını bir hışımla çekip önüne kaşıklamaya başladı. “Yavaş boğulacaksın” diye bir ses duydu. Ama Claire kafasını bile kaldırmadan ağzına bir kaşık daha sokarak “Biey omas” dedi. Birkaç saniye içinde silip süpürmüştü tabağını ve bir elin uzandığını gördüğü çerez tabağını çekti önüne. Karşısında sınıf arkadaşının kendine ters ters baktığını görünce “Ne
var çok açım” Oğlanın gözlerini devirdiğini görüncede “Bak orda bir tabak daha var. Onu
al” deyip tabağı hızla boşaltmaya başladı. Açlığı dinince Hermione’yi hatırlayabildi sonunda. Gryffindor masasına baktı ama Hermione’yi göremeyince Hufflepuff masasına baktı ve Ron’un da büyük bir
hızla yemek yediğini gördü. “Eminim ben daha hızlı yemişimdir.” diye geçirdi içinden. Ron’un kafasını kaldırdığını gördü ve ona gülümsedi. Ron’da gülümsemesini ona iade edince yerinden kalktı “İksir dersinde
görüşürüz” diye bağırdı ve sarı saçları arkasında salınarak Ravenclaw ortak salonuna gitti. Hemen çantasını kapıp Hermione’yi beklemek için Gryffindor ortak salonuna yollandı. Yolda fazla bir
şey konuşmadılar Hermione'yle. Ama Claire Hermione’ye sınıf başkanlarının banyosundaki köpüklerin tadının güzel olduğunu söylemeyi unutmadı. Anlaşılan Hermione pek ilginç bulmamıştı bu olayı, sadece gülümsemeyle geçiştirivermişti çünkü.

İksir zindanına geldiklerinde kapı açıktı. Tamamen kapının önüne gelmeden önce kafasını içeri soktu birkaç arkadaşının sırıtışıyla karşılaştıktan sonra hemen gözlerini Profesöre kaydırdı ve onun gülümsediğini gördü. Claire'de ona aynı şekilde karşılık verip “Günaydın efendim” dedi ve gidip bir yere oturdu.

Ders başlamıştı. Herkes kendini tanıttıktan sonra Profesör büyük sınıfların aşk iksiri yapacağını söyleyince bütün sınıf pür dikkat profesörü dinlemeye başlamıştı. Claire, Profesör gerekli malzemeleri söyleyip, dağıtmaya başlayınca sınıfa bir göz gezdirdi. Herkes mutlu ve heyecanlı görünüyordu. Claire profesör kendinede gerekli malzemeleri verince işe koyuldu. Yumurtalar fena kokmuyordu. Hatta çok güzel kokuyorlardı.

Claire profesörün bütün dediklerini birazda kitaba bakarak yaptı. Şimdi iksiri hazırdı. Eflatunla pembe arasında bir renkti. Üzerindeki dumanlar helezon şeklinde bükülüp kıvrılıyordu. İksir gerçekten çok güzel kokuyordu. Claire onu koklamak için biraz daha eğildi ve bütün helezonları içine çekmeye çalıştı. Küçük bir şişe almak için kalkınca Hermione'nin garip bakışlarıyla karşılaştınca "Güzel kokuyor değil mi?" dedi ve gülümsedi.

Artık şişesini doldurup profesörün masasına koymuştu. Neredeyse sınıfın yarısı boşalmıştı. Claire ve Hermione'de çantalarını topladılar. Konuşarak büyük salonun yolunu tuttular.

Gabriel sabah uyandığında felaket bir baş ağrısı hissetti:

_Aman tanrım...Olamaz...Şu iğrenç baş ağrımdan nefret ediyorum...

Dedi kendine kızarcasına. sarı saçlarını arkasına attı ve lavaboya girdi. Sabahları yüzünü yıkamaktan nefret ederdi. Çünkü soğuk su yüzüne deydiği anda bir irkilme hissederdi. Ama isteksizce yüzünü yıkadı ve en çok sevdiği pembe havlusuna yüzünü sildi. Kendini çok aç hissediyordu ve mutfağa gidip kendine küçük bir sandviç hazırladı.Büyük bir iştahla yedikten sonra tabağını yıkadı ve odasına gitti.

Odasının rengi açık pembeydi. Duvardaki resimler dikkat çekiyordu. Küpeleri için de mantar pano hazırlamış ve hepsini oraya asmıştı. içinden küçük siyah ve tüylü cadıyı aldı ve taktı. sonra formanısını giymeye başladı. Formanın içinde kendini çok huzurlu hissediyordu. Nedenini bilmiyordu... Bu okulda olduğu için mutluydu çünkü burası ona güven veriyor ve başarılı olcağına inandırıyordu...

Formasını da giydikten sonra sarı saçlarındaki mavi tokayı çıkardı ve saçlarını taradı. SAçları o kadar uzundu ki ona farklı bir hava katıyordu. En çok dikkat çekenlerin arasındaydı bu yüzden.

çantasını aldı ve siyah ayakkabılarının pembe-siyah damalı bağcıklarını bağladı. Sonra birden mp3ünü unuttuğunu hatırladı ve parmaklarının ucunda geri içeri gidip aldı.

Koridorda hızlı bir şekilde yürüyordu. mp3ünde Iron maiden- Afraid shoot çalıyordu. etrafına pek bakınmadan dersliğin olduğu kısma yürümeye devam etti...

Derslik önündeydi henüz Profesör gelmemişti. O daima yeni oratmlardan nefret ederdi. Çünkü İnsanlara hemen ısınıp güvenemeyen bi yapısı vardı.

Artık sınıfa girmek zorundaydı. Çünkü herhangi biri onu o şekilde sınıf kapısında görebilir ve yalnış algılayabilirdi. Derin bir nefes aldı ve sınıfa girdi.

Sınıfta birçok kişi vardı ve herkesin ona baktığını hissediyordu. Dikkat çekmekten hoşlanmadığı için hızla arka sıralardan birine oturdu. Şimdi tek yapacağı şey Alden'i beklemekti. Bu sefer de geç kalmaması için dua ediyordu.Sonra birden birinin ona seslendiğini duydu:

_Gabriel?

Evet. Bu Aldendi. Gabriel'in gözleri parladı birden. Ve bir el işareti yaparak yanına çağırdı.Alden geldi ve Gabriel'i yanağından öptü sonra konuşmaya başladı:

_Bu sefer geç kalamadım öyle değil mi?

Dedi gülerek. Gabriel de:

_Hayır. Bu sefer zamnında geldin. Birazdan Profesör gelir.

Dedi. Kendinden emin bir şekilde. Tam o sırada Profesörün sesini duydular.

_Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..

Gabriel ve Alden birbirine bakıp gülümsedi. Sonra Alden:

_Sence de çok tatlı birine benzemiyor mu?

Diye fısıldadı. Gabriel de hafif bir tebessümle:

_Kesinlikle...

Dedi ve sonra dinlemeye devam ettiler...Sıra onlara gelmişti. Alden kendini tanıttı ve Gabriel derin bir iç çekerek ayağa kalktı:

_ Durmstrang okulunda 6. sınıf firentoad'dayım efendim. Fransız asıllı safkanım. Ailem de Fransa'da yaşamaktadır...

Dedi Gabriel duraksayarak... Sonra da yavaşça yerine oturdu.Profesör:

_Bugün 5, 6 ve 7. sınıf öğrencilerine aşk iksiri yapımını anlatacağım.. Aşk iksiri için gerekli malzemeler dondurulmuş külbükül yumurtaları ve sarmaşık ağacı yumurtaları.. Malzemeleri ben size dağıtmaya başlıyorum..

Profesör eşyaları dağıttı ve tahtaya doğru yaklaşarak:

_Külbükül yumurtaları aynı zamanda olduğu gibi yenince sıtma tedavisinde de kullanılır.. Bu yumurtalar aşk iksiri için çok önemlidir.. Bu iksiri belirgin sedef parıltısından ve karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsiniz, aynı şekilde kullanıma hazır olduğunu da buradan anlayabilirsiniz.. Sizi nasıl cezp ediyorsa ona göre herkese farklı kokar.. Aşk iksiri gerçek aşkı yaratmaz Tabiki.. Aşkı imal etmek, taklit etmek imkansızdır.. Bu iksir sadece güçlü bir tutkunluk ya da saplantıya yol açar.. Nefret iksirinin tam tersi işlevi görür..

Gabriel bu iksiri beğenmişti. Hatta ilgisini çekmişti. Alden da bunu anlamıştı ve Gabriel'e bakıp gülümsedi.Sonra Profesör uyarıda bulundu:

_Yalnız unutmayın bu iksiri okulda kullanmak yasaktır.. Bu yüzden aksi bir davranış göstermemeye dikkat edin..

_Evet sıra 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin iksirlerinde.. Bugün size rahatlama iksiri yapımını öğreteceğim.. Rahatlatma iksiri için gerekli malzemeler; aytaşı ve hellebore şurubu.. Malzemeleri dağıtmaya başlıyorum..

Profesör son malzemeleri de dağıtırken Gabriel ve Alden konuşmaya başlamışlardı. Gabriel:

_Bu iksir tam benim istediğim iksir...

Dedi göz kıraparak Alden'e ... Alden de arkadaşının bu sözüne sadece gülümsemiş ve eşyaları incelemeye başlamıştı...

Profesör:

_Rahatlatma iksiri adından da anlaşıldığı gibi rahatlatmaya yarar.. Heyecanı giderir, soğukkanlılık yapar.. Bu iksiri yaparken dikkat etmeniz gereken şey malzemeleri yeterli miktarda koymanızdır.. Aksi taktirde biraz fazla veya biraz az malzeme kullanılırsa bir patlama olabilir.. Ben malzemeleri size tam oranında verdiğim için böyle bir problem yok ama.. Diğer bir püf noktası ise malzemeleri sırasıyla koyup, düzgünce karıştırmaktır.. İlk önce aytaşını koyuyoruz, sonra ise hellebore şurubunu.. İkisini de koyduktan sonra karıştırıyoruz..

Gabriel ve Alden iksiri karıştıyordu ve bu sırda Profesör yanlarından geçiyordu. Tekrar:

_İksirlerinizi masanızdaki küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.. Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım..

Gabriel yine her zamanki gibi son olarak götürmeyi tercih etti. Alden:

_Yine mi o takıntın?

Dedi. Gabriel ne yapayım dercesine kafasını eğdi ve:

_Çekingen olmam benim suçum mu sence?

Dedi. Bu sırada öğrenciler teker teker iksirleri bırakıyorlardı. Alden da Gabriel'i beklemeyi tercih etti. Son iki kişi kaldığında Gabriel ve Alden ayağa kalkıp iksirlerini bıraktılar...

Profesör:

_Dersimiz bitmiştir.. Hepinize sihirli günler..

Dedi profesör ve küçük şişeleri dolaba koyduktan sonra derslikten çıktı...

Gabriel ve Alden için Güzel bir dersti. Ayrıca ortak geçirdikleri ilk ders...

Alden sabahleyin birden kendisine gelen bir üşümeyle uyandı.Kendini çok acayip hissediyordu.Acayip...Gardrobunu açıp cüppesini giydi ve dişlerini fırçaladı.Genelde hergün akşamlrı yatarken fırçalardı.Ama bu sefer içinden sabah fırçalamak gelmişti.Bugüne acayip başlamıştı.Biraz içi kıpır kıpırdı,biraz da korkuyordu çünkü bu sabah iksir dersi vardı.Kendisi iksir profesörü olmak istiyordu ve iksir onun ilgisini çekiyordu.Herşeyini iksir profesörü olmak için adıyabilirdi.Karnı açtı ve yemek salonuna indi.Ve çabucak yemeğini yeyip koridorlarda koşmaya başladı.Tabil ki de ilk iksir dersine geç kalmak istemezdi.Ve Gabriel'e de geç kalmadığını,iksire özel ilgi duyduğunu göstermek istiyordu.Koşuyor koşuyordu...Sonunda kapıyı tıklatıp içeri girdi.Gabriel hala içerde değildi.Alden şaşırmıştı.O da tam tersini bekliyordu.En arklardan bir yere geçip oturdu.Tamda o sırada sıra onlara gelmişti.Gabriel ve Alden birbirlerine bakıp gülmüşlerdi.İkiside aynı fikirde olduğunu anlamıştı.Kalkıp kendilerini tanıttıktan sonra Alden çok ciddileşmişti ve iksir profesörünün bütün hareketlerini örnek alıyordu.Kazanını ve iksir aletlerini büyük bir heycanla çıkarıp profesörü dinlemeye başlamıştı.Arada bir Gabrielle konuşuyordu faka t bu onun dikkatini bozmuyordu.Yine pür dikkat iksiri yapmaya çalışıyordu.Ve bunları yaparken de Profesörün bütün uyarılarını dikkate alıyordu.Sonunda Gabrielle birlikte iksiri yapmayı başarmışlrdı.Ama tabi ki de bunu kendi amaçları için kullanmayacaklardı(!)Bu tabi kide Gabriel'le aralarında bir geyikten ibaretti.Yaptıkları iksiri iksir kabına koyup herkesin derslikten çıkmasını beklediler.Bu Gabriel'in bir takıntısıydı.İksirleri en son verdikten sonra profesöre iyi günler diyip dışarı çıktılar.Bugün Alden için çok güzel geçmişti.Hemen gidip İksirler yapmak istiyordu ama ilk önce Gabriel'e hayal kafe sözü vermişti...

Bip bip bip bip

Cosette kafasını yastığının altına soktu. Uyanmak istemiyordu, uyanmayacaktı. Ama çalar saati ona inat ısrarla çalmaya devam ediyordu ve bu Cosette’nin uyumasını imkânsız hale getiriyordu. Sinirle yatağında doğruldu ve elini sertçe çalar saate vurdu. Saat bulunduğu minik dolabın üzerinden yuvarlanarak yere düşmüştü. Cosette bir zafer kahkahası attı çünkü saat, çalmayı bırakmıştı.

“Ben kazandım saatçik! Şansına küs.”

Bunları söyledikten sonra başını yastığının üzerine koydu fakat koyduğu gibi de kaldırdı. Çünkü bir şey fark etmişti: Yatakhanede onun dışında kimse kalmamıştı. Cosette biraz endişeli bir şekilde yerdeki saate baktı. Camı kırılsa da, bu saatin kaç olduğunu göstermesine engel değildi.

“Olamaaaz!”

Cosette İksir Dersi’ne geç kaldığını fark ettiğinde korkuyla inlemişti. Hemen yatağından zıplayarak kalktı ve geceliğini üzerinden fırlatarak cüppesini giyindi. Şapkasını kafasına geçirdi, ayaklarını ayakkabılarına soktu. Sonra da koşar adımlarla yatakhaneden çıktı ve alt kattaki banyoya ulaştı. Kırık lavabo camının önüne yerleştirilmiş eski saç fırçasına doğru:

“Çoktan şapkamı taktım. Seni kullanmaya vaktim yok. Üzgünüm”

Dedi ve diş macununu diş fırçasına dökerek dişlerini temizledi, ardından da buz gibi soğuk suyla yüzünü yıkadı. Artık iyice geç kalmıştı. Koşarak binasından çıktı ve uzun koridorları geçerek dersliğine doğru gitti. Belki de derse son dakikasında yetişebilirdi. Hızla dersliğin kapısını savurarak:

“Üzgünüm profe…”

Sözü yarım kalmıştı çünkü derslikte kimse yoktu. Cosette kaşlarını çatarak sınıf kapısından uzaklaştı, karşı dersliğin kapısını açtı. Orası da tamamen boştu. Gözlerine inanamayan kız kendi kendine:

“Ama… Herkes nerede?”

Cosette gözlerini hızlıca açtı. Kızlar yatakhanesinde olduğunu ve tüm kızların yataklarında mışıl mışıl uyuduklarını görünce içini büyük bir rahatlama duygusu sarmıştı.

“Yalnızca rüya görmüşüm”

Dedi ve kendi kendine kahkaha attı. Ama hemen sonra da kendini aptal hissetti. Gördüklerinin gerçek olduğunu sanmıştı.

Bip bip bip bip

Kız kafasını saatine (camı kırık değildi ve hala küçük dolabın üzerindeydi) çevirdi. Derse yarım saat kadar vardı ve Cosette bu sefer geç kalmamaya kararlıydı. Diğer kızların çalar saatleri yeni çalmaya başlarken o çoktan hazırdı ve kolunun altına sıkıştırdığı kitaplarıyla tam bir öğrenci gibi görünüyordu.

“Kalkın bakalım uyuşuklar!”

Dedi diğerlerine ve şaşırtıcı bir şekilde onların önünden dersliğe gitti. Gittiğinde orada olan öğrenci sayısı çok azdı ve profesör de masasında kahvesini yudumluyordu. Cosette hemen ön sıralardan birine oturdu ve o oturduktan sonra da sınıf yavaş yavaş doldu.

“Öncelikle hepinize günaydın.. Ben yeni iksir profesörünüzüm.. Adım Keira Walker,bildiğiniz gibi Hogwarts müdiresiyim.. Şimdi herkes sırayla kendini tanıtsın.. Sonra hemen derse başlamak istiyorum..”

Profesör oturduğu yerden kalkmış ve sınıfa doğru konuşmuştu. Cosette sıkıntılı olduğu zamanlar hep yaptığı gibi başını ellerinin arasına aldı. Derslerin tanışma ile başlamasından her zaman nefret etmişti. Hemen derse geçilmesi ve yeni şeyler öğrenilmesi taraftarıydı. Sıra ona gelince de ayağa kalkıp isteksiz bir biçimde konuşmuştu.

“Bugün 5, 6 ve 7. sınıf öğrencilerine aşk iksiri yapımını anlatacağım.. Aşk iksiri için gerekli malzemeler dondurulmuş külbükül yumurtaları ve sarmaşık ağacı yumurtaları.. Malzemeleri ben size dağıtmaya başlıyorum..”

Cosette aşk iksiri yapma fikrine bayılmıştı. İki elini birbirine sürterek profesörün dağıttığı malzemeleri aldı.

"Külbükül yumurtaları aynı zamanda olduğu gibi yenince sıtma tedavisinde de kullanılır.. Bu yumurtalar aşk iksiri için çok önemlidir.. Bu iksiri belirgin sedef parıltısından ve karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsiniz, aynı şekilde kullanıma hazır olduğunu da buradan anlayabilirsiniz.. Sizi nasıl cezp ediyorsa ona göre herkese farklı kokar.. Aşk iksiri gerçek aşkı yaratmaz Tabiki.. Aşkı imal etmek, taklit etmek imkansızdır.. Bu iksir sadece güçlü bir tutkunluk ya da saplantıya yol açar.. Nefret iksirinin tam tersi işlevi görür..”

Cosette bu bilgileri de duyduktan sonra hemen gerekli malzemeleri kazanına boşaltmaya başlamıştı. İksirinin başarılı olmasını çok istiyordu ve belki de iksirinden bir kısmını gizleyip kullanabilirdi.

“Yalnız unutmayın bu iksiri okulda kullanmak yasaktır.. Bu yüzden aksi bir davranış göstermemeye dikkat edin..”

Cosette bunu umursamadı bile. Profesör küçük sınıfların iksirini anlatırken o da kendi iksiriyle meşguldü. Tam iksirinin ortasındayken yan sıradaki bir kızın onun yaptıklarını taklit ettiğini gördü ve sinirle ona doğru fısıldadı.

“Kendi iksirini kendin yap kopyacı!”

Normalde ne kıskanç ne de kötü biriydi ama hiç çalışmadan iyi yerlere gelenlerden nefret ederdi.

“Sana önüne dön diyorum!”

Ama kız hala onu taklit edince Cosette daha fazla dayanamadı ve sesini kısmaya çalışarak:

“Eğer hemen bana bakmayı kesmesen sana bir lanet yaparım küçük şeytan!”

Yan sıradaki kız korkuyla irkilerek hemen kendi önüne dönmüştü. Cosette ise sırıtarak iksirine atılması gereken son malzemeyi de atmıştı.

“İksirlerinizi masanızdaki küçük şişelere doldurup ve adlarınızı yazıp bana getiriyorsunuz.. Değerlendirmeyi ben sonra yapacağım..”

Cosette bitmiş iksirini küçük cam bir şişeye boşaltırken yan sıradaki kıza küçümseyici bir bakış attı ve iksir şişesini profesörün masasına bıraktı.

“Dersimiz bitmiştir.. Hepinize sihirli günler..”

Cosette profesörün sesini duymuştu fakat kazanındaki iksirin bir kısmını sırasına döktüğü için sınıftan ayrılamıyordu. Sinirle birinden peçete almak için etrafına bakındı fakat sınıfta ondan başka yalnızca bir öğrenci vardı, o da yan sıradaki kızdı. Cosette ona öldürücü bakışlar atmayı bırakmadan kitaplarının arasından sararmış bir parşömen kâğıdı çıkardı ve iksirin bir kısmını onunla silmeyi denedi. Ama işe yaramayınca dökülen iksiri boşvererek eşyalarını topladı. Sınıftan çıkarken de profesöre selam vermeyi unutmamıştı.

Out:Süre dolmuştur.. Gerekli değerlendirmeleri bugün içinde yapacağım..

» 28 Haziran-8 Temmuz(Offline)
» >03 - 09 Temmuz 1. Ders< {Ortak}