|
|
| 1. Bölüm | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Jennifer Love Dearborn Biçim Değiştirme Profesörü/Slytherin Bina Sorumlusu
Mesaj Sayısı : 728 Yaş : 31 Nerden? : California xP Rp Sevgilim : ARIYORUM xD Savaş Tarafım : Z.A.Y. Yaşım(Rp\'de) : 20 Asam : ~Karanlığın Gücü~ Kan Saflığı : safkan En Belirgin Özelliği : İnatçı | Çılgın | Duygusal(bensel xP) | Haa bi de alınganım bee | Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 06/06/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (100/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: 1. Bölüm Cuma Ağus. 01, 2008 11:36 am | |
| Bu bölümde , Hermione ve Claire rp yazacak . Habersiz veya izinsiz rp yazanın mesajı silinecektir. __Rp İn__ | |
| | | Hermione Granger 5. Sınıf Gryffindor Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 1175 Yaş : 33 Nerden? : Olmak istediğim yerin az uzağından... Rp Sevgilim : •●◦Jack Sparrow◦●• Biri var ki.. O kendini biliyo[R] Savaş Tarafım : Samimi olmayı vaad edebilirim, tarafsız olmayı AsLa! ---> -Dumbledore's Army- Yaşım(Rp\'de) : 15 [aslı=16,5] Asam : ~Kalp Çakrası~ Kan Saflığı : Muggle doğumlu~ En Belirgin Özelliği : cesur Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 24/04/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (10/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm Cuma Ağus. 01, 2008 2:36 pm | |
| [out=] Claire bugün bana geliyor, birlikte yazacağız ama bir kaç saat sonra =) | |
| | | Claire Weasley 5. Sınıf Ravenclaw Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 798 Yaş : 32 Nerden? : Godric’s Hollow'un yerlisiyiz. Merkezde oturuyoruz,buyrun gelin =) Rp Sevgilim : Rp sevgülüm gibi davranmazsan davranırlar gülüüüm.. Savaş Tarafım : Z.A.Y Yaşım(Rp\'de) : (artık) 15 Asam : Zekanın Gücü (zeküyüm demiştim x)) Kan Saflığı : Safkan En Belirgin Özelliği : Çok zeküyüm ben Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 15/06/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (10/100) Rp Gücü: (95/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm C.tesi Ağus. 02, 2008 10:14 am | |
| Güneşin ışıkları Claire'in yatağının perdelerini aşmış gözlerinin içine kadar ilerlemişti. Üzerindeki örtüyü yine tekmeleyerek atmıştı. Saçları yastığın üzerinde dağılmış bir eli alnının üzerinde ter duruyordu. Büyük bir kabustan sıçrayarak uyanmış, tekrar uyuyamamıştı. Saatlerce yatağında kıvranıp durmuştu, tekrar uyuyabilmek için. Başaramayacağını anlayınca güçlükle doğruldu ve ayaklarını aşağı sarkıttı. Uyumadan uzun zaman boyunca yatakta durmduğu için her heri ağrıyordu. Üzerine bir cüppe geçirdi ve saçlarını kçük bir tokayla tutturdu. Son zamanlarda hep böyle yapıyordu saçlarını. Hem pek uğraştırmıyordu bu model, hem de Claire'in yüzüne çok yakışıyordu.
Ortak salona gelmiş yine o açık renkli yumuşacık koltuklara gömülmüştü. Şöminedeki odunlar çatırdarken Claire bir çığlık duydu. Başını çevirince küçük bir kalabalıkla karşılaştı. Herkesin yüzünde iğrenmiş bir ifade vardı. Kızların ise hala tiksinmekle meşguldü. Claire o kadar iğrenç olan şeyi merak etmesine rağmen yerinden kalkmak istememiş ve kalabalıktan uzaklaşan bir kıza ne olduğunu sormuştu. Çatlak bir oğlanın elinde patlar uçlu keleker olduğunu duyunca ister istemez Claire'de bir şsşkınlık nidasını koymuştu. "O çocuk manyak mı? O şeyler metrelerce büyüyor!!!" Ama kız sadece birşeyi bilmediğine dair dudak büyük gitmekle yetindi. Claire ise bu saçmalığın içinde daha fazla kalmak istemeyip Ravenclaw ortak salonundan ayrılıp Gryffindor ortak salonunun yolunu tuttu.
Çok büyük, ihtişamlı pencerelerden sızan turuncumsu ışığın eşliğinde yürürken gördüğü kabusu düşünüyordu. Kabusunda çok karanlık bir yerdeydi. Hermione yanında değildi ve Ölüm Yiyenlerle mücadele etmişlerdi. KAbusun sonunda ise karanlık bir yerde bulmuştu kendini. Çok karanlık.. Hermione'nin orada olduğunu hissedebiliyordu ama yoktu işte..
Claire Gryffindor ortak salonuna giderken farkında olmadan merdivenden yukarı çıkmak yerine sağa sapmıştı. Bu Hufflepuff ortak salonuna giden yoldu ama Claire oraya gitmiyordu. Koridorun ortasına kadar yürüyüp orada durdu. "Ne işim var burda yaa." dedi ve yüzünü sevimli bir gülümseme kapladı. "Ev cinleri beni çok özlemişlerdir." Bunu der demez duvardaki Meyve Tabağı Portresinin önüne gidip yemyeşil çok iştah kabartıcı görünen armutu gıdıklamaya başladı. Yeşil armut hareket etmeye başladı ve sonunda bir kapı koluna dönüştü. Claire kolu çekip açılan mutfak kapısından içeri girdi. Girer girmez yerlere kadar eğilen ev cinleriyle ve onların pinpon topu büyüklüğünde kocaman gözleriyle karşılaştı. Kulakları çok sarkıktı. Birinin neredeyse yerlere kadar değecekti. Derileri kırış kırıştı. Hala yerlere kadar eğik durarak hepsi bir ağızdan bağrışıyorlardı. "Hoşgeldiniz bayan Claire Weasley küçükhanım! Buyursun, karamelli çöreklerimizden, kazan pastalarımızdan ve dilerseniz böbrekli turtalarımızdan Claire Weasley almazmıydı?" diye cikleyerek ellerinde kocaman bir tepsiyle Claire'in önünde duruyorlardı. Çoğu tepsinin altında kaybolmuştu. Yeni gelen biri hiçbirinin dediğini anlamazdı ama Claire sık sık uğradığı için anlayabiliyordu.
Claire sonunda birkaç cep daha doğrusu bir kaç büyük cep dolusu çörekler ve pastalarla mutfaktan ayrılmıştı. Ev cinleri Claire'i yine yerlere kadar eğilerek uğurlamışlardı. Son zamanlarda dah sık gerçekleştirdiği mutfak gezisi Claire'in çok hoşuna gidiyordu. Yolda birkaç karamelli çörek bitirerek Gryffindor ortak salonunun kapısına gelmişti. Pembe kıyafetli Şişman Hanım portresinde Horul horul uyuyordu. Bir an Claire'in içinden Yeşil armuta yaptığını Şişman Hanıma'da yapmak geldi. Ama sonra vazgeçip Ortak salona giremeyeceği için kenara geçip Hermione'yi beklemeye koyuldu.
| |
| | | Hermione Granger 5. Sınıf Gryffindor Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 1175 Yaş : 33 Nerden? : Olmak istediğim yerin az uzağından... Rp Sevgilim : •●◦Jack Sparrow◦●• Biri var ki.. O kendini biliyo[R] Savaş Tarafım : Samimi olmayı vaad edebilirim, tarafsız olmayı AsLa! ---> -Dumbledore's Army- Yaşım(Rp\'de) : 15 [aslı=16,5] Asam : ~Kalp Çakrası~ Kan Saflığı : Muggle doğumlu~ En Belirgin Özelliği : cesur Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 24/04/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (10/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm C.tesi Ağus. 02, 2008 8:44 pm | |
| Hermione Ortak Salon'da geçirdiği ufak sinir kriziyle Portre deliğinden çıkarken Claire'i farketmemişti. Başını almış merdivenlere doğru ilerliyordu ki "Heeey! Granger artık bizi takmıyor mu?" diye seslendi Claire arkasından. Hermione dönüp Claire'in yanına geldiğinde sinirleri biraz gevşemiş gibiydi. "Affedersin Claire. Seni farketmedim." dedi "Neredeyse Kafasız Nick beni neredeyse delirtecek bir gün. Şimdi de tutturmuş büyük zindanlarda seni tehlike bekliyor bilmem ne diye..." Son cümlesini elini kolunu sallayarak, korkutucu bir hava vermeye çalışarak söylemişti. Ama Claire'in yüzüne bakılırsa daha çok gülünç olmuştu. Claire ciddi bir hava takınarak "Bayan Granger, size söylüyorum. Bu tür işleri kesinlikle ve kesinlikle tasvip etmiyorum." dedi ve ikisini beraber bir gülme krizi yakaldı. Dersliklere inen merdivenleri arşınlarken Hermione biraz kendine gelir gibi oldu. Gülücüklerin arasından konuşarak "Claire, bi profesörü... taklid etmek... çok yanlış..." dedi ve sonunda "Ama çok komiktii..!" diyebildi.
Gözlerini kısan bu kahkaha koması geçtiğinde Hermione gözü açrı ve "AAAAAAAA!!!" Claire son anda cüppesinin eteğini kavramış olmasaydı, Hermione çoktan -Cuma günleri yürümekten hoşlanan- merdivenlerin kurbanı oluyordu. "Bir dahaki sefere 'Wingardium Laviosa'yı denesen daha iyi olur." dedi. Claire ters bir bakışla "Önemi yok. Ne demek." dedi. İkisi de şoku atlatınca kendi hâllerine döndüler. Yine neşeli görünüyorlardı. Hermione Claire'e bir göz attı, niyeti ona geçen Aritmansi Dersi'nden bahsetmekti ki Claire eline yine Çapulcu Haritasını almış, Fıldır fıldır aranıyordu. "Sen o haritayı hâlâ bırakmadın mı? Sana onu Mrs Walker'a vermen gerektiğini kaç kez söylemem gerek?" dedi ama Claire'in onu duyduğu yoktu. Gömülmüş haritada bir noktaya bakınıyordu. Hermione uzun bir "Hıııııııhh!" sesiyle iç çekti, Claire'in umurunda olmadı. Hermione bu kez gerçekten telaşlanmıştı. "Claire ne gördün?" dedi ama cevap alamadı. Asasını kaldırıp tam Claire'e 'Aguamenti' diyerek su püskürtecekti ki, Claire başını kaldırıp o sarı saçlarının arasından Hermione'ye son derece puslu bir sesle "Buldum." dedi. Hermione şaşkınlık içinde birşey demedi. Claire devam etti. "Baksana, Gry Leydi'nin annesinin yani Rovena Ravenclaw'ın zekayı artırdığı söylenen efsane tacın yerini buldum!" dedi. Son derece heyecanlıydı. Hermione hemen karşıu çıktı. "Hayır Claire. Kesinlikle onu aramaya çıkamayız hem de ders saatleri içde asla!İksir dersini kaçırmaya hiç niyetim yok." dedi ve hareketlenene merdivenlerin başına gitmeye hazırken Claire'in yalvaran bakışlarına dayanamadı. "Ah şu benim yufka yüreğim... Tamam, öyle bakma. Ama ders başlamadan yetişeceğiz tamam mı?" dedi çaresizce. Claire her koşula razı görünüyordu. Hevesle başını aşağı yukarı salladı.
Zindanlara indiklerinde Claire başını haritadan kaldırıp konuşmaya başladı. "Bak, iksir zindanı tam arkamızdaki koridorda. Yani telaşlanacak bir şey yok, herkes kahvaltıdayken bitecek bu iş." dedi. Hermione Claire'in gözlerine bakarak; "Tamam ama yıllardır bulamadığın hatta kimsenin bulamadığı bu tacı sen nasıl oluyor da şimdi bulabiliyorsun? Mrs Walker'dan daha mı zekisin ki?" dedi. Böyle bir şeye asla ihtimal vermiyordu. İmkansız olan bir şeydi bu. "Asla bulamayacağız..." "Atladığın bir konu var Hermione. Ben henüz onbeş yaşındayım ve efsanelere inancım tam. Neden gerçek olmasın?" derken Hermione araya girdi. "Şimdiye kadar kimsenin görmemiş olması yeterli bir açıklama değil mi?" "Benim için değil. Bak buraya." haritada ışıldayan mavi bir ışık vardı. "Ama nasıl? O ne ki?" dedi Hermione dili tutulmuş gibi. Claire başını çevirdi. Büyülenmiş gibi bakıyordu. "Yıllardır bu işareti bekliyordum." dedi. "Dün gece Astronomi dersinde gördüğüm kadarıyla Kutup Yıldızı, Ay ve Sirius Yıldızı bir araya geldi. Profesör'ün söylediğine göre bu olaylar bir çok büyülü aygıtın bozulmasına, çoğunun da gizlenmişliğini yitirmesine sebep olurmuş. Haritanın çok karmaşık bir yapısı var. Ama incelemelerime göre..." Çapulcu Haritası'nı son derece dikkatle inceliyordu. "...Gizemini yeni yitirmiş ve korunmaya meraklı eşyaları, büyüsünü yitirip görünür hâle geldiği anda Harita onları yayınlıyor. Hermione, bugünde birşey var." dedi. Hermione ağzı açık Claire'e bakıyordu. Claire'in yüzünde bir beklenti vardı. Hermione karşı çıktı. "Hayır, o şey her neyse onu bulmaya gitmeyeceksin!" dedi. Claire gözlerini devirdi. "Gitmeyeceğiz mi demek istemiştin?" "Ne demek o? Hayıır! Asla gelmiyorum seninle!"
-+-+-
Hermione ve Claire bir koridorda ilerliyorlardı. Hermione ellerini bağlamış, sinirinin bozuk olduğunu etrafa ilan ediyor gibiydi. Suratı duvar gibiydi. Önüne bakıyor ve sadece yürüyordu. Claire ise yüzünde hiç olmadığı kadar yayvan bir tebessüm ile Çapulcu Haritası'nı elinde sallaya sallaya maal memnun yürüyordu. Claire önlerinde ikiye ayrılan çatallı koridora bakarak; "Buradan sağa dönmeliyiz." dedi. Hermione hiç itirazsız devam ediyordu. Ağzını açarsa söyleyeceklerinden korkuyor ve susmayı seçiyordu. Koridordan döndükleri anda Filch'i karşılarında buldular. Pis pis sırıtıyordu. Hermione ve Claire bakıştılar ve aynı anda sola sapan yola doğru var güçleriyle bir koşu kopardılar. Filch ardı sıra bağırarak -durun! kaçaklar! bekleyin- koşmaya çalışıyordu. Zavallı Mr Filch topal ayağıyla Hermione ve Claire'e yetişemedi. Şimdi ikisi de olabileceğin en karanlığı bu koridorda karşılıklı duvarlara tek elleriyle duvardan destek alarak, iki büklüm öksüre öksüre nefes almaya çalışıyorlardı. Hermione en sonunda Neredeyse Kafasız Nick'in ne demek istediğini anlamıştı. O bir kahin olmalıydı. Hermione asasını çektiği gibi; "Lumos Solem! Sana söyledim, bu çok tehlikeli!" diye bağırdı -bu sesiyle ne kadar bağırabilirse-. Claire suskunluğunu kesik öksürüklerle kesmekten başka sesini çıkarmadı. Cüppesinin sebini yokladı; Harita yerinde mi diye. Haritayı çıkarıp incelemeye başladı. "Yokuz!" "Nasıl yokuz!? İyi bak işte şuralarda bir... yer..ler...de-"
Hermione de Claire'de başlarını Haritadankaldırıp birbirlerinin gözündeki korkunun derecesini ölçtüler. Olabileceğin en büyük korkusu vardı gözlerinde. Hermione ağzını açtı; "Şey, Hogwarts: Bir Tarih'e göre Hogwarts'ta bilinmeyen bir çok geçit varmış. Demekki Mr Aylak, Mr Patiayak, Mr Kılkuyruk ve Mr Çatalak'ın da bilmediği bazı geçitler var. Burası da-" yutkundu. "o, bilinmeyenlerden biri." Sesi kendine ait değilmiş gibi çıkıyordu. Sanki başka birisi Hermione'ye playback yapıyordu. Hermione sözünü bitirdiğinde Claire'in yüzünde dehşetten başka hiç bir ifade yoktu. Aynı anda yutkundular. Claire biraz daha konuşmasaydı Hermione dilinin tutulduğunu sanmaya başlayacaktı. "Peki bu kitapların hiç birinde o geçitlerden nasıl kurtulacağına dair bir büyü de yok muydu?" dedi, sesi Lak Lak Lovegood'dan çıkıyor gibiydi... Hermione "Aslında 'Bombardo' var, ama o olmaz. Binanın ne kadar altında olduğumuzu bilemiyorum. Eğer temele yakın bir noktadaysak bütün şato üstümüze göçebilir ve adam gibi bir yere de çıkamayız." dedi ve sözünü bitirir bitirmez duvarların taştan olduğunu farketti. Bazı noktalar tahtalarla desteklenmişti. "Evet, tam olarak Hogwarts Şatosu'nun temelindeyiz." dedi. Claire'in bu yutkunmasını Hermione bile duymuştu.
Hermione kalp atışına benzer bir ses duydu. Tam olarak Claire'in arkasından geliyordu. Claire geriye çekildi, gördükleri manzara son derece dehşet vericiydi. Claire'in arkasında duran taş bloklardan biri, sanki kalp atışı gibi ritimler eşliğinde hareketleniyordu. Hermione kulağını dayadı. Canlı gibiydi. İçeride bir yerlerde kalbi var gibiydi. Burada çok değerli bir şeyin olduğunu biliyordu. Çıkış için işlerine yarayacak bir şey. Belki bir anahtar. Claire'le son bir kez gözgöze geldiler. Başlarını aynı anda 'Tamam' der gibi aşağı salladılar ve ikisi de tek ellerini kalp gibi atan taşın üzerine koydular. Hermione elinin titrediğini hissediyordu. Claire'in ki de titriyordu. Ama bunların korkudan değil, heyecandan olduğuna emindi. Ellerini taşa değdirip taşı geriye ittiler. Taşın geçmesiyle duvar zangırdamaya başladı. Deprem oluyor gibiydi. Taşlardan tozlar hücum ediyordu. Hermione ve Claire taşın iki yanına, geriye fırladılar. Gelen tehlikenin farkındalar gibi. Taş olduğu yerden öyle bir hızla fırlayıp karşıki duvaar pat(!) diye çarptı ki Hermione bir an Şato'nun başlarına yıkılacağını sandı. Sesin ardından herşeyin eskisi kadar sessiz olduğunu farkedince ayağa kalktı. Saçındaki ve ellerindeki tozu silkip Claire'in yerden kalkmasına yardım etti. Yerde bir müddet asalarını arandılar, bulduklarında ikisi de asalarını aydınlatıp etrafı kolaçan ettiler. Öksüre öksüre deliğe yaklaştılar. Hermione etraftaki tozu eliyle gözünün önünden çekmeye çalıştı. Olmayınca mecburen asa tutmadığı elini deliğe soktu. "Dur!" Claire Hermione;'nin kolunu yakaladı. "Dur, yapma. Orada ne olduğunu bilmiyoruz." dedi. Gözünden yaşlar boşalıyordu. Hermione'nin onu ikna etmesi için ufak bir göz teması yetti. Claire'i teselli ederdi, şu(!) durumda olmasaydı. Eline zincire benzer bir nesne geldi. Kavrayıp çektiğinde bir Zaman Dönüştürücü yakaladığının farkına vardı. Minyatür bir kum saatini andıran fakat ortasında Dünya ekseni gibi bir demir çunuk ve etrafında çember barındırıyordu. İkisi de şaşkınlıkla bakıyorlardı. Tek fark Hermione'nin yüzündeki gülümseyişti. Hermione buna benzer bir Döndürücüyü bundan iki yıl önce Aritmansi derslerini alabilmek için kullanmıştı. Nasıl çalıştığını adı gibi biliyordu. Claire'e "Ortak Salon'un önünden ayrılalı ne kadar oldu bir fikrin var mı?" diye sordu. Claire "Yaklaşık üç saat." cevabını verince Hermione Zaman Döndürücü'ye bakarak; "O zaman üç devir çevirmemiz yetecektir." dedi ve Dönüştürücü'nün ince ve uzun zincirini kendi başından, sonra da Claire'in başından geçirdi. Döndürücü'nün ortasındaki çubuğu üç kez çevirdi ve renkler birbirine girmeye başladı. Derin bir renk hummasının içine dalmışlardı.
-+-+-
[out=] Şimdiye kadarki olayların tamamı Claire ve benim ortak fikirlerimizden oluşmaktadır. Yazıların uzunluğuna aldanmayınız, Claire'in vakti olmadığı için kalanı tek başıma yazdım ama fikirler tamamen ortak | |
| | | Jennifer Love Dearborn Biçim Değiştirme Profesörü/Slytherin Bina Sorumlusu
Mesaj Sayısı : 728 Yaş : 31 Nerden? : California xP Rp Sevgilim : ARIYORUM xD Savaş Tarafım : Z.A.Y. Yaşım(Rp\'de) : 20 Asam : ~Karanlığın Gücü~ Kan Saflığı : safkan En Belirgin Özelliği : İnatçı | Çılgın | Duygusal(bensel xP) | Haa bi de alınganım bee | Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 06/06/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (100/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm Ptsi Ağus. 04, 2008 1:32 pm | |
| Jenny koridorda yürüyordu. Sabah olmuş , güneş ışığından ilk huzmelerini vermeye başlamıştı. Çok güzel bir olacak gibiydi. Ama Jenny , günün zehire çevrileceğini nereden bilebilirdi ki..? O zaman sadece , keyifle yürüyor ve , yapacağı kahvaltıyı düşünüyordu. Çok da acıkmıştı. Kızarmış ekmekleri ve , yanında çayı düşününce daha da acıkıyordu. Arkadaşlarıyla laklak yapıp yemek yemek kadar güzel şey olamazda herhalde. Koridorda yürürken , yandaki camlardan dışarı bakıyor ve , güneş doğarken ortaya çıkan manzarayı izliyordu. Güneşin puslu bir güzelliği vardı sanki. Mermer döşeli korudorda yürürken ayakkabılarının çıkardığı ses yankılanıyordu. Koridorun duvarlarına asılmış büyücü portrelerinin çoğu uyuyor , bazıları da homurdanarak gözlerini ovuşturuyor , esniyor ve geriniyordu.Onları gördükçe Jenny'nin de uykusu geliyordu. Hafifçe esnedi ve ıslıkla bir melodi tutturdu. Yanından geçtiği öğrenciler ona bakıyor ve , elleri cebinde , ıslık çalarak , umursamaz bir şekilde yürüyen profesörlerine gülüyorlardı. Jenny takmıyordu onları. Sırf çevresine ciddi bir insan görünümü vermek için huyları vezevklerinden vazgeçemezdi herhalde. Özgür kız izlenimi vermek için , ayakkabısının tasanlarını yere daha bi vurarak yürümeye başladı. Mesaj belliydi : Özgür kızım ben! Jenny , koridorun genişlediği yerden sağa dönerek , geniş , berrak ve insanlarla dolu bir salona girdi. Masaların üzerinde çeşit çeşit yemek vardı. Kızarmış ekmekler , börekli börekler , reçeller , tahin , hoşaf.... Jenny , karnının guruldadığını hissetti. Adımlarını hızlandırarak öğretmenler masasına yürüdü. Henüz kimse gelmemişti. Sadece öğrenciler vardı salonda. Onlar da kendi aralarında laklak yapıyorlar ve tıkınıyorlardı.Jenny , öğretmenler masasına çıktı ve her zamanki yerini aldı. Ağzına bir kayısı reçelli ekmek sokamadan , biri yanında bitti. Salon boyunca koşarak gelmiş , endişeli bir halde olan hademeydi bu.Jenny , önündeki yiyeceklere o kadar dalmıştı ki , hademe "Profesör!" diye bağırıp irkilmesine yol açana kadar farketmedi onu. "Ne var John , görmüyor musun , yemek yiyorum. O kadar açım ki seni bile yiyebilirim." Jenny'nin sesinde açgözlülük ve sabırsızlık vardı. Tam ekmeğinden bir ısırık almak üzereyken hademe onu yine durdurunca sabırsızlık ve öfke karışımı bir sesle "Öff , ne var?" dedi. Hademe , endişeli görünüyordu. "Profesör , başka kimseye rastlamadığım için size geldim , kusura bakmayın , kahvaltınızı bölmek istemezdim. Ama durum , tehlikeli olabilecek bir şeklide vahim." Adamın sesinden de durumun vahim olduğu anlaşılıyordu. Jenny , ekmeği masaya bıraktı. "Anlat bakayım." "Profesör , dün sabah iki öğrenci , derslerin hiçbirine girmemiş. Gün boyu onları gören olmamış. Yatakhanelerinden sorduğum kişiler , onların sabah Ortak Salon'dan çıktığını ve bir daha görünmediğini söylüyorlur. Ben ve birkaç hademe arkadaşım , sizi rahatsız etmemek bir şey söylemeyerek şatoyu baştan aşağı aradık. Ama onları hiçbir yerde bulamadık." Jenny de telaşlanmıştı şimdi. Şatoda değillerse neredeydi bunlar..? "Kim peki bu öğrenciler." Hademe , yorgun bir sesle cevap verdi. "Gryffindor'dan Hermione Granger ve Ravenclaw'dan Claire Weasley." Jenny , bunu duyunca daha bir telaşlandı. İkisi de derslerden kaçıp haylazlık yapacak kişiler değildi. Daha önce onların derslerini aksattıklarını hiç duymamıştı.Ama Jenny , bu olayın arkasında mutlaka birşeyler olmasıı gerektiğini düşünüyordu. Daha fazla şey öğrenmek istiyordu."Peki , tamam , bana söylemek istediğin başka birşey var mı?" Jenny , hademenin gözlerinin bir an parlamasından, söyleyecek bir şeyi olduğunu çıkardı. "Evet , var Profesör , bazı öğrenciler , Granger ve Weasley'in, kaybolmadan önce , kimsenin gitmeye tenezzül etmediği koridorlarda dolaştığını söylüyorlar. Ama , daha önce de belirttiğim gibi , şatoyu baştan aşağı aradk ve , onların izine rastlamadık." Jenny , masanın üstüne bıraktığı ekmeğine baktı mutsuzca , ve masadan kalkarak salonun kapısına doğru yürümeye başladı. Olayı müdürlerden birine bildirecekti. Aklına Paul geldi. Adımlarını hızlandırdı ve koridorları arşınlayarak Paul'un odasının önünde durdu. Kapıya üç kere vurdu ve içerden bir ses geldi. "Girin!" Jenny , kapıyı açtı ve , odaya girdi. Oda , Paul'un zevkine göre tasarlanmıştı. Geniş ve berraktı. Ne de olsa bir müdür odasıydı. Paul masasında oturmuş , bir baykuşun getirmiş olduğu mektubu okuyordu. Jenny , hemen masanın karşısındaki sandalyenin birine oturdu. "Önemli olduğunu düşündüğüm bir konu var Paul , az önce kahvaltıdaydım ve , okul hademesi John bana bir durumdan bahsetti. Sanırım önemli bir mevzu." Jenny olanları anlattı ve susarak Paul'un konuşmasını bekledi... | |
| | | Paul Walker Admin/Durmstrang Okulu Müdürü/Düello Sanatları Profesörü
Mesaj Sayısı : 4137 Yaş : 33 Nerden? : Londra Rp Sevgilim : Keira Knightley Savaş Tarafım : Zümrüdüanka Yoldaşlığı Yaşım(Rp\'de) : 25 Asam : Hipogrif Pençesi Kan Saflığı : Melez En Belirgin Özelliği : Aşırı İyimserimdir Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 18/04/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (100/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm Cuma Ağus. 15, 2008 10:58 am | |
| Geniş silindirik biçimli oda , herzamanki gibi karşılamıştı yeni günü . Küçük ama güneşin doğacağı yönde bulunan pencerelerden güneş ışınlarının süzülüşünü görmek mümkündü odanın herhangi bir köşesinden . Yeni bir günün başladığından tek habersiz olan fosur fosur uyuyan ya da uyuyormuş gibi görünen tabloların sakinleri gibi görünüyordu . Paul , geniş masasında oturmuş yeni gelen bir mektubu okumaya çalışırken uyuyan tablo sakinlerinden gelen horultuları rahatlıkla duyabiliyordu . Bu onu rahatsız etse de sitem etmenin bir faydası olmadığını bildiğinden sesini çıkarmıyordu . Mektup bizzat sihir bakanından geliyordu . Yine o bildik görüşme davetlerinden biriydi . Bugünlerde Bakanlık onları şaşırtacak derece ZAY faaliyetlriyle ilgili gibiydi . Bu da Paul’ü düşündürmeye başlıyordu , çünkü Bakanlık güvenilir olmadığını daha önce defalarca göstermişti . Bu kadar kötü yönde icraatları olan bir kuruma ZAY bilgilerini aktarmak konusunda pek de istekli değildi Paul .
Paul bu görüşmeyi nasıl bir mazeret bulup da ertelesem diye düşünürken kendini o kadar kaptırmıştı ki kapıdan gelen tıkırtıyı önce anımsayamadı . Sonra tıkırtı tekrar gelince sakin ve düşünceli ses tonuyla misafirinin içeri girmesine izin verdi . Profesör Jennifer’ın yüz ifadesi endişeli masaya yaklaşırken ki adımları ise hızlıydı . Bu kötüye işaretti işte . Paul bu belirtilerden kötü haberin yaklaşmakta olduğunu anımsıyabiliyordu . Yaygınca oturduğu masasından doğruldu ve kendisini dinleme pozisyonuna getirdi ...........
Birkaç dakika sonra Jennifer bütün bildiklerini kendisine aktarmıştı . Paul konuşma boyunca nolur tahmin ettiğim şey olmasın diye kendini zorlasa da belirtiler kesinlikle tahmin ettiği şeyi gösteriyordu . Öğrencilerin en son göründükleri yer , bu şüpheli ortadan kaybolma olayı , herşey uyuyordu . Paul önce biraz düşünüyormuş gibi göründü sonra da asasını masanın üstünden alıp kendinden emin bir çeviklikle salladı . Asanın ucundan o an cismani bir patronus fışkırdı ve direkt duvardan geçerek Paul’un gitmesini istediği yere doğru ilerledi . Paul beklediği kişi ve şey gelene kadar hazırlığını bitirmeliydi . Sonra Jennifer’a bir açıklama yapması gerektiğini düşünerek ona hitaben konuşmaya başladı .
‘’ Profesör Jennifer , eğer bu tahmin ettiğim şeyse öğrencilerimiz büyük tehlikededir demektir . Sizin tarif ettiğiniz yani öğrencilerin en son göründükleri yerde tehlikeli bir araç bulunmakta , biz zaman döndürücü . Bunun neresi tehlikeli demeyin , o zaman döndürücü diğerlerinden farklıdır . Üzülerek söylüyorum ki öğrencilerimiz istediklerinden çok daha fazla geçmişe yelken açmış olabilir . Bu yüzden sizi benimle gelmek için zorlamıyorum , bu benim için bile zor ve tehlikeli bir iş . Zamanda yolculuk yapmak tehlikeli sonuçlar doğurabilir . ‘’
Açıklamasını yaptıktan sonra arkasını döndü ve hem Jennifer’ın biraz düşünmesi için fırsat verdi hem de alması gereken şeyleri düşünmeye başladı . Sonra hemen yanında duran dolaptan orta boy bir çanta çıkardı ve çevresinde tıngırdayan aletlerden birkaçını , dolabında duran iksirlerden birkaçnı ve son olarakta siyah kalın kapaklı kitaplarından birkaçnı özenle çantaya yerleştirdi . Tam yerine oturuyordu ki aklına yeni bişey geldi ve hemen acayip bir isim mırıldandı . Oda da bir şak sesi yankılanırken Paul o tarafa doğru değil de karşında hala düşünüyormuş gibi görünen Jennifer’a yöneldi .
‘’ Jennifer eğer gelmeye karar verdiysen odana git ve tehlikeli bir yolculuk için alınması geretiğini düşündüğün ne varsa al . Unutma bu yolculuğun ne kadar süreceğini bilmiyoruz , nelerle kaşılacağımızı da bilmiyoruz . Gelmessen seni anlarım , gelmek zorunda değilsin . Şimdi çık ... On beş dakika sonra gelmeye karar verdiysen birinci kat koridorunda buluşalım . ‘’
Bunları da söyledikten sonra az önce gürültülü bir şak sesinin geldiğini duyduğu yere baktı ve karşısında tam görmek istediği şeyi gördü . Uzun kulaklı iri gözlü bir ev cini orda çakılı durmuş ifadesiz onu süzüyordu . Odanın kapısının açılıp kapandığını anlatan bir ses karmaşasına aldırmadan cine açık talimatlar vermeye koyuldu .
‘’ Senden üzün süre dayanabilecek yeiceklerin bulunduğu bir paket hazırlamanı istiyorum . Şimdi git ve acele dediğimi yap ‘’
Cin hafifçe eğilip selam durup buharlaşırken odanın kapısı bir kez daha tıklatıldı . Paul beklediği biri olduğu için buna hiç de şaşırmadı . Yine sakin bir ses tonuyla seslenince John , elinde tam istediği şeyle masaya yaklaştı ve bişey demeden onu yavaşça tam önüne yerleştirdi . Paul çıkmadan önce ona birkaç şey söylemek istiyordu .
‘’ John ben bir süre ortalıklarda olmayabilirim . Soran olurca acele bir seyahate çıkmak zorunda kaldığımı söylersin . Haa Profesör Jennifer’ın da benimle gelme ihtimali var onu da meraketmeyin ‘’
Adam başını onaylarcasına sallayıp dışarı çıkmaya hamle ederken , o da arkasın dönüp alınması gereken eşyaları çantasına doldurmaya devam etti . Bir yandan da başlarına gelebilecek şeyleri tahmin etmeye çalışıyordu ...ı | |
| | | Jennifer Love Dearborn Biçim Değiştirme Profesörü/Slytherin Bina Sorumlusu
Mesaj Sayısı : 728 Yaş : 31 Nerden? : California xP Rp Sevgilim : ARIYORUM xD Savaş Tarafım : Z.A.Y. Yaşım(Rp\'de) : 20 Asam : ~Karanlığın Gücü~ Kan Saflığı : safkan En Belirgin Özelliği : İnatçı | Çılgın | Duygusal(bensel xP) | Haa bi de alınganım bee | Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 06/06/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (100/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm Cuma Ağus. 15, 2008 11:45 am | |
| ‘’ Profesör Jennifer , eğer bu tahmin ettiğim şeyse öğrencilerimiz büyük tehlikededir demektir . Sizin tarif ettiğiniz yani öğrencilerin en son göründükleri yerde tehlikeli bir araç bulunmakta , biz zaman döndürücü .Bunun neresi tehlikeli demeyin , o zaman döndürücü diğerlerinden farklıdır . Üzülerek söylüyorum ki öğrencilerimiz istediklerinden çok daha fazla geçmişe yelken açmış olabilir . Bu yüzden sizi benimle gelmek için zorlamıyorum , bu benim için bile zor ve tehlikeli bir iş . Zamanda yolculuk yapmak tehlikeli sonuçlar doğurabilir . ‘’ Jenny , bu sözlerin en tehlikeli anlamını düşündü. Herhalde Hermione ve Claire geri dönemeyecekti.Bu ihtimal bi balyoz gibi Jenny'nin aklını darmaduman etti. Birşeyler düşünmeye çalışırken Paul'un konuştuğunu farketti. Dikkat kesilerek onu dinledi. ’ Jennifer eğer gelmeye karar verdiysen odana git ve tehlikeli bir yolculuk için alınması geretiğini düşündüğün ne varsa al . Unutma bu yolculuğun ne kadar süreceğini bilmiyoruz , nelerle kaşılacağımızı da bilmiyoruz . Gelmessen seni anlarım , gelmek zorunda değilsin . Şimdi çık ... On beş dakika sonra gelmeye karar verdiysen birinci kat koridorunda buluşalım . ‘’ Tam bu sırada 'şakk' sesinin ardından bir ev cini belirdi odanın ortasında. Jenny , Paul'un neden bir ev cini çağırdığını anlamamıştı. Paul konuşmaya başlayıncaya kadar bunu düşündü. Belli etmemeye çalışsa da , sesinden ölçülü bir panik algılıyordu Jenny. Kendi içindeki paniğin sınırlarını anlamaya çalıştı. Şu an endişe ve korku , en son yaşamaları gereken duyguydu. ’ Senden üzün süre dayanabilecek yeiceklerin bulunduğu bir paket hazırlamanı istiyorum . Şimdi git ve acele dediğimi yap ‘’ Jenny Paul'un onu niye çağırdığını anlamıştı. İsabetli birşey yapmıştı aslında. Cin , Jenny'nin belinin kırılacağını sandığı şekilde eğildikten sonra , yine bir 'şakk' sesiyle buharlaştı.Herşey birbiri ardınca geliyor , Jenny bir türlü söze başlayamıyordu. Cin buharlaştıktan sonra kapı tıklatıldı ve John , yüzünde endişeli bir ifadeyle odaya girdi. Elinde birşey tutuyordu. Bu , Jenny'nin sandığı şeydi galiba.Paul şöyle bir bu cisme baktıktan sonra , John'a hitap etti. ‘’ John ben bir süre ortalıklarda olmayabilirim . Soran olurca acele bir seyahate çıkmak zorunda kaldığımı söylersin . Haa Profesör Jennifer’ın da benimle gelme ihtimali var onu da meraketmeyin ‘’ John Jenny'e bir bakış attı ve başını sallayarak odadan çıktı. Jenny , Paul'a döndü ve onun hazırlanmaya koyulduğunu gördü. Bir söz söylese bile onu dinlemeyecekti herhalde. Hafifçe yüzünü asarak odadan dışarı çıktı. Hemen gidip hazırlanması gerekiyordu. Böyle bir olaya yardım etmek ve Paul'u desteklemek istiyordu. Merdivenleri birer ikişer atladıktan sonra odasına giden koridorda koşmaya başladı. O dasının kapısına yüklendi ve kapı açılınca yere düşecek gibi oldu , sendeledi. Kendini toparladıktan sonra , dolabına gitti ve küçük bir spor çanta çıkardı. Bunun içine gerekli herşeyi doldurdu. Uzun bir yolculuk olacağını hesap ederek hazırlıyordu herşeyi. Yanına gerekli olacak ufak tefek şeyler şeyler aldı ve çantasına tıktı. Üstünü değiştirmeye vakit yoktu. Çantasını kaptığı gibi kapıya koştu. Birkaç saniye sonra merdivenleri iniyordu. 1. Kat koridoruna gelen merdivenin son birkaç basamağını atladı ve sendeledi. Bir öğrenciyle konuşan Ramona'yı gördü ve ona seslendi. Gideceklerini bilmesi iyi olurdu. Ramona'nın yanına geldiğinde , onunla konuşan çocuğa baktı ve o da mesajı alıp yanlarından uzaklaştı. Ramona şaşkın bir şekilde kendisine bakıyordu. Jenny , koştuğu için soluk soluğa kalmış bir şekilde olanları anlattı. Sözünü < Uzun bir yolculuk olacak sanırım , okul sana emanet> diye bitirdi. Yalnız bir şeyi hesaba katmamıştı. Ramona endişeyle onlarla birlikte gelmek için ısrar etmeye başlamıştı. Jenny çaresizce durakladı ve sonra dedi sırtındaki çantasını işaret ederk. Ramona başını salladı ve koridorda gözden kayboldu. Jenny içini çekti ve koridorda gözleriyle Paul'u aramaya başladı. Henüz gelmemişti ama birazdan burada olurdu herhalde. Jenny başlarına gelecekleri düşünerek beklemeye başladı... | |
| | | Melyssa Nelly Dearborn Tılsım-Muska Profesörü/Balyumruk Şekerci Dükkanı Sahibi
Mesaj Sayısı : 261 Yaş : 31 Nerden? : Evden Rp Sevgilim : yok.. Savaş Tarafım : ZAY Yaşım(Rp\'de) : 21 Asam : Anka Dokunuşu =) Dokununca ne olacaksa :/ Kan Saflığı : safkan En Belirgin Özelliği : Canayakın , agresif , soğukkanlı Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 21/06/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (50/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm Cuma Ağus. 15, 2008 3:08 pm | |
| "Profesör , dün sabah iki öğrenci , derslerin hiçbirine girmemiş. Gün boyu onları gören olmamış. Yatakhanelerinden sorduğum kişiler ,onların sabah Ortak Salon'dan çıktığını ve bir daha görünmediğini söylüyorlar. Ben ve birkaç hademe arkadaşım ,sizi rahatsız etmemek bir şey söylemeyerek şatoyu baştan aşağı aradık. Ama onları hiçbir yerde bulamadık."
Jenny'e söylenen bu sözleri işitince tabağındaki domatesleri çatalıyla ezmeyi bırakıp gözlerini tabaktan John'a kaldırdı. Böyle onları dinledikleri açığa çıkabilirdi. Dirseğini masaya koyup ona yaslanarak domatesleri çatalıyla tabağın kenarına itekledi. Bir yandan olayın özünü anlamaya çalışırken bir yandan da zavallı peynirin üzerinde bıçağıyla kareler çiziyordu. Başını poğaça tabağına doğru kaldırıp şöyle bir baktı. Acaba bir tane daha mı alsaydı? Bu düşünce bile midesinin kalkmasına yetti. Çatalını tabağa bırakıp peynirin altında duran poğaça kırıklarına bakındı. Dün akşam yemeğine inmemişti bile.. Bir haftadır da hiçbir şey yiyesi yoktu… Yine de masadan kalkmak istemeyip yemeğiyle oynamaya devam etti. Şu esrarengiz olay hakkında ezik hademe neler diyecekti acaba? Bu okulda neler oluyordu? Melyssa’ların zamanında bir sırlar odası zımbırtısı olmuştu. Eee Salazar’ın torunları yerlerinde duramıyorlardı. Gururla ışıldayan gözleriyle tekrar başını masaya doğru kaldırdı. Midesinin çalkanmasıyla yüzünü tekrar buruşturup arkasına yaslandığında Jenny'nin kıtlıktan çıkmış gibi tıkınmayı kesip kalktığını gördü. Eğer o yemeğini bıraktıysa mutlaka gerçekten bir şey olmuş olmalıydı. Dinlemek istediği konuşmanın da uzaklaştığını gören Melyssa zorla da olsa bir şeyler tıkınıp Paul’u ve Jenny’i görüp olayın ciddiyetini öğrenmeliydi. Başta umursamasa da olay çok ciddi görünüyordu. Masaya bakmadan bir tane poğaça aldı ve ısırdı. Isırmasıyla karnının içinde bir hareketlenme oldu.
-“Lanet olsun!!”
İyice masaya doğru çekip oturduğu sandalyede şimdi sıkışmıştı. Masanın kenarına elini dayayıp sandalyeyi geri itmeye uğraştı. Midesi bulanıyordu ve buraya sıkışmıştı. Bu kadar öğrencinin öğrencinin önünde kusmaya niyeti yoktu. Gözlerinde çakan kıvılcımların da gücüyle tekrar eliyle masayı itti. Nasıl olduğunu anlamadan sandalye altından kayıp duvara doğru gitti. Altından kayan sandalyeyle beraber Melyssa da yere düştü. Birkaç saniye boyunca Büyük Salon’da hiçbir gürültü olmadı. Profesörlerin hatırları sormasına aldırmadan masaya tutunup ayağa kalktı. Arka tarafı gerçekten feci derecede acıyordu. Onun ayağa kalkıp etrafa ters ters bakınmasıyla bu deliyle bozuşmayı istemeyen öğrenciler önlerine döndüler. Midesinin düşmenin etkisiyle daha fena çalkalanmasından doğan çalkalanmaları önlemek için elini ağzıyla tıkadı. Koşar adımlarla profesörlerin yemek masasının bulunduğu sahneden indi. Hufflepuff binasının masasının önünden geçerken bir çocuğun ona güldüğünü fark etti. Onu çoktan birkaç adım geçmiş olmasına rağmen gerileyip kafasına bir şaplak attı. Aşağılayıcı bir kelimeyi de yanına ilave edip koşar adımlarla gürültünün ortasından çıktı. Biraz daha aç ve sakar kalırsa heralde direk ölürdü. Boş koridorun verdiği cesaretle kalçasını ovuşturup lanet okumaya devam etti. İlk tuvalete kendini atacaktı. Yüzünü yıkamazsa geberirdi.
Yankılanan ayak sesleriyle beyaz ve kirli tuvalete girdi. Bu tuvalet ne lanet kokuyordu böyle. Yerler de çok pisti. Zaten koskoca okula bir, iki tane hademe alınırsa olacağı buydu. Lağım kokusunu dağıtmak için havayı eliyle itekledi. Oysa bu yaptığı sadece kendini rahatlatıyordu. Tuvaletin ortasında yan yana dizlimiş şekilde bulunan musluklardan en temiz olana yaklaştı ve musluğu açtı. Yüzüne buz gibi suyu çarptı. Aslında avucunu buz kesen suyu yüzüne çarpması Mely için zor bir karar olmuştu. Ama şuan midesindeki bulantıyı hafifletecek her şeye razıydı. Bunun için kutuplardaki denizlere bile girerdi. Islak olmasına rağmen elinin ters tarafıyla yüzünü kurulamaya çalışıp musluğa arkasını döndü ve yasladı. Büyücü kadının dediği ortaya çıkacakmış gibi gözüküyordu. Acaba sırf kadının dediğine inandığı için mi midesinin bulandığını düşünüyordu. Psikolojinin yarattığı etkiden korkulurdu. Kendi yaptığına gülümseyip kadının bahsettiği iki kızı düşündü. Aléida ve Samara.. Beyaz tenli sarın , buz mavisi gözleri olan Slytherinli kızlar.. Bu iki kızın hayatını değiştireceğini söylemişti. Oysa okula yazılan kızlara baktığında hiç bu isimlere rastlamamıştı. Ama bunlar çocukluğundan beri çok sevdiği orijinal isimlerdi.. Aléida , Samara , Emilié ve Jiména … Yüzüne yayılan hayale dalmaya meyilli gülümsemeyi başından atmaya çalışarak asıl yapacağı şeyi unuttuğunu fark etti.. Şu kaybolma olayının iç yüzünü öğrenecekti. Koridora ayaklarını sürüyerek çıkıp Jenny’nin odasının kaçıncı katta olduğunu hatırlamaya çalıştı. İkinci yada üçüncü kat olabilirdi. O da neydi? Koridorda tatlı ve endişeli yüzlü bir kadın vardı. Onu tanımlamaya ne gerek vardı. O Jenny’di. Yorgunluğunu üzerinden omuzlarını silkerek atmaya çalışarak Jenny’e el salladı. Koşar adımlarla yaklaşıp;
-“Kahvaltıda sözlerinize kulak misafiri oldum.. Neler oluyor burada?” | |
| | | Jennifer Love Dearborn Biçim Değiştirme Profesörü/Slytherin Bina Sorumlusu
Mesaj Sayısı : 728 Yaş : 31 Nerden? : California xP Rp Sevgilim : ARIYORUM xD Savaş Tarafım : Z.A.Y. Yaşım(Rp\'de) : 20 Asam : ~Karanlığın Gücü~ Kan Saflığı : safkan En Belirgin Özelliği : İnatçı | Çılgın | Duygusal(bensel xP) | Haa bi de alınganım bee | Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 06/06/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (100/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm Cuma Ağus. 15, 2008 4:05 pm | |
| -“Kahvaltıda sözlerinize kulak misafiri oldum.. Neler oluyor burada?” Jenny düşüncelerine öyle dalmıştı ki , Nelly'nin yanın geldiğini farketmedi. Nelly'nin sesiyle irkildi ve , suçlu suçlu ona döndü. Bu sırada , Nelly'nin ne dediğini hatırlamaya çalışıyordu.Neler olduğunu sormuştu herhalde. <Önemli birşey yok canım! Nerden çıkardın!>
Jenny , Nely'nin yüzündeki bakışı gördüğü an , olanları anlatmazsa Nelly'nin onu öldüreceğini anladı.Ölmek için daha çok genç olduğu için , istemeye istemeye olanları anlattı... Jenny , nefes almak için duraklamıştı. NellY'nin yüzüne yerleşen ve gitgide büyüyen endişe ifadesini fakedebiliyordu.Sözlerine devam etti. Bazı öğrencilerin onları giderken gördüğü noktada bir Zaman Döndürücü olduğuna inanıyor. Ama bu , öyle normal bir döndürücü değil. Anlaşılan öğrenciler bunu kullanmış ve zaman arasında çok tehlikeli bir yolculuk yapmışlar.Onları kurtarmak için Paul , Ramona ve ben , güvenli bir döndürücü ile zamanda gerigidip onları arayacağız. Dua edelim de şansımız açık olsun....> Jenny , bu sözünden sonra hafif bir şekilde içini çekti. Şu an bol bol dua ediyordu zaten. Acaba Hermione ve Claire nereye gitmişti? Taş Devri , ya da daha eskisi...?Bunu düşününce Jenny'nin içi buz gibi oldu... | |
| | | Paul Walker Admin/Durmstrang Okulu Müdürü/Düello Sanatları Profesörü
Mesaj Sayısı : 4137 Yaş : 33 Nerden? : Londra Rp Sevgilim : Keira Knightley Savaş Tarafım : Zümrüdüanka Yoldaşlığı Yaşım(Rp\'de) : 25 Asam : Hipogrif Pençesi Kan Saflığı : Melez En Belirgin Özelliği : Aşırı İyimserimdir Ruh haliniz : Kayıt tarihi : 18/04/08
Kişi sayfası Büyü Gücü: (100/100) Rp Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: 1. Bölüm Ptsi Ağus. 18, 2008 1:06 pm | |
| Paul , gerekli herşeyi aldığından emin olduktan sonra son olarak masanın üstündeki zaman döndürücüyü de cebine tıkarak kapıya doğru yöneldi . Şimdi tablolar derin uykularından uyanmış sanki ona veda ediyormuşcasına el sallıyorlardı . Onları görünce içinin daha kötü olmasına engel olamadı . İçlerinden biri garipten sesler çıkarmaya başlarken tam kapının koluna elini atmıştı . Son birkez arkasını dönüp aylardır zamanın çoğunu geçirdiği silindirik biçimli odasına baktı . Tıpkı ilk gördüğü gibiydi . Daha fazla bakmanın ona bişey kazandırmayacağını farkedince kapıdan çıktı ve sıkıca kapayıp mühürledi odasını . Şimdi yine düşüncelere dalmıştı . Acaba doğru şeyi mi yapıyordu ? Acaba oraya kimsenin bilgisi olmadan gitmek doğru muydu ?
Bu düşünceler eşliğinde merdivenleri indi indi ... Sonunda birinci kata , yolculuklarının başlayacağı yere gelmişti . Biraz ilerleyip buluşacakları yere ulaştığında şaşırmadan edemedi . Buluşacakları yerde sadece Jenny’nin olacağını tahmin ederken ; onunla birlikte Avril ve Nelly’de kollarına çantalarını takmış bekler görünce biraz telaşlandı . Bu tehlikeli yolculuğa bu kadar kişiyi dahil etmek doğru mu bilemiyordu . Geniş koridorda ortalığı aydınlatan birkaç taş çanağı geçtikten sonra onların görüş mesafesine girmişti . Şimdi yüzlerdeki endişeli ve tedirgin bakışları seçebiliyordu . İyice yaklaştı ve soran gözlerle onu süzen iki arkadaşına açıklama yapma gereği duydu .
‘’ Nelly , Avril , Jenny size söz etmiştir . Bu tehlikeli bir yolculuk . Sizden gelmenizi isteyemem . Çünkü orada neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz ve tabii bu işin ne kadar süreceğini de bilmiyoruz ... ‘’
Paul birkaç dakika böyle dil dökse de arkadaşlarını kararlarından döndüremedi . Sonunda önde kendisi dört kişi yola düştüler . Birkaç uzun dakikadan sonra zaman döndürcünün bulunduğu bölgeye gelmişlerdi . Bu bölge kimse tarafından bilinmez ve kullanılmazdı . Bakımsızdı , etrafta uzun ve kalın tahta bloklar vardı . Blokların arasında ilerlerken biraz eğilip bükülmesi gereksede sonunda zaman döndürücünün bulunduğu oyuğa gelmişti . Arkadaşarına şöyle bir göz gezdirip içinden zaman döndürücünün orda olmasını dileyerek elini oyuğa soktu . Sokmasıyla içi heyecan korku karışımı bir duyguyla doldu , içinde birşey koptu . Görünüşe göre tahminleri doğruydu , öğrencileri zaman döndürücüyü kullanmıştı . Hemen diğerlerine dönüp kısa bir açıklama yaptı .
‘’ Arkadaşlar tahmin ettiğim gibi zaman döndürücü yerinde yok ve etrafa bakıyorumda son gördüğümden bu yana tahta bloklar biraz yerlerinden oynamış gibi . Buraya kesinlikle birileri gelmiş ve kesinlikle zaman döndürücü kullanılmış . Şimdi Hermione daha önce zaman döndürücü kullanmıştı , muhtemelen onun gibi bişey sanmıştır . O aletle bu aleti kıyaslarsak altı defa döndürmemiz yeterli olacaktır sanırım . Bu arada hepiniz gitmekte hala özgürsünüz , bu zor bir görev . ‘’
Birkaç saniye bekledi , arkadaşları endişeli görünse de hiçbiri yerinden kıpırdamadı . Paul kaderine razı olarak cebinden zaman döndürücüyü çıkardı ve uzun zincirini bütün arkadaşlarının boynuna doladı . Gitmeye hazırlardı , bakalım nelrle karşılaşacaklardı .... | |
| | | | 1. Bölüm | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|