=====Masa 1=====

Tonks sabah dondurma dükkanını açtı.Ve masa düzenini ayarlamaya başladı.Bir türlükarar veremiyordu masaları naıl bir düzene sokacağına...Bir süre sonra kendini işine o kadar kaptırmıştı ki kapının açılıp içeri biirinin girdiğini duymadı bile:

Limonlu ve kakaolu dondurma alabilir miyim? Her biri 2 top olsun lütfen. Ve mümkünse tabakta olsun."

Tonks bu sesi duyunca irkildi ve etrafına baktı girişteki masada çok şık bir bayan oturuyordu.Bir yerlerden tanıyordu ama tam olarak çıkaramıyordu bayanı...

"Tabi hemen getiriyorum."

Dedi gülümseyerek.Dondurmaları koymak için tezgahın arkasına geçti.1 dakika sonra tabağın içinde 2 top limonlu ve kakaolu dondurmayla geri döndü.Ve bayanın masasına bırakarak:

"Afiyet olsun." dedi.

Boyd yorgun bir iş gününün ardından Bakanlık'tan çıktıktan sonra uzun zamandır istediği bir kitab almak için Diagon Yolu'na gelmişti. Sokak alışverişe gelmiş insanlarla doluydu. Herkesin elinde alışveriş torbası bir dükkandan çıkıp öteki dükkana girmeye başlıyordu. Kalabalığın içinde itiş kakış kitapçıya gitmeye çalışırken bir dükkanın penceresinden Vanessa'yı gördü. Üstündeki mor elbisesiyle her zamankinden daha güzel gözüküyordu. Hemen yanına gidip,

"Merhaba aşkım, nasılsın?" diye sordu gülümseyerek. Masadaki menüyü alıp inceledikten sonra

"İyi günler ben bir vanilyalı bir de kakaolu bir dondurma alacağım. Tabakta olursa sevinirim" dedi.

Tonks masa 1'e birinin daha geldiğini gördü.:
Ve:
"İyi günler ben bir vanilyalı bir de kakaolu bir dondurma alacağım. Tabakta olursa sevinirim"

dedi.Tonks:
Ttabi hemen geliyor!"

dedi ve tezgaha doğruu yöneldi.Az sonra tabakta bir kakaolu bir vanilyalı dondurmayla geliyordu.Dondrmayı masaya bıraktı:

"Afiyet olsun!"
dedi

Orlando sokaklarda adeta bir çılgın gibi geziniyor ve ara sıra karşısına çıkan kötülere derslerini veriyordu.O gün çok sıcaktı ve Orlando dinlenmeliydi.Düşündü ve aklına bu güzel dondurmacı geldi.Ama birden aklına Tonks a 2 ay önce verdiği ziyaret sözü gelmişti.Orlando bunu unutmuştu ve 2 ay sonra gelmişti bu yere.Zihninden Tonks a ne söyleyebilirim diye geçirirken kendini bu şirin dükkanın önünde bulur ve içinden "Tonks dostum, bu dükkanı seninkilerden ayıran en belirgin özellik saflığı ve temizliği olmuş.Okuldaykende hep böyleydin.İçeri girince bana niye sözümü tutmadığım konusunda sitem yapacağını biliyorum ama yinede buna ihtiyacım var.Bu yoğun şehirde bazen tanıdık yüzler görmek insanı rahatlatıyor" diye geçirdi.Orlando tüm asaletiyle ve sanki kötülerin yaptığı bir toplantıyı basarken ki cesaretiyle dükkana girdi ve gözüne illk ilişen bu ufak masaya oturdu.İlkden kendinde konuşacak gücü bulamadı ve masanın üzerindeki tabelayı yavaş yavaş okumaya başladı."Maaaasaaaa Biiiirrr"
içerden bir ses geldi daha doğrusu ayak sesleri.Orlando bu sesi tanımakta güçlük çekmedi çünkü bu Tonks'un ayak sesleriydi.Okul yıllarında ders çalışmak için buluşacakları günlerde Orlando buluşma yerine huyu gereği erken giderdi ve Tonks'u beklerdi; hep aynı tempoyla ve ayak sesleriyle yürürdü.Boğazının düğümlenmesine rağman
"Merhaba Tonks sevgili arkadaşım, nasılsın? Seni görmeyeli uzun zaman oldu eski günleri yad etmeliyiz..."
Şimdi ise Orlando Tonks'un dudaklarına bakıyordu.Oradan dökülecek olan kelimeler acaba nasıl olacaktı.Sitemkar ve kızgın mı? Yoksa sakin ve sevecenmi?