Jack'e...

Konu: Jack'e... Cuma Haz. 27, 2008 8:44 pm

Claire ve Hermione deli gibi koştururyorladı. Az önce çimleri aşmış şatoya daha da yaklaşmışlardı. Hogwarts Şatosu'nun bahçesi o kadar genişti ki...
Claire pes etmek üzereydi. Durdu belini büküp Hermione'ye doğru soluk soluğa seslendi
"Hermione, biraz yavaş ol. Nereye- geç kalıyorsun? Öhhö..." Claire öksürmeye devam ederken Hermione durdu. Soluklandı Claire'e dönüp,
"Claire, anlamıyor musun? Bugün olmazsa- şimdi olmazsa bi daha bu cesareti bulamam. Cesaretim kaçmadan gidelim hadi." dedi Hermione ve hızlı hızlı yürümeye başladı. Bu açıklama Claire'e yetmişti. Peşinden o da hızlandı. Hermione'ye yetiştiğii zaman şatonun kapılarına varmışlardı. Hermione hızlı hızlı merdivenleri çıktı. Bu defa Claire de hızlıydı. Hermione'nin vazgeçeceğinden korkuyor olmalıydı.
Baykuşhane'nin saman dolu zeminine ayak bastılar. Baykuşlar tüneklerin üzerinde uyukluyorlardı. Malum henüz hava kararmamıştı.
Hermione hızlıca etrafı taradı ve "Burası uygun..." deyip kapının karşısındaki masayı andıran, üzeri baykuş pisliğiyle kaplanmış yere doğru gitti. Claire'den "Iığğ.." gibilerinden tiksinti dolu sesler çıkıyordu. Hermione Claire'e tip bir bakış attıktan sonra asasını çekip masaya uzattı ve "Aklapakla!" dedi. Masa bir saniye içinde tertemiz oldu. Hemrione, Claire'in tepkisini görmek için yüzüne baktı. Biraz unutkan bir Ron görür gibi oldu ve başını sallayıp masaya geçti. Asayla havadan iki sandalye getirdi ve üzerine oturdular.
Hermione çantasını kolundan indirdi ve içinden boş bir parşömen, tüykalem ve bir siyah mürekkep şişesi çıkardı, masaya koydu. Derin bi nefes alıp tüykalemini mürekkebe batırdı ve parşömenin üzerine getirdi. Durdu! Ne yazacağını hiç bilmiyordu. Durmaya devam etti. Mürekkep tüykalemden süzüldü ve parşömenle ufak bir pot sesiyle buluştu.
Uzun zamandır sessizce onu izleyen Claire sıkıntılı bir inilti çıkararak
"Ne yapıyorsun Hermione?" diye sordu. Hermione bitkin bir sesle
"Bilmiyorum..." demeyi tercih etti. Claire dik dik bakarak
"Sadece bir buluşma mektubu, haydi yazda gidelim burdan." dedi. "Tepedeki baykuşlar heran yağmura başlayacakmış gibi bir his var içimde." Hermione hiç kımıldamadan
"Onlar eğitimli..." dedi. Claire patlama noktasındaydı.
"Ay Hermione yaz haydi," dedi. "İlham gelmesini filan bekliyorsan, ortam hiç müsait değil!"
Hermione başını kaldırdı. "Peki." dedi ve kalemi tekrara mürekkebe batırıp parşömenin üzerine getirdi. Derin bir iç çekti ve 'Sevgili Jack;' diye başladı.
"Yok bu olmaz, bide sevgilim deseydim bari... Ümit verir gibi-" diye kabul etmedi yazdıklarını. Claire hemen müdahale etti.
"Yaa tabi, amcanın oğlu ya Jack, ümit verir gibi olur..." dedi umursamaz bir yüz ifadesiyle. "Ne dediğinin farkında mıısn Hermione? O senin sevgilin zaten!"
Hermione çaresiz bir ses koyverdi. Parşömeni buruşturdu, yenisini alıp başladı.
'Değerli Jack...' "Yok bu da olmayacak..."
.
.
.
Bu böyle bir on dakika sürdü. Sonunda Claire patlama derecesinde tüykalemi eline alıp sinirli sinirli
'Jack'e...' yazana kadar... Hermione parşömene şöyle bir baktı ve "Sanki biraz sade-" derken Claire
"YAZ!" diye üsteledi. Hermione sesini çıkarmadan Claire'in yazdığından devam etti.

' Jack'e...

Jack, seninle acil konuşmam gerekiyor. Bu hafta Çarşamba günü ne yap et okuldan çık, Hogsmeade Köyü'ne gel. Ben seni Balyumruk Şekerci Dükaknı'nda' diye yazdı ve Claire'e tasdiklemesi için ufak bir bakış attı. Claire 'Doğru' anlamında başını oynatınca devam etti. 'buluşalım. Ben okuldan kaçacağım, merak etme planımı yaptım. Bu senin için zor olmasa gerek...
Mektupla yazmaya çekindiğim şeyler var Jack... Yüzyüze görüşmemizi gerektiren şeyler. Çarşamba günü seni bekliyor olacağım.

Hermione...'

Hermione parşömeni zarfın içine tıkıştırıp arkasına
'Jack Sparrow Durmstrang Roaringthroat' yazdı ve Claire'e dönerek.
"Tamam, şimdi bi baykuş bulmalıyız." dedi. Hermione'nin kendine ait bir baykuşu yoktu.
Aslında yıllar önce almak için Hogsmeade'e gitmişti ama Crookshanks'i görünce baykuşu unuttu.
"Şuradaki nasıl?" diye sordu. Parmağıyla ufak, ama bir o kadar da hareketli, koyu renkli bir cüce baykuşu gösteriyordu. Claire sırıttı
"Hehe aynı Pigwidgeon'a benziyor." dedi. Hermione Claire'e pis bi bakış fırlattı ve "Kalsın o zaman." dedi. Başka bir baykuşu göstererek
"Bak, oradaki nasıl? Hem siyaha yakın bir rengi var, gece gece dikkat de çekmez." dedi. Claire başıyla onayladı. Hermione elini uzatınca baykuş hemen gelip kondu. Hermione mektubunu baykuşun bacağına bağladı ve
"Ooohh, sonunda bitti." dedi. Toplandılar ve ikisi beraber rahat rahat Baykuşhane'den çıktılar. Hermione aynı zamanda burada kimseyle karşılaşmadıkları için mutluydu. Özellikle de adının baş harfi Filch olan, buraya gelen herkesin mektuplarını açıp okuma zahmetine gönüllü katlanan birine. Savaş zamanı olduğu için önüne gelen mektubu teklifsiz okuyordu.
Şimdi sırada Çarşamba'yı beklemek vardı.