Mélinda Angélique Ashley Sihir Tarihi Profesörü
Mesaj Sayısı : 12 Yaş : 34 Yaşım(Rp\'de) : 25 Asam : Zeka Aynası Kan Saflığı : safkan En Belirgin Özelliği : zeki,cesaretli ,adaletli Kayıt tarihi : 04/07/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (50/100) Rp Gücü: (90/100)
| Konu: Mélinda Angélique Ashley Ptsi Tem. 21, 2008 5:41 pm | |
| Biraz önce yaptım bunu
Méll , gözlerini açtığında hala hareket edemediğini farketti.Sadece bakınıyordu ama beden taş kesilmişti. Büyünün etkisinin hiç geçmeyeceğini düşünüyordu artık. O anda aklından o kadar çok şey geçmişti. Ailesi arkadaşları , sevdiği adam ve daha doğmamış bebeği.
Ne yapacağını bilmez haldeydi. Ne yapacaklardı . Aslında emindi yapılacaklardan ölüm. Ölümün zamanın tadına bakacağının farkındaydı. Bakmayı önemsemiyordu da ama ya bebeği. Onun yaşamaya ihtiyacı vardı annesinin yüzünden ölmeye değil.
" Neler diyorum ben "
diye düşündü bir anda . Öleceklerse ölmeliydiler şerefleriyle birlikte elbette.Bir süre sonra kapkaranlık bir mahzende belirdiler tekrardan. Méll , gözleri karanlığa alışır gibi olduğunda farketti nerede olduğunu . Tabi ki karargahtaydı fakat kendi karargahlarında değil.
Etraf çok sessizdi. Bir anda aniden bir ses duydu. Büyünün etkisi geçmişti ve Méll hareket edebiliyordu artık. Konuşuyor olabilmek güzel bir duyguydu ve alaycı bir sesle konuşmaya başladı Méll.
" Hey sen kendini ölüm yiyen sanan "
dedi alaycı bir gülümsemeyle. İki ölüm yiyende birbirlerine bakıyordu . Büyük ihtimalle böyle bir alaycılık beklemediklerindendi bu şaşkınlıkları. Méll aynı alaycılığı ile devam ediyordu.
" Ne bakıyorsun öyle şapşal şapşal . "
dedi kendisine bakan ölüm yiyen ' e. Ardından da devam etti.
" Söylesene Efendini bize satmak için ne kadar aldın . Bu bilgi Efendin olacak Lord 'un epey ilgisini çekecektir. "
dedi alaycılığı tam gazdı. Adamları birbirine düşürmek belki de buradan çıkmanın bir yoluydu ki planı tutmuş gibiydi. Diğer iki ölüm yiyen Gerald adındaki ölüm yiyen'e dik dik bakmaya başlamıştı. Gerald ise bütün hırsıyla asasını Méll 'e doğrultu ve sihirli sözcükleri söylemeye başlamıştı ki arkalarından gelen kükreyen sesle kalakaldı ölüm yiyen.
Siyahlar içerisindeki Lord adımlarını hızlandırarak mahzene girmişti. Ölüm yiyenler sus pus olmuşlar , başlarını yere eğmişlerdi. Biraz sonra Gerald konuşmaya başlamıştı.
" Saygıdeğer Efendimiz Henry ' nin , Méll ' in yakalanmasında büyük yardımları oldu . Siz'e en derin saygılarını sunmamızı rica etti bizden "
dedi hala başı yere eğikti. Lord ise donuk beyazlaşmış gözlerini Méll ' e dikmiş dinliyordu. Adamın konuşması bittiğinde ise
" Tamam Gerald hepiniz çıkın ve asla rahatsız edilmek istemiyorum. "
dedi adeta kükrercesine. Adamlar , saygıyla eğilerek çıkmışlardı mahzenden . İkisi yapayalnız kalmıştı ve Méll ilk kez yakalandığını hissetmişti. Fakat yine de bütün hırsıyla ve gücünü küçümsemeden konuşuyordu.
" Ne istiyorsun Alex . Neden getirdin beni buraya . Yoksa ... Yoksa korktuğun için pazarlık mı teklif edeceksin "
dedi gülerek. Gözlerinde korkunun " k " bile yoktu. Tam o sırada Alex ' in mahzeni dolduran tiz kahkasını duydu. Bu durum sinirlerinin iyice bozulmasına neden oluyorsun.
" Bak bakalım etrafına sersem kim kimin elinde "
dedi aynı kahkahaların arasında. Bu durum Méll 'i iyice çileden çıkarmıştı.
" Haklısın senin bizim elimizde olduğuna hiç şüphe yok . Eee ne de olsa zaman değişti . Bütün dünya iyilik yanlısı sen bitiyorsun artık bitiyor . Bu son çırpınışların "
dedi. Çileden çıkarmaya başladığını hissediyordu Alex 'i . Bunu Alex 'in sinirli kahkahası ıspatlıyordu.
" Kim bitiyormuş biz mi. Asıl senin son çırpınışların olacak bu "
dedi dişlerinin arasından ve bütün sinirleriyle Méll 'e doğru yürümeye başlamıştı . Méll korkusuzca gözlerini dikmiş bakıyordu ona. Alex , kancasının olduğu eliyle Méll 'in yüzüne sert bir yumruk attı.
Méll , bir an için ne olduğunu anlayamamıştı ama akan kanlar ne olduğunun en açık ispatıydı. Yüzünden kanlar aktıkça Méll gözlerini iyice dikmişti Alex 'e gücün bu kadar mı yani dercesine. Méll 'in her bakışı yla yüzünde patlayan yümrukların şiddeti artıyordu . Méll , daha dikkatli baktığında Alex 'in gözlerinin değiştiğini farketti.Daha önce duyduğu bir durumdu bu. Çünkü daha önce bir kaç arkadaşını kurtarmıştı bu işkencelerden. Şimdi yine kurtulabilirdi emindi buna.. Adam devamlı gücünü arttırarak devam ediyordu vurmaya. En sonunda yediği tekmeyle iki büklüm oldu. Bebeğine zarar geleceğinden öyle çok korkuyordu ki .
" Kolaysa öldür Alex bu tür yumruklarla bir şey elde edemezsin. Öldürsen de asla kazanamayacaksın "
dedi son gücüyle. Eli karnındaydı ve iki büklümdü. Alex ise daha fazla sinirle vuruyordu Méll 'e biraz sonra da yumrukları keserek asasını yöneltti .Keskin gözlerle bakıyordu.Méll , bir an bile gözünü kırpmıyordu. Tam o anda duyabileceği en çok edici büyüyü duymuştu.
" Sectumsempra "
Asadan çıkan büyü hızla Méll ' e yaklaşıyordu ve Méll bundan kurtulmanın yolu olarak çok iyi yapabildiği sözsüz büyü yapmakta buldu. Dikkatini yaklaşmakta olan büyüye yöneltmişti ve " Protego " diye düşündü. Gelen büyü oluşan kalkana çarpmış ve sekmişti. Bir kereliğine kurtulmuştu ama bunun bir ikincisinin olmayacağından emindi maalesef.
Alex , yaptığı büyünün etkisiz kalmasından iyice sinirlenmişti.
" Seni aptal "
diye kükredi. Ve devam etti aynı sinirle
" Bundan kurtuldun ama peki bundan nasıl kurtulacaksın küçük sersem "
dedi ve hızla
" Crucio "
diye kükredi.Bu sefer hazırlıksız yakalanmıştı. Büyü karnına çarpmasıyla Méll acılar içerisinde iki büklüm kaldı . Attığı çığlıklar bütün mahzeni doldurmakla kalmıyor hatta bütün karargahta duyuluyordu . Emindi buna. Ama çığlıklarını engelleyemiyordu yine de. Bütün kemiklerinin parçalandığını hissederdi .Yine de pes etmiyordu . Edemezdi ölmeyi tercih ederdi böyle bir durumda.Aradan geçen dakikalar milyonlarca yılmış gibi gelmeye başlamıştı. Acı içerisinde kıvranıyordu ama elinden birşey gelmiyordu maalesef . Bir süre sonra büyünün durmasıyla biraz sakinler gibi olmuştu.
" Hala aynı fikirde misin küçük aptal !!! Hala beni yenebileceğini mi sanıyorsun "
dedi mutluluğun verdiği kahkahalarla. Méll ise nefes almaya başladığından sessizce duruyordu. Fakat çok geçmeden ikinci büyü ' nün söylenişini duydu.
" Kritus "
Méll , bir anda alev almıştı . Cayır cayır yanarken bütün hayatı gözlerinin önündeydi.Gözlerinden akan yaşlar alevleri iyice arttırıyordu ve Méll çığlıklar içerisindeydı. Artık ölmeyi istiyordu. Yine de pes etmeyecekti . Yalvarmayacaktı hiç bir zaman . Hayatında hiç kimseye yalvarmamıştı yine yalvarmayacaktı.
Aradan geçen dakikalardan sonra bir bayan sesinin acı ve hırsla
" Mrita "
diye haykırdığını duyduğunda.Alevler aniden sönmüştü. Fakat yanık izleri crucio lanetinden bile acı veriyordu. Ölmeyi bile tercih ederdi bu acıya. Gözlerini konuşan kadına çevirdiğinde kalabalık bir grubun geldiğini görünce gülümsemişti.Artık herkes Alex 'e büyü yolluyordu. Alex ise hepsiyle tek başına çok iyi mücadele ediyordu.
Tam o sırada kendisine doğru gelen arkadaşı Mari ' ye gülümsemeye çalıştı .
" Ben iyiyim bitir işini şunun aldırma bana "
diye fısıldadı . Mari ' de diğerlerine katıldığında hepsi bir yandan Lord ile mücadele halindeydi. Dışarda ise başka bir gurup ' un , ölüm yiyenlerle mücadele ettiğinin farkındaydı seslerini duyabiliyordu çünkü. Bir kaç dakikaya kalmadan Lord ve ölümyiyenler cisimlendiler. Mari ve diğerleri de Méll 'in yanına koşmuşlardı. Méll her zamanki zafer kazanmış edasıyla .
" Sanırım bir süre daha ortadan kayboldular "
dedi ve arkadaşlarının yardımıyla oradan cisimlendiler.
| |
|