Clémence Jamié Caliénte Beauxbatons/Snorlwolf 7.Sınıf Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 38 Yaş : 30 Nerden? : Fransa Savaş Tarafım : Death Eaters Yaşım(Rp\'de) : 17 Asam : Asanızı yazınız! Kan Saflığı : Safkan En Belirgin Özelliği : Haris Kayıt tarihi : 26/04/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (10/100) Rp Gücü: (0/100)
| Konu: Clémence Jamié Caliénte Paz Haz. 22, 2008 3:16 pm | |
| Ad: Clémence Jamié Soyad: Caliénte Bina: Snorlwolf Okul: Beauxbatons Sihir Akademisi Kaçıncı sınıfı istiyorum neden?: 7. Sınıf RP :
^^ Geriye Bir Umut [Geçmek Süresi] ^^
Can sıkıntısıyla boğulmuştu ve yataktan kalkamıyordu. Alnında beliren sicim sicim ter damlacıkları zaman geçtikçe artıyordu. Bir nefes, hava alabilme umuduyla büyük pencereye doğru yola koyulmuştu. Burnunu çeke çeke geldiği büyük pencerenin kenarına sıvışıverdi hemen. Ardı ardına gelen hıçkırık, öksürük ve hapşırma krizlerine yakalandı yine. Ağzı, burnu akıyordu. Yazın ortasında nereden çıkmıştı ki bu hastalık? İlk defa bu kadar ağır bir hastalığa yakalanmıştı. Ayağa kalacak gücü bile yoktu ama bir güç onu buraya getirmişti.
Pencerenin kolunu çevirerek pencereyi araladı. Pencereden sarkarak temiz havayı içine çekmeye çalıştı. Ama hayır, olmuyordu. Tıkalı burnu buna izin vermiyordu. Nereden çıkmıştı ki şu kahrolası hastalık! Ağzı salya, burnu sümük dolu dolanıyordu etrafta. 17 yaşına kadar bu bir ilkti... Saçları ayrı bir dertti. Asil sarı saçları gitmiş; geriye topak topak olmuş, kabarık saçlar bırakmıştı. Üzerinde bordo -bordo da bordo olsa bari resmen beyaz olmuş!- bir tişört, altında bej renginde bir eşofman, üzerinde mat yeşil renginde de bir hırka vardı. Renk uyumu ayrı bir rezaletti zaten. Ne oluyordu böyle Clém'e 17 yılın acısı şimdi mi çıkıyordu ne? Son zamanlarda yaşadığı olaylar fazla mı aksiyonluydu? Profesör Malfoy ile öpüşmeleri aklına her gelişinde Clém'in yüreği arzu, endişe ve korku doluyordu. Unutmayı denedi; olmadı. Hafızasına kazınmıştı adeta; her saniyesi aklındaydı. Unutulmaya değmezdi zaten. Çünkü unutulmamalıydı. 11'inden 17'sine kadar arzuladığı profesör ile öpüşmeleri hatırlanması gereken harika olaylardan biriydi. Hem... Hem Tom ile sevgili olabilme şansı da yüksekti. Olasılıktan söz edilmesi bile konikti; çünkü bu olay kesindi. Of... Neler düşünüyordu böyle? Okuldaki son senesini başarı ile bitirmeliydi. Sınavlar da çok yaklaşmıştı. Bu hastalık yüzünden ders çalışamaz olması Clém'i oldukça sinirlendiriyordu. Hastalıktan kurtulur kurtulmaz kendini kütüphaneye atacaktı. Kitap bile okuyamaz olmuştu. Okumaya her başladığında gözleri yaşarıyordu. Bu göz yaşarması, kitap okumaya devam ederken; ağlamaya dönüşüyordu. "Lanet olsun!" diye bağırarak kitabı fırlattığında, kitap küçük bir kızın kafasına çarpıyordu.
Pencereyi sonuna kadar açarak, pervazına oturdu. Ayaklarını sonsuz boşluğa uzatmıştı. İki eliyle duvara tutunarak aşağıya doğru eğildi. Quidditch Sahası'nın bir kısmı görünüyordu. Ne çok anısı geçmişti bu sahada. Vurucu olduğu günler geldi aklına. Hastane Kanadı'na uğrayışları ne de çok sıktı... Küçük bir tebessüm ve gözünden akan bir damla gözyaşı ile başını diğer tarafa çevirdi. 'Arayıcı' olan eski sevgilisi geldi bu sefer aklına. Ayrılışları çok zor olmuştu. Birbirlerine yazdıkları şiirler hala ezberindeydi. Ayrılırken yazdığı şiiri hatırlamaya çalıştı.
"Bütün yaraları sana bırakıp kaçıp gitmek en kolayıydı. Ellerimi öylesine çaresiz bırakmıştın ki karşında Bir kere daha tutsan gidemeyecektim hiç Zorunda olduğum şeyler vardı, canın yanmasıydı tek derdim O yüzden hep gözlerin olmak istedim Kendime sen, sana ben gibi bakabilmek için..."
Ayrıldıktan 2 yıl sonra gelen mektupla epey sarsılmıştı. Mektup bir şiirden oluşuyordu ve duygular çok iyi bir şekilde ifade edilmişti.
“ Özledim seni bu gün sebep yokken Uzansam hayallere dokunurum sandım bak Yıllar geçmiş üstümüzden Hala ilk günkü gibi aklımdasın Özledim seni Sen duyduğum En güzel cümlenin en güzel öznesi Tanrının unuttuğu bu kentte Cennetten düşen bir manzara gibi Özledim seni Söyleyecek çok sözüm vardı Hepsi yarım kaldı Neler ummuştum hayattan Elimde ne kaldıKırılan kalbim miydi yoksa Karnımdaki bu sancıyla Küflenmiş ruhum unutmadı Unutmadı seni hala Özledim seni “
Yeter artık! Niye kendimi üzüyorum böyle? Kendisine acı çektirmeye bayılıyordu resmen. Niyeydi ama? Amacı neydi? Mazoşistin teki çıkmıştı adeta. Of… Ne tekdüze bir hayat bu? Hı? Ne tekdüzeliğinden bahsediyorum ben? Hayatı doludizgin; aksiyon, macera ve tehlikenin bol bulunduğu bir hayatı vardı. Buna tekdüze bir yaşam mı diyordu? Saçmalıyordu. Elini alnına götürerek ateşini aşağı yukarı ölçmeye çalıştı. Yatakhaneden çıkmadan önceki ateşinin daha düşük olduğunu fark etti. İşte ateşi tavana vurmuştu. Şimdi yatakhanenin yolunu tutacak ve sıcacık yatağıma gireceğim. Yo, hayır. Bunu istemiyordu. Esen rüzgârın, tenini okşamasını sevmişti. Bir an üzerindeki lanet kıyafetlerden kurtulmayı diledi. Ne vardı da giymişti bunları… Bok çukuruna düşmüş gibiyim. Aklına gelen başını ve sonunu getiremediği bir şarkıdan birkaç dize diline dolandı.
“ Şimdi ise başlamak her şeye yeniden... ”
Başlasa mıydım ki hayata yeniden? Her şeyi silip, bembeyaz bir sayfa açsa hayatına? Çok geç kalmamış mıydı bunun için? Artık çok geçti; evet… Hayata geç kalmamış mıydı zaten? Birçok şeyin ve hatta her şey için çok geç kalmıştı. Ne yapmalıydı şimdi? Hayatını baştan yaşayamayacağına göre silmesi gereken bazı olaylar vardı. İlk olarak ailesinin ölümü, daha sonra da eski sevgilileri silinmeliydi hayatından. Ve kararını vermişti; yalnız başına yaşayacaktı artık. Başkalarına muhtaç olmadan ayakta dimdik durabilmeliydi. Hayatın kendisine attığı tokatların hesabını, ondan sormalıydı. Yaşadığı tüm talihsiz olayların bir tesadüf olmadığını, hayatın kendisine kurduğu kötü bir planı olduğunu bilerek yaşamalıydı.
Gözleriyle, tekrar eğilerek aşağısını taradı. Biraz fazla eğilmiş olacak ki az daha düşüyordu. Yüreği ağzında sıkı sıkı tutundu pencerenin pervazına. Bu ne biçim bir işaretti böyle?Hayat, Clém’i yine tek başına yakalamaya ve öldürmeye çalışıyordu. Düşünceleri yavaş yavaş değişmeye başladı. Hayatın bana yaptıkları ile burun buruna geldiğimde korkmuyorum, çünkü artık çok iyi biliyorum ki, onlar bana yardım etmek için burada. Onlar, yaşamımı herhangi bir sıyrık almadan sürdürebilmem için ya da tam tersine hayatımın bundan sonrasını, uçurumun dibinde, karanlıklarda, cehennemde yaşamam için buradalar… İntihar edebilirdi hemen burada. Ama hayat belki de ona güzel fırsatlar sunabilirdi. Yaşamak için bir neden bulabilirdi… Pencerenin pervazından inerek pencereyi kapattı. İçerisini, dışarısı kadar soğuk değildi. Yerde birkaç kağıt ve kalem gördü. Kalemi alarak kağıda bir şeyler karaladı.
“ Hayatından çekip gitmek benim için zor oldu. Her şey iyi olacak sanma,yanılmak gündelik oldu. Seni ezip gitmek, senin için zor olurdu. Her şey iyi olacak sanma fedakarlık dost oldu. İyi olur diye beklemek benim için zor olurdu. Her şey kötü olacak sanma yaşanan en kötü buydu! Düşünden bir ur gibi geçtim dilinden bir yara. Aklından bir sır gibi geçtim bugünden yarına... Yalnızım cünkü... Yalnızım çünkü... Yalnızım çünkü razıyım! Yalnızım çünkü razıyım! “
Kâğıdı katlayarak hırkasının cebine tıkıştırdı. Şimdi yatakhaneye dönmeli, kendisini yatağına atmalıydı. Hastaydı ve en kısa zamanda iyileşmeliydi. Bir daha da hasta olduğu için şikâyet etmeyecek ve bir an önce iyileşmeye çalışacaktı. Ağır adımlarla Ravenclaw Kızlar Yatakhanesi’nin yolunu tuttu. | |
|
Paul Walker Admin/Durmstrang Okulu Müdürü/Düello Sanatları Profesörü
Mesaj Sayısı : 4137 Yaş : 33 Nerden? : Londra Rp Sevgilim : Keira Knightley Savaş Tarafım : Zümrüdüanka Yoldaşlığı Yaşım(Rp\'de) : 25 Asam : Hipogrif Pençesi Kan Saflığı : Melez En Belirgin Özelliği : Aşırı İyimserimdir Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 18/04/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (100/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: Clémence Jamié Caliénte Paz Haz. 22, 2008 3:25 pm | |
| | |
|