İlk Ders Tüm Sınıf ve Okullara Ortak !!!

Konu: İlk Ders Tüm Sınıf ve Okullara Ortak !!! C.tesi Tem. 26, 2008 12:09 pm

Güneş tüm ahengiyle yukarıya doğru süzülüyor, hatta kayıyordu. Ve bunu yaparken etrafına müthiş bir ısı ve ışık yayıyordu. Ram, kendine çarpan bu rastgele ışıkların biriyle uyanmıştı işte. Gözlerinin içine doğru gelen ışık ve pencerenin yanına kalan kolunun ısınmasıyla, oldukça rahatsız olmuştu doğrusu. Yataktan kalkmak istemiyordu aslında öğlene kadar yatmak, uyumak açıkçası tembellik yapmak istiyordu aynı öğrencilik yıllarındaki gibi. Ama bu tam anlamıyla imkansız gibi birşeydi. Yeni açılan okullarının ilk dersini verecekti. Müdire olarak atandıklarından beri işleri başlarından aşkındı. Sürekli ordan buraya koşturuyor, oturcak sohbet edecek ya da en basidinden bir şeyler içecek vakit bulamıyordu. Ve bu durum hiç alışkın olmadığı derecede yorucuydu Ram için... Özellikle bir Gryffindor'lu olarak rahat yetiştirildiysen, tam bir felaket !

Mavili beyazlı örtüyü, yine beyaz ve narin elleriyle savururcasına ittirdi. Erken kalkmak hiçbir zaman hoşuna gitmemişti zaten. Hemde hiçbir zaman. Uyumak varken, neden erken kalkmak ? Yatmak varken neden koşuşturmak ? Aklındaki sorular biraz daha düşünürse çıkılmaz hale gelecekti biliyordu, bu yüzden yine mavi terlikleri giyip banyoya gitmek en mantıklısı olacaktı. Pofuduk gözüken terliklerini yine sinirle giyip, banyoya doğru bir koşu tutturdu. Ellerini ve yüzünü yıkayıp, odasına doğru yine bir koşu tutturdu. Bu onu biraz kendine getirmiş, sinirlerinin ve aklındaki soruların dağılmasına yardımcı olmuştu. Yani şuan halinden memnundu, tabii güneşten gelen ışıklar hala gözüne girmesede daha iyi olacaktı ama... Dolabının önüne geçmeden baş ucunda yer alan aile resmine baktı. Oldukça hareketli bir fotoğraftı doğrusu, çocukluktan kalma. Annesi ve babası, küçük kızlarını ortalarına almıştı. Hemen yanlarında anneannleri ve dedeleri duruyordu. Küçük kızın benzediği anne oldukça güzel bir şekilde gülümsemişti. Birde onların arkasında kafeste duran bir baykuş çarpıyordu resimde insanın gözüne... Cadı kız yerinde durmuyor, koşuşturuyor, hoş ve küçük kahkalar atıyordu. Avril, elinden olmadan gülümserken, resmi yerine bırakması gerektiğini farketti. Yoksa geç kalacaktı...

Kendini büyük bir hızla siyah dolabın önüne attı. Bu siyah dolap, malikanelerindeki dolabın aynısıydı. O yüzden oldukça yeni duruyordu. Tam olarak simsiyahtı ve Ram'e göre oldukça ilgi çekiciydi. Dolabın kapaklarını büyük bir hevesle açtı. Ne giyeceği konusunda emin gibiydi. Evet oldukça emindi... Beyaz t-shirt'ünü giyecek altına boyu diz kapaklarında olan siyah eteğini geçirecekti. Onu altınada t-shirt'üyle aynı olan ayakkabılarını giyip, gözlerine siyah makyaj yapacaktı. Belkide koluna sihirle büyütülmüş ama küçük çantasını takacaktı. Saçlarını yüzünü ortaa çıkarak şekilde toplayacak, böylece gözleride oldukça öne çıkacaktı. Yeşil ve mavi karışımı gözler zaten bunu hakediyordu.. Giyeceklerini bildiğinden, askıdan-daha doğrusu askılardan-kıyafetleri çekip aldı. Mavi pijamalarını üzerinden çabucak çıkarıp hazırlanmaya koyuldu. Tam anlamıyla giyindiğinde gerekli malzemeyi alarak, aynanın karşısına geçti. Saçlarını kırmızı bir tokayla topuz yaparak topladı, böylece yüzü ortaya çıkmıştı. Renkli gözlerinin altına siyah bir kalemle birkaç ekleme yaptı. Bu hareketle gözlerde ortaya çıkmıştı. Aynanın karşısına geçip kendine şöyle bir baktı, ona kalırsa oldukça hoş ve güzel olmuştu.

Tam anlamıyla hazırdı ve çıkmak için pekte uzun bir süre kalmamıştı. Kendine lazım olmayan göstermelik birkaç kitabı eline alarak dağınık bıraktığı odadan hızla dışarıya attı kendini. Koridorda yürüyor, kendisine selam verenlere gülümsüyor, birkaç öğrencinin önünde eğilmesine resmen gülüyordu. Aslında müdire olmak pekte fena bir duygu değildi, düşününce. Bitkibilim seralarına gelene dek, birkaç koridora daha saptı ve sonunda dışarıya çıkabildi. Bu süreç içersinde hala selamlaşmalar sürüyordu tabii.

Seralara girdiğinde, öğrencilerin eksiksiz olarak geldiğini farketmesi hiçte uzun sürmedi. Ee nede olsa dönemin ilk dersiydi ve müdirenin bir dersiydi. Gerçi Bitkibilim dersini alması gereken yok denilecek kadar az öğrenci olsada, gelmesi gerekenlerin gelmiş olması güzel bir duyguydu. Dersliğin kapısını büyük bir gürültüyle açtı. Öğrencilere otoriter davranması gerektiği konusunda kendini çoğu kez uyarmıştı. İçerisi dışarda olan büyük ateş topunun sayesinde oldukça aydınlıktı. Bu Ram için tabiki daha önemliydi. Öğrencilerdede ilk kez başlamanın heyecanını sezebiliyordu, kısa bir an bundan tam 10 sene önce gidip geldi. Ve o gidip gelme aşamasında, öğrencilere birşeyler demesi gerektiğini farketti.

-Öncelikle hepinize merhaba. İlk Bitkibilim dersine hepiniz hoşgeldiniz. Beni tanıdığınızdan eminim fakat yinede adımı söyleyeyim. Adım Avril Ramona Lavigne. Hogwarts Müdirelerinden biriyim. Bildiğiniz gibi ben ve Miss.Walker idaredeyiz.. Umarım sizlerle güzel vakitler geçiririz. Çünkü bir dönem boyunca beraber olacağız. Eklemek istediğim bir konu var, Gryffindor Bina Sorumlusuyum... Ama dersimde ayrımıcılık yapmayacağıma emin olabilirsiniz.

Boğazını temizlemek amacıyla hafifçe öksürdü. Öğrencilerin tek tek yüzlerine baktı. Bir çoğu Gryffindor Bina Sorumlusu olmasını takmamış gibiydi, tabiki bu daha iyiydi.

-Büyük bir şölen geçirdik... Kendi açımdan güzel geçen bu şölenin sizin açısındanda öyle geçmiş olmasını umuyorum... Dersimize başlayabiliriz artık...

Sınıfın arkasından önlerine doğru yürümeye başladı. İlk dersete ne anlatması gerektiğine karar vermek oldukça zor olmuştu. Sonunda öğrencilerin ilgisini çekebilecek bir bitki bulmuştu. Onları bu derste fazla sıkmak istemiyordu.

-Evet.. İlk dersimizde sizi sıkmamak adına eğlenceli bir bitkiden bahsedeceğiz. İlk öğreneceğimiz bitkinin adı Mimbulus Mimbletonia... Adının bile oldukça eğlenceli gözüktüğünün farkındayım. Mimbulus Mimbletonia oldukça nadide bir bitkidir. Zaten önlerinize gelmesiyle bunu göreceksiniz.(O anda asasının şık bir hareketiyle 3 öğrencinin önüne nadide bu bitkiden gelmişti.) Saksıda durduğu sürece küçük gri bir kaktüsü andırdığını hep beraber görebiliriz. Fakat kaktüs gibi dikenlerle değil, küçük çıbanlara benzer yumrularla kaplıdır. Nabız gibi hafif hafif atışıyla tekinsiz hatta korkutucu bir görüntüye sahiptir. Onu kızdırmazsanız size bir şey yapmayacağından emin olabilirsiniz.. Ayrıca burdan bakıldığında sizde farketmişsinizdir ama hastalıklı bir iç organaz benzer. Bu tekinsiz bitkinin savunma mekanizması çok güçlüdür. Bu nedenle korkmakta haklı olabilirsiniz. Savunmaya geçtiği zaman üzerindeki küçük yumru gibi gözüken çıbanlardan, kıvamlı, gübre gibi pis kokan, koyu yeşil bir sıvı fışkırır. Dikkat edinki üzeriniz bu sıvıyla kaplanmasın. Şimdi öğrendiğiniz gibi savunma mekanizması çok güçlü...

Ahh evet.. Dersimizin sonuna geldik. Umarım sizde en az benim kadar bu seivmli bitkiyi sevmişsinizdir. Bir an önce bitkileri önünüzden kaldırıyorum, bence yeşil ve kıvamlı bir sıvıyla kaplanmak istemezsiniz. Toplanabilirsiniz, zil şimdi çalar...

Öğrencilere hafifçe göz kırparak, kitaplarını koyduğu yere geldi, yanına almış olduğu göstermelik kitapları yavaşça topladı. Zilin çalmasını beklemeye koyulmak istemiyordu, yavaş hareketlerle öğrenciler ile birlikte çıkacaktı derslikten. Masanın üzerinde duran, Bitkibilim dersi için pekte önem taşımayan asasınıda eline aldı, o sırada zilde çalmıştı. Öğrencilerde onun gibi toplanmış olduklarından pek beklemek zorunda kalmamıştı. Onların, sözlerine gülümseyerek veya başını sallarayarak derslikten kendini dışarıya attı. Oldukça hoş bir gün geçirmişti aslına bakılırsa…

Güzel bir gün olacaktı Jessica için. Zor derslerle sabahlamak onun uykusunu açıyordu. Artık ordan oraya koşuşturmuyordu. Hogwarts'ı öğrenmiş ve geç de kalmamıştı. Etrafına bakına bakına yürüdü bir süre. Daha sonra bitkibilim serasına doğru yöneldi.Yanında arkadaşı anahi vardı onunla birlikte konuşarak yürüyorladı.Bir kaç dakki sonra jessica ve anahi seraya ulaştılar.İçeri girdiğinde içeride bazı öğrenciler profesörü bekliyorlardı jessica ev anahi birlikte ieçriye girdiler boş buldukları bi yere gidip profesörü bekelmeye başladılar bir kaç dakkika sonra profesör seranın kapısından göründü.Çok tatlı bir profesöre benziyordu çok güleryüzlüydü.İçeirye girdi masasına doğru yöneldi ve öğrencilere bakarak:

" Öncelikle hepinize merhaba. İlk Bitkibilim dersine hepiniz hoşgeldiniz. Beni tanıdığınızdan eminim fakat yinede adımı söyleyeyim. Adım Avril Ramona Lavigne. Hogwarts Müdirelerinden biriyim. Bildiğiniz gibi ben ve Miss.Walker idaredeyiz.. Umarım sizlerle güzel vakitler geçiririz. Çünkü bir dönem boyunca beraber olacağız. Eklemek istediğim bir konu var, Gryffindor Bina Sorumlusuyum... Ama dersimde ayrımıcılık yapmayacağıma emin olabilirsiniz. " dedi gülümseyerk.İnş jessica profesörü sevecekti ama sevilmeyecek gibi değildiki çok tatlıydı çok cana yakınbir profesörüdü zaten jessicada bu dersi seviyordu birde onun sevinç olmalıydı birde.Ardından profesör boğazını temizleyip konuşmaya tekrar başladı:

" Büyük bir şölen geçirdik... Kendi açımdan güzel geçen bu şölenin sizin açısındanda öyle geçmiş olmasını umuyorum... Dersimize başlayabiliriz artık. " dedi gülümseyen bir yüzle gerçektende çok iyi geçmişti şölen.Sınıfın arkasından önlerine doğru yürümeye başladı profesör gezerken öğrencilere gülümsüyordu.Ardından profesör öğrencilere dönerek:

" Evet.. İlk dersimizde sizi sıkmamak adına eğlenceli bir bitkiden bahsedeceğiz. İlk öğreneceğimiz bitkinin adı Mimbulus Mimbletonia... Adının bile oldukça eğlenceli gözüktüğünün farkındayım. Mimbulus Mimbletonia oldukça nadide bir bitkidir. Zaten önlerinize gelmesiyle bunu göreceksiniz.(O anda asasının şık bir hareketiyle 3 öğrencinin önüne nadide bu bitkiden gelmişti.) Saksıda durduğu sürece küçük gri bir kaktüsü andırdığını hep beraber görebiliriz. Fakat kaktüs gibi dikenlerle değil, küçük çıbanlara benzer yumrularla kaplıdır. Nabız gibi hafif hafif atışıyla tekinsiz hatta korkutucu bir görüntüye sahiptir. Onu kızdırmazsanız size bir şey yapmayacağından emin olabilirsiniz.. Ayrıca burdan bakıldığında sizde farketmişsinizdir ama hastalıklı bir iç organaz benzer. Bu tekinsiz bitkinin savunma mekanizması çok güçlüdür. Bu nedenle korkmakta haklı olabilirsiniz. Savunmaya geçtiği zaman üzerindeki küçük yumru gibi gözüken çıbanlardan, kıvamlı, gübre gibi pis kokan, koyu yeşil bir sıvı fışkırır. Dikkat edinki üzeriniz bu sıvıyla kaplanmasın. Şimdi öğrendiğiniz gibi savunma mekanizması çok güçlü. " dedi profesör.Bİr anda jessicanın önüne bitki beliri vermişti biraz korkmuştu profesörün anlattıklarından ama bitki o kadar da korkulacak bir şey yoktu.Bitkiyi biraz incelkeri jessica bir kaç dakkika sonra profesör öğrencilere bakarak:

" Ahh evet.. Dersimizin sonuna geldik. Umarım sizde en az benim kadar bu seivmli bitkiyi sevmişsinizdir. Bir an önce bitkileri önünüzden kaldırıyorum, bence yeşil ve kıvamlı bir sıvıyla kaplanmak istemezsiniz. Toplanabilirsiniz, zil şimdi çalar. " dedi güler yüzüyle.Jessica tabiki isteemzzdi yeşil kıvrımlı bir sıvıyla kaplanmak.Profesör hemne önlerindeki bitkiyi kaldır.Ardından jessia toplanmaya başladı hemen.Ardından bir kaç dakika sonra zil çaldı profesöre dönerek:

" Sihirli günler profesör. "dedi ve gülümseyerk derslikten ayrıldı.Jessicanın bu dersi çok eğlenceli geçmişti çok eğlenmiş görünüyordu..

Alden kalktığında etraf sevimli,hoş bir sıcaklıkla kaplıydı.Yatağından mutlu bir şekilde kalkıp,içeriye güneşin girmesi için perdeleri açtı.Etraf ağaçaların yeşiliyle ve güneşin kırmızı,sarı tonlarıyla alaca ve çok hoş bir renk almıştı.Aldenin içinden bir ses bugünün çok iyi geçeceğini söylüyordu.Gözlerindeki o yırtıcı bakış gidip yerine sevimli bir bkış gelmişti.Saçlarını taradı ve verebildiği en iyi şekli verdi.Sonrada bitki bilim dersine doğru yola çıktı.Bu sefer tablolar ona gülümsüyordu.Kendini ışık saçıyormuş gibi hissediyordu.Giderken herkese gülümsüyordu.Sonunda dersliğe gelice kpıyı vurarak içieri en sevimli konuşmasıyla girdi.
Günaydın profesör!!!deyip önlerden bir yere geçti.Bu sırada profesörde asasıyla önlerine bir bitki koymuştu.Bu bitki Alden'in pek hoşun gitmemişti ama yine de profesörün talimatları doğrultusunda bitkiye yaklaştı onu kızdırmamaya çalışıyordu.Ama sonunda profesörün savunma mekanizması çok yüksek demesiyle bitkiye balmaktan vazgeçti.Korkmamıştı ama o yeşil sıvıyı denemek istemiyordu.Sonunda ders bitmişti.Profesöre iyi günler deyip hayal kafenin yolunu tuttu...

6. sınıfın ilk dönemi başlıyordu... Yatakhane çok sessizdi. Mai yatağından inerken kocaman ayısınıda bir elinden tutmuş sürüklüyordu. Onu sürüklediğini farketmemişti önce. Sonradan anlamıştı masum ayıcığı peşinde perişan ettiğini. Ayıyı kaldırıp var gücüyle yatağına fırlattı önce. Sonra peltek bir biçimde lavaboya yürüdü. Aynanın karşısına geldiğinde bir kez daha hayran olduğunu anladı kendisine. Yüzü bir bebeğinkinden daha pürüssüz ve temizdi. Bu her zaman ona moral vermek için işe yarıyordu. Bugün güzel geçecekti anlaşılan. Kendine aynada bir göz kırpıp elini yüzünü yıkadı. Şimdi çok daha iyi görebiliyordu güzel yüzünü...

İlk ders iksirdi bugün. Bunun için özel alınan iksir elbisesini giymek istiyordu. Üzerine bir şey dökülmemesi, dökülsede onun üstüne dökülmesi için giyiyordu bu elbiseyi. Uzun bir gömlek gibiydi. Ama tabii ki Profesör'ün kü gibi... Saçlarını üstten topladıktan sonra ellerini cebine koyarak şöyle bir baktı kendisine. Aslında küçük sınıflarla aynı derste olmak pek hoşuna gitmiyordu. Yaşıtlarıyla konuşmak daha çok hoşuna gidiyordu. Çünkü onu analayabilecek biri anca ya üstün zekalı, ya da büyük rütbeli biri olabilirdi.

Beauxbaton koridorlarında normal adımlarla ilerlerken birden birine çarpmıştı. Kitapları olduğu gibi yere dökülmüş, tekrar onları toplaması gerekmişti. Ona çarpan kıza ellerini beline koyarak baktı ve :

" Söylesene aklın nerde senin?.. "

Kız çok ürkmüş gibiydi. Çok masum bir yüz ifadesi vardı. 3. ya da 4. sınıfta olmalıydı. Mai ona acıyarak başka bir şey söylemedi. Şimdi kız kitapları topluyordu. Mai ondan kitapları alıp diğerlerini de aldı. Çok ürkmüş ve korkmuş bir ifadesi vardı kızın. Elinde ki kitabı öylesine sıkıyordu ki sanki onu alacaklarından korkuyordu...

" Tamam önemli değil. Korkmana gerek yok. Biraz sert çıktım kusura bakma... "

Kız hiç bir şey söylemeden hızla koridorun karanlığında kaybolmuştu. Yine acıma duygusu kabarmıştı Mai'nin. Yoluna devam etti. Sınıfın önüne geldiğinde geç kalmadığını anlamıştı. Kapıyı yavaşça açarak önce bir Profesör gelmiş mi diye baktı. Ama henüz gelmemişti. Bu iyi olmuştu. 6. sınıfın ilk döneminden geç kalmak istemezdi tabii ki. Kitaplarını masanın altına koyarak ellerini bağladı. Etrafı izlerken gürültülerden rahatsız olduğunu belirtti. Herkez bir anda gürültüyü kesmişti. Daha sonra biraz daha kısıksesle konuşmaya başlamışlardı. Mai gülümseyerek teşekkür etti ve Profesörün gelmesini bekledi. Birden sınıfın kapısı açıldı ve Profesör giriş yaptı. Herkez aynı anda ayağa kalkarak saygı duruşu gibi bir şey yapmıştı. Böyle ciddi durumlarda mutlaka gülmesi gerekirdi Mai'nin...

" Öncelikle hepinize merhaba. İlk Bitkibilim dersine hepiniz hoşgeldiniz. Beni tanıdığınızdan eminim fakat yinede adımı söyleyeyim. Adım Avril Ramona Lavigne. Hogwarts Müdirelerinden biriyim. Bildiğiniz gibi ben ve Miss.Walker idaredeyiz.. Umarım sizlerle güzel vakitler geçiririz. Çünkü bir dönem boyunca beraber olacağız. Eklemek istediğim bir konu var, Gryffindor Bina Sorumlusuyum... Ama dersimde ayrımıcılık yapmayacağıma emin olabilirsiniz. "

Herkes birbirine bakarken Profesör bir sözüyle son noktayı koymuştu. Çok güzel ve akıllı bir Profesöre benziyordu. Sesi ve nazikliğide bi o kadar etkileyiciydi. Profesör dudaklarını tekrar aralayıp konuşmaya başlamıştı.

" Büyük bir şölen geçirdik... Kendi açımdan güzel geçen bu şölenin sizin açısındanda öyle geçmiş olmasını umuyorum... Dersimize başlayabiliriz artık... "

Profesör tahtaya ilerlerken Mai Türlü kalemini çıkarıp hazırda bekledi. Profesörün vediği malzemeleri yazacaktı. Ama o ilk önce küçük sınıflara söylemişti. Bu yüzden not alma gereği duymadı ve büyük sınıflara vereceği malzemeyi bekledi. Sonunda onuda vermişti Mai not alarak Profesörü dinliyordu...

" Evet.. İlk dersimizde sizi sıkmamak adına eğlenceli bir bitkiden bahsedeceğiz. İlk öğreneceğimiz bitkinin adı Mimbulus Mimbletonia... Adının bile oldukça eğlenceli gözüktüğünün farkındayım. Mimbulus Mimbletonia oldukça nadide bir bitkidir. Zaten önlerinize gelmesiyle bunu göreceksiniz. Saksıda durduğu sürece küçük gri bir kaktüsü andırdığını hep beraber görebiliriz. Fakat kaktüs gibi dikenlerle değil, küçük çıbanlara benzer yumrularla kaplıdır. Nabız gibi hafif hafif atışıyla tekinsiz hatta korkutucu bir görüntüye sahiptir. Onu kızdırmazsanız size bir şey yapmayacağından emin olabilirsiniz.. Ayrıca burdan bakıldığında sizde farketmişsinizdir ama hastalıklı bir iç organa benzer. Bu tekinsiz bitkinin savunma mekanizması çok güçlüdür. Bu nedenle korkmakta haklı olabilirsiniz. Savunmaya geçtiği zaman üzerindeki küçük yumru gibi gözüken çıbanlardan, kıvamlı, gübre gibi pis kokan, koyu yeşil bir sıvı fışkırır. Dikkat edinki üzeriniz bu sıvıyla kaplanmasın. Şimdi öğrendiğiniz gibi savunma mekanizması çok güçlü... "

Mai söylenilenleri sessiz bi şekilde dinliyordu. Konsantrasyonunu tamamen bitkiye odaklamıştı. Acayip şeyler her zaman ilgisini çekiyordu... Profesör bakarken ona gülümsedi. Canayakın olduğunu oda anlamış gibi görünüyordu...

" Ahh evet.. Dersimizin sonuna geldik. Umarım sizde en az benim kadar bu seivmli bitkiyi sevmişsinizdir. Bir an önce bitkileri önünüzden kaldırıyorum, bence yeşil ve kıvamlı bir sıvıyla kaplanmak istemezsiniz. Toplanabilirsiniz, zil şimdi çalar... "

Mai dersin kısa sürdüğünü düşünüyordu. Bu onun için en iyisidir diye düşünerek Profesöre iyi günler diledi ve gülümseyerek eşyalarını topladı. Sınıftan çıktı ve içinden : " Kazasız belasız geçti... " diyerek koridorlarda yavaşça yürüdü...

» >03 - 09 Temmuz 1. Ders< {Ortak}
» 20 - 30 Haziran Ortak Ders (Online)