Aydınlık ve Karanlık

Konu: Aydınlık ve Karanlık Perş. Haz. 26, 2008 3:48 pm

Gündüz henüz geceye karışmakta etraf sessizliğine gömülmekteydi.Sağda solda birkaç baykuş posta götürüyor,birkaçı da avlanmak için henüz uyanıyordu.Diagon yolunda artık eskisi gibi olmayan dükkanlar terkedilmiş bir sokağa bakıyordu sanki...Lord'un geri dönüşünden korkup kaçanlar,onun tarafından kaçırılanlar yüzünden yetim ve sahipsiz kalan dükkanlar sessizdi artık...İnsanların genelde her saat uğradıkları Diagon'da akşam bastırdığında kimse kalmıyodu ki zaten gündüz de ancak bakanlığın sağladığı güvenlik ile gelme çabasındaydı herkes alışverişine.

Ginny Z.A.Y üyelerinin de geleceği Çatlak Kazana doğru dar patikadan çıkıyordu.Çevredeki birkaç pelerinli yüz ona bakarak birşeyler fısılaşıyor,kötü diye adlandırılan birkaç büyücü sırıtarak yüzüne bakıyorlardı.Her halikara karşı asasına uzanmış olarak duyordu eli...Köşede gelecek postası satan genç bir çocuk o saatte orada bulunmanın verdiği keyifsizlikle birkaç gazete daha satmak ümidiyle her seferinde daha da çok bağırıyordu.

"Gelecek Postasından yeni haberler!Kaybolan dükkan sahipleri,bakanlık üyeleri kaçtı mı kaçırıldı mı?"

Ginny olduğu yerde durdu.Kafası karışmış gibiydi ve bir tane gelecek postası almak için çocuğa doğru yöneldi.

"Bir tane alabilir miyim?"

"Hey!Seni tanıyorum...Sen Harry Potter'ın arkadaşısın onu tanıyorsun ve kardeşim de senin okulunda okuyor sana birşey sorabilir miyim?

"Tabi" dedi Ginny şaşırmış bir halde...

"Onun yani..Harry Potter'ın nerede olduğunu biliyor musun onunle ilgili bilgi toplarsam gazetedekiler bana fazladan para verebilirler."dedi genç satıcı heyecanla..

"Ama bu çok saçma!Onun nerde olduğunu bilmiyorum iyisi mi sende fazla kurcalama olur mu?"dedi Ginny sinirle ve devam etti

"Şimdi gazeteyi vercek misin?"dedi ona birkaç galeon uzatarak.

Çocuk hiçbirşey söylemeden gazeteyi uzattı ve Ginny de yürüyerek okumaya başladı.
Ön sayfada sihirbakanı Mabelle'nin bir resmi altında da şu yazı vardı:

Geçtiğimiz günlerde Sihir bakanımızla yaptığımız bir söyleşide Bakanımızın Karanlık Lord'a karşı her türlü önlemi aldığını öğrendik.Kendisinin dediğine göre Bakanlık dahil her yerde seherbazlar, Adı Anılmaması Gereken kişi ve yandaşlarını yakalamak için devriye geziyorlar.Bu da bu yıl okulların güvenlinde sadece seherbazlar yeteli olabileck mi sorusunu akıllara kazıyor tabi...Bununla birlikte Karanlık Lord'un yeni yandaşlarının sadece insanlardan ibaret olmadığını da belirten bakanlık onların karşısında devlerden yardım almak için elçi gönderdiklerini söylüyorlar ancak gönderdikleri elçilerin henüz geri dönemdiği de korkutucu bir gerçek...

Ginny bir hışımla sayfayı kapattı Çatlak Kazanda'ydı şimdi ancak ortalıkta Z.a.y üyelerinden kimseyi göremiyordu.Bir köşeye dayandı ve gelecek postasının arka sayfalarına gözgezdirdi.

Konu: Geri: Aydınlık ve Karanlık Perş. Haz. 26, 2008 4:32 pm

Zaman hızla ilerliyordu.. Zaman ilerliyordu ama yapılması gereken işler bir türlü ilerlemiyordu.. Keira, bu gece Hogwarts'ta kalacak gibi görünüyordu.. Sözde bakanlık Karanlık Lord için bütün önlemleri almıştı.. Peh.. Hiçte inandırıcı gelmiyordu bunlar.. Bakanlık tamamen iyi insanlarla dolu değildi.. Hatta ne yazıkki büyük bir çoğunluğu karanlık taraftandı.. İşte bu yüzden güvenmiyordu bakanlığa.. Gelecek postasında bakanın söyleşisi sadece yetişikinlerin değil bütün okulun gündemine bomba gibi düşmüştü.. Öğrenciler bile aralarında bu konuyu konuşuyorlardı.. Veliler endişelenmeye başlamışlardı haklı olarak.. Hatta birkaç veli, çocuklarını okuldan almaya kalkmışlardı ama Keira, elinden gelenin fazlasını yaparak onları bu kararlarından döndürmüştü.. Yaklaşık bir haftadan beri koşuşturup duruyorlardı zaten.. Alınan bütün önlemlere karşı emin olamıyordu Keira.. Nasıl emin olabilirdi ki zaten?.. Okuldaki bütün öğrencilerin sorumluğu ona aitti.. Bu yüzden çok titiz davranmak zorundaydı Keira.. Yanlız şimdi Z.A.Y toplantısına katılmalıydı.. Bu yüzden hızlı bir şekilde toparlandı.. Havalar bu aralar çok dengesizdi.. Bir yağmur yağıyordu bir güneş çıkıyordu.. Keira, yağmurun azizliğine uğramamak için askılıktaki pelerini üzerine geçirdi.. Masanın üzerindeki asasını da eline alıp odadan çıktı.. Gitmeden önce bütün binaların yatakhanelerini gezdi hızlıca.. Okuldaki görevlileri çok dikkatli olmaları konusunda sıkı sıkı tembihledikten sonra Hogwarts'tan çıktı.. Yeterince uzaklaştığına emin olunca uygun bir yerde Hogsmade'e cisimlendi Keira.. Etrafta bir sürü pis sakallı, ellerinde içki şişeleri olan insanlar vardı.. Keira, elinden geldiği kadar hızlı adımlarla Diagon Yolu'na doğru ilerledi..

Diagon yolu ne kadar da çok değişmişti gelmeyeli?.. Önceden iğne atsan yere düşmez tarzı olan bir yerde şimdi in cin top oynuyordu resmen.. Yol üzerinde ilerlerken dikkattini boş bırakılmış, sahipsiz kalan dükkanlar çekmişti Keira'nın dikkatini.. İçeride birilerinin olup olmadığını merak eden Keira, elindeki asayı daha güçlü bir şekilde kavrayarak başını içeri uzattı.. İçeride birkaç sarhoş adam vardı.. Keira'ya yanlarına gelmesini söylüyordu.. Keira bir dakika bile bırada kalamazdı.. Büyük bir dehşetle boş bırakılmış dükkandan çıktı.. Etrafa şöyle bir göz gezdirdiğinde buranın hiç tekin olmadığının bir kez daha farkına varmıştı.. Yol kenarlarındaki birkaç sarhoş adam, birkaç sahipsiz çocuktan başka nerdeyse kimse yoktu buralarda.. Aslına bakarsan olmaması da gayet doğaldı.. Kim bu tekinsiz ve sarhoşların uğrak yeri olan Diagon yoluna gelmek isterdi ki?.. Ama insanlar alışveriş yapmak için çağresiz oldukları için gündüzleri geliyor olabilirlerdi..

Biraz fazla oyalanmıştı yolda.. Çatlak kazana gitmek için dar patikayı değil, oraya oranla daha güvenli olan anayolu seçmişti.. Hızlı adımlarla çatlak kazana doğru ilerledi.. Etrafı şöyle bir kolacan edip Çatlak Kazan'a girdi.. Ginny oradaydı.. Keira Ginny'nin yanına gitti ve ona içtenlikle sarıldı..

"Nasılsın Ginny?..Başka kimse gelmedi mi henüz?..."

Gözü Ginny'nin elindeki gazeteye takılmıştı..

"Gene mi şu bakanlığın saçmalıkları bıktım artık.."

Konu: Geri: Aydınlık ve Karanlık Perş. Haz. 26, 2008 5:44 pm

Yine yorucu bir gündü Paul için . Bakanlık yine yapacağını yapmış , Gelecek Postasına en yetkili ağızdan verdiği demeçle insanların üzrerine büyük bir korkunun çökmesine sebep olmuştu . Bu da tabii okulda zaten yoğun olan işleri daha da yoğunlaştırmıştı . Okuldaki haylaz öğrencilerin çıkardığı problemler yetmiyormuş gibi bir de endişeli ebeveynlerden onlarca mektup geliyordu şimdi . Ebeveynlerin gönderdiği bütün mektuplar aynı amacı taşıyordu tabii ki . Ya oğullarını veya kızlarını okuldan almak ya da okuldaki güvenlik önlemlerinin yeterli olup olmadığını sormak içindi genelde mektupların ana teması . Şimdi , daha az önce okulun parlak öğrencilerinden Frank Dallas'ın babsından gelen mektuba cevap yazmaya başlamıştı Paul . Tabii ki yazdığı sözcüklerin elinden geldiğince güven verici olmasına özem gösteriyordu .

Bay Dallas ,
Durmstrang Sihir Akedemisi en yüksek güvenlik önlemleriyle donatılmıştır . Okulda ZAY üyelerinin ve Bakanlığın sağlayabileceği bütün koruma büyüleri kullanılmıştır . Emin olunuz ki öğrencimiz okulumuzda sizin yanınızda olduğundan daha az tehlikededir . Bir saldırı olacaksa en son olacak yerlerden biri okulumuzdur . Okuldan alma talebinizi yeniden düşünmenizi rica ediyorum .

Saygılarımla , Durmstrang Okul Müdürü Paul Walker ...

Paul mektubu zarfa koyup mühürledikten sonra , kahverengi ve beyaz tüylü bir baykuşun bacağına bağlayarak yolladı . Sonra eliyle masanın üstünde cevap vermediği mektup var mı diye güzelce yokladı . Anlaşılan sabahtan beri yaşanan haberleşme trafiği sonunda bir sürelikte olsa bitmişti . Zaten artık , başka mektuba cevap verecek de zamanı kalmamıştı . Bugün ZAY üyelerini toplantıya çağırmıştı son yaşanan olaylar üzerine . Ortada dönen birşeyler olduğuna adı gibi emindi Paul ve herneyse gerçekleşmeden önce önlem alınmalıydı . Bir an arkasını dönüp eski bir tabloda uyuyor numarası yapan adama seslendi .

'' Fidelius Çatlak Kazan'daki tablona gidip bir bak bakalım ZAY üyelerinden birini görebilecek misin ? ''

Uyuyormuş gibi görünen adam homurdanarak gerildi ve hoşnutsuzluğunu açıkça belli ederek tablodan kayboluverdi . Şimdi yaşanan olayları gözden geçiriyordu Paul . Karanlığın kötü etkisi her geçen gün daha da çok hissediliyordu . Bu da demek oluyordu ki düşman savaşa hazırdı . Peki ZAY hazır mıydı ? Bu soru herzaman canını sıkıyordu Paul'un . Çünkü hiçbir zaman yeterli görmüyordu bazı şeyleri . En ufak bir dikkatsizlik herşeyi mahvedebilirdi . Hata yapma şansları yoktu bu savaşta . Ölseler bile yanlarında birçok kişiyi götürmeliydiler ... Yeniden tablodan kulak tırmalayıcı bir öksürük sesi gelmesiyle oraya döndü Paul .

'' Evet Fidelius , seni dinliyorum ? ''

'' Şu anda Çatlak Kazan'da müdüremiz Ginny Weasley ve Hogwarts Müdürelerinden Keira Knightley bulunmakta profesör . Şimdi izin verirseniz uykuma geri döneceğim . ''

Fidelius pis bir bakış atarak tekrar gözlerini kapadı . Numara yaptığı o kadar çok belli oluyordu ki . Gözlerini kapatmasıyla hafifçe horlamaya başlaması bir olmuştu çünkü .

'' Aman uyu ... Yorulmuşsundur şimdi sen . ''

Paul gülümsemesine hakim olamadan koltuğundan kalktı . Sözleri üzerine tablodan gelen horultuların şiddetinin artmasından mesajın yerine ulaştığını anladı . Üstüne masanın kenarında duran seyehat pelerinini geçirerek odadan çıkmaya hamle etti ...

Şimdi Durmstrang arazisine çıkmış hafif hafif çiseleyen yağmurun eşliğinde ilerliyordu Paul . Yeterince okuldan uzaklaşınca cisimleniverdi birden . Yine o iğrenç sıkışma hissini yaşayıp ; ciğerleri tekrar havayla dolduğunda Diyagon Yolu'ndaydı . Etraf sessiz ve karanlıktı . Dükkanlar harap olmuş ve terkedilmiş durumdaydı . Diyagon yolunu dolduran cıvıl cıvıl insan kümeleri yerini başı boş işe yaramaz magandalara bırakmıştı . Tam Çatlak Kazan'a ilerliyordu ki önünü kısa boylu , çok zayıf ve etrafa çok pis kokular yayan işe yaramaz bir adam kesti .

'' Seni tanıyorum , seni tanıyorum , onu gördüm , o buradaydı , Karanlık Lord buradaydı ve çok güçlüydü , hepimizi öldürecek , hepimizi öldürecek ! ''

Adam sessiz sokağı inleterek koşmaya devam etti . Paul de belli etmese de adamın sözlerinden etkilenmiş vaziyette yoluna devam etti . Sonunda Çatlak Kazan'ın kapısına gelmişti . Sertçe kapıyı itti ve etrafa bakındı . Herzamanki gibi bakımsızdı dükkan . Masalar gelişigüzel konulmuş üslerinde bir karış toz oluşmuştu . Biraz daha dükkana göz gezdirdiğinde Ginny ile Keira çarptı gözüne . Hemen onlara doğru ilerledi ve Keira'ya hiçbirşey demeden sıkıca sarıldı . Sonra bir sandalyeye çökerek ikisine birden hitabederek konuşmaya başladı .

'' Bu kadarız herhalde , açıkçası daha çok kişiyi bekliyordum . ''

Ortamı biraz olsun yumuşatmak istiyordu Paul . O yüzden kendi söylediklerinden sonra ikisine de kocaman bir gülücük yolladı . Şimdi heyecanlanma zamanı değildi . Heyecan hata getirirdi ve hiçkimsenin hataya tahammulu yoktu içinde bulundukları durumda ...

Konu: Geri: Aydınlık ve Karanlık Perş. Haz. 26, 2008 7:11 pm

Ginny gazeteye gömülmüş halde okumaya devam etti.Arka sayfalarda tutuklanan kişilerin resimleri,saçma sapan köşe yazıları ve şu günlerde bile insanları güldürmek için yazılan saçma sapan hikayelerden başka birşey yoktu.Sonunda en arka sayfaya geldiğinde Fred ve George'nin de ilanlarının içinde bulunduğu dükkan reklamlarına bakındı.En gözde ve komik görüneni Fred ve George'nin ki olmalıydı ki sloganları hala değişmemişti:

"Neden Kim Olduğunu Bilirsin Sen Konusunda Bu Kadar Endişeleniyorsunuz?
Asıl Endişelenmesi Gerekilen konu Ikınmak Neymiş Görürsün Sen!
Üleki pençesine alan peklik salgını!"
Sözleri ezbere bilse de her aklına geldiğinde ve okuduğunda aynı derecede keyif veriyordu.
Öylece dalmıştı ki ona doğru gelen Keira'yı ancak Keira ona sarılınca farketti.

"Ah! Hoşgeldin canım!Evet sanırım daha gelmedi kimse..Ama gelmeliler ve gelecekler de eminim!"dedi Ginny

Ardından Keira gelecek Postası ile ilgili birşey söyleyince ona cevap verdi:
"Evet bilmiyorum...Bakanlığın yarısı ölümyiyen doluyken insanların nasıl onlara güvenebileceğini sanıyorlar acaba..?"dedi aynı gülümseyen yüzüyle.

"Aslına bakarsan son günlerde hiç birşey için dert etmemeliyiz mutlaka görünecektir değil mi?Yani biz onu bulamazsak mutlaka o bizi bulacaktır!
Muggle'ların dediği gibi Geleceği varsa göreceği de var!"Ginny Henüz sözünü bitirmişti ki Paul yanlarına gelmişti.Keira'ya sarıldıktan sonra konuşmaya başlayan Paul da Ginny ve Keira gibi oldukça sakin görünüyordu.

"Aslına bakarsan bence hepsi gelecek!Hepsi tamamen güvendiğimiz kişiler unutmayın bizi yarı yolda bırakacak kişileri zaten biliyoruz ve onlar da bu yüzden aramızda değiller.Herneyse neden şuraya oturmuyoruz?"dedi ve köşedeki bir masaya geçtiler.

Birkaç şişman büyücü dışında sakin sayılabilecek bir yerdi şu anda...

"Dinleyin...Bakanlık devlerle bizim yanımızda olmaları için elçiler göndermiş.ancak Elçiler hala geri dönmemiş.Tahminime göre bu bakanlıkta çalışan diğer ölümyiyenlerin işi.Bu nedenle eve gider gitmez Hagrit'e bir baykuş yollayacağım...Eminim o devleri ikna edebilir.Ayrıca Harry de heryerde aranıyor.Sanırım Karanlık Lord'un peşinde ve bu yüzden bakanlık onun yakalanması için adını karalamış olmalı...ama eminim o saklanmaının bir yolunu bulmuştur."dedi fısıldama tonunda bir sesle...

Aynı anda çevreyi kolaçan diyordu.Acaba bir güvenlik büyüsü yapmalı mıydı?

Konu: Geri: Aydınlık ve Karanlık Perş. Haz. 26, 2008 8:20 pm

Jake Godric's Hollow'daki komşuları tarafından yollanan mektuplara bakıyordu...Bazıları büyü dünyasındaki karmaşaları bazılarıda çocukların ve okulun durumunu soruyordu...Jake en az telaşlandıracak şekilde cevap yazıyordu...

-Sayın Mr.Overest merak etmeyin...Çocuklar okulda çok rahatlar...Biz ve okul müdürelerimizden Keira Knightley çocukları canımız pahasına koruyoruz...Sizin endişelenmenize gerek yok...Çocuklar en güzel ve normal biçimde derslerini işliyorlar...Şimdilik saygılar...

Jake Gyllenhaal Potter

Bu mektubu baykuşu Gök'le yolladı ve kanepeye uzanarak dinlenmeye başladı...Şimdi kendi kendine söyleniyordu...

-Ders bitti...Ödevler verildi...Bazı velilerle görüşüldü...Profesörlerle toplantı yapıldı...Galiba başka yapacak birşey kalmadı...Biraz dinlensem iyi olacak...

Dedi ve gözlerini kapadı...Şimdi Ginny,Keira ve Paul Çatlak Kazan'da konuşuyolardı...Ginny

-Galiba bu kadarız...Z.A.Y toplantısına kimse gelmeyecek...Belkide yoldadırlar...Zaten yağmur yağıyor..

Jake birden bire yerinden fırladı...

-İnanmıyorum bugün toplantı vardı...Nasıl unuturum..Ah ahmak kafam hemen hazırlanıp gitmem lazım...

Üstünü giyindi...Hava yağmurlu gibiydi...Bu nedenle pelerinini giydi...Bunu nasıl unuturum diye kendisine kızıyordu bi yandan...Odasından çıktı...Kapıyı kilitledi ve çıkışa doğru yürümeye başladı...Son olarak bir kez okulu kontrol etmek geçti aklından...Bütün binaları tek tek kontrol etti...Slytherin binasında birkaç öğrenci kendi aralarında konuşuyordu...Gizliden onları dinledi...

-İnanmıyorum sonunda Karanlık Lord bütün bakanlığı ele geçirdi...Babamlar sonunda bizim vaktimiz geldi...ZAY'lar günlerini görecekler dedi...Sonunda okuluda biz ele geçireceğiz dedi...

Jake bu konuşmaları şaşkınlıkla dinliyordu...Onlara görünmeden oradan ayrıldı...Ama toplantıdan haberleri yoktu...Yani Jake böyle olmasını umuyordu...Eğer yakalanırlarsa Bakanlığa gönderilirler ve ceza alırlardı...Çünkü Bakanlık Ö.Y'lerin eline geçmişti...Bu bütün okulların sonu olurdu...Yakalandıkları zaman okul müdürlükleri ellerinden alınır ve okullara Karanlık Lord tarafından atanan müdürler verilirdi...Buda bütün büyücü dünyasının sonu demekti...Jake hemen okuldan çıktı ve kuytu bir köşe aramaya başladı...Zaten yağmur yağıyordu...Jake bir ağacın altında Diagon Yolu'na buharlaştı...
Diagon Yolu,eskisi gibi değildi...Jake daha 1 hafta önce gelmişti buraya...Şu anda geldiği yere sanki 200 yıldır hiç insan uğramamış gibiydi...Karanlık Lord ve bütün Ö.Y'ler buradaki dükkanları harabeye çevirmiş,dükkanların sahiplerini kaçırmış ve öldürmüşlerdi...Jake eli asasında sanki bi yerden lanet veya büyü gelecekmiş gibi etrafına bakıyordu....Öyle olması gayet normaldi zaten...Etrafta sarhoşlar ve kimsesiz çocuklardan başka hiç kimsecikler yoktu...Bakıyor bakıyor Çatlak Kazan'ı göremiyordu....Zaten bu yağmurda kimse önünü bile göremezdi...Yağmur hafiften dinmişti ama sis bastırmıştı bu Jake için daha kötüydü,şimdi yolunu bulması daha zor olacaktı...Asasını çıkardı ve

-Lumos diyerek çevreyi ayınlattı...

Şimdi etrafı daha iyi görebiliyordu...Etrafına dikkatle bakarak yürüyordu...Beyninde çocukların konuşmaları vardı...Daha çok telaşlandı ve hızlandı...Sonunda Çatlak Kazan'ı buldu ve içeri girdi...İçerde Paul ve Keira konuşuyor,Ginny ise gazete okuyordu...Jake içeri girdi ve

-Kusura bakmayın...Unutmuştum daha yeni aklıma geldi...Galiba başka gelen yok...Prof.Weasley siz hala o gazeteyimi okuyorsunuz tanrı aşkına...Bakanlık ve gazete Karanlık Lord'un elinde bence o gazete bizim sadece sinirlerimizi bozar...Ben sizin yerinizde olsam o gazeteyi birdaha almazdım...Prof.Knightley okulu gelirken kontrol ettim efendim...Öğrenciler telaşlı değil ama veliler bize hergün mektup yolluyorlar...Kuzen Paul seninle birşey konuşabilirmiyiz...dedi ve Paul'la köşeye geçti...

-Kuzen bayanları telaşlandırmak istemedim ama gelirken bir grup Slytherin öğrencilerinin konuşmalarını duydum...Aileleri Bakanlık ve Sihir dünyasının başına Karanlık Lord'un geçtiğini söylediler...Z.A.Y üyelerinin yakalancağını ve ceza verileceğini söylediler...Bizim burada yaptığımız toplantıdan kimsenin haberi yok değil mi?Gizli buluşmak en faydalı...Eğer siz yakalanırsanız okulların başına Ö.Y'ler geçer...Bu da bütün Sihir dünyasının kötülerin eline geçmesine neden olur...Dikkat etmeliyiz...Gel şimdi yanlarına gidelim de bizi merak etmesinler...

Dedi ve kızların yanına geçtiler...Jake şimdi hiç birşey yokmuş gibi konuşmaya başladı...

-Eeee başka gelen yokmu??

Konu: Geri: Aydınlık ve Karanlık Cuma Haz. 27, 2008 11:58 am

Sabahın son ışıklarında mavi gözlere vurmaya başladığında yerinden kalkmıştı Avril. Etraf sabah herzamankinden sıcak gibiydi. Şimdi ise hafif bulutlu bir hava vardı. Sanki birazdan yağmur yağacaktı. Gözleri beyaz elleriyle birkaç saniye ovuşturdu. Sabah yine alışamadığı gibi erken kalkmıştı. Herzamanki gibi bu duruma sinirlenmemişti. Önemli bir gün olduğu sanki Avril'ın bu hareketlerindende belli gibiydi. Daha fazla oyalanmayı bırakıp giyinmeye karar verdi. Tabii bundan önce banyoya gidip elini yüzünü yıkamıştı. Üzerine birkaç birşey geçirdi. Hatta ne olduğuna bile bakmadı. Erken kalkmasına rağmen içinde geç kalmış gibi bir his vardı. Bu histen kurtulmak için hızlı olmaktan başka bir çare göremiyordu. Aceleyle odadan çıkıp kapıya geldi. Şu cisimlenme işinde hala tedirgindi. Evet başarıyordu, itiraf etmek gerekirsede kolaydı... Ama henüz yeni cisimlenme öğrendiğinde septirmesi onun için unutulmaz izler bırakmıştı. Elinde o günden kalma hala ufak bşr yara vardı. Avril onun geçeceğini düşünmüş ama yanılmıştı. O küçük yara ilk günkü gibi kötü olmasada hala ordaydı.

3 komutu tekrar düşünüp cisimleneceği yere odaklanmaya çalıştı. Aklındaki birkaç düşünceyle odaklanması nasıl zorsa, ineceği yeri düşünmekte o kadar zordu işte. Birkaç saniye durup derin nefesler aldı. Hala öğrencilik yıllarındaki gibi bu işten nefret etmesi komikti doğrusu. Etraf gözünün önünde kaybolurken, Avril o herzamanki boğulma duygusunu yaşadı. Etraf gözünün önünde kaybolduğu gibi tekrar gözünün önünde canlanınca içini o bilindik rahatlama duygusunun kaplasına izin verdi Avril... Çatlakkazan'a vardığında içindeki endişe duygusunu doruk noktalarda yaşıyordu. Aslında ne olduğunu tahmin etmesi için bir postaya ya da bakanlıktan gelen resmi bir açıklamaya gerek yoktu. Zaten herşey tahmin edilebilecek kadar kolaydı. Hatta fazlasıyla basit...

İçindeki korkuları yine bastıramazken korkak birkaç adımla içeriye girdi. Çatlakkazan, dışarıya oranla daha bir karanlıktı. Loş ortama gözlerinin alışmasını bekledi. Daha sonra etraftakleri tanımaya başladı. Okul müdür ve müdirelerinden Keira, Ginny, Paul gelmiş yerlerini almışlardı. Profesörlerdende Jak'de galmişti. Avril yine geç kalmış gibiydi. İçindeki korku ise şimdi kendini daha çok belli etmeye başlamıştı. Boğazında düğümlenen birşeyin olmasına aldırmadan konuşmaya çalıştı:"

-Ahh merhaba.. Sanırım geciktim. Önemli birşey kaçırmadım umarım.

Ginny'nin bulunduğu tarafa doğru yöneldi. Sanki arkadaşlarını görünce içindeki korku zayıflamış, onunla savaşmaya başlamıştı. Gözüne çarpan gelecek postasına baktı. Birkaç resmi denilebilecek açıklama vardı. Ve de kaçak ölüm yiyenlerin resimle gazetede boy gösteriyordu. Avril içine dolan nefret duygusuna aldırmadan resimlere baktı. Karanlık Lord'u kimsenin görmemesi onların bulmaması gibi şaşırtıcıydı. Ama o da Ginny gibi kendilerini bulmaya çalışacağından emin gibiydi.

-İçimdeki nefret hergün büyüyor. Biliyor musun Ginny'cim bizi bulmasını istiyorum.

Etraftaki sinir bozucu sessizlik Jake'in konuşmasıyla bölünürken, Avril bu durumdan memnun omuştu. Onlardan başka kimsenin olmaması şaşırtıcı gibiydi. Ama Avril Z.A.Y'dan olanların ne kadar güvenlir olduğundn emindi. Hepsi bu savaş uğruna can verecek kadar cesurdular. Avril biran için kendini herzamankinden huzurlu hissetti. Belkide bu hiç bakanlık hakkında yorum yapmadığındandı...