Keira Knightley ve Paul Walker'ın Düğünü

Ignotus düğünden sıkılmaya başlamıştı Mabelle hâla gelememişti.Biricik aşkı olmaksızın o ne yapabilirdi ki bir hiçti Ignotus sıkıntıdan ölmek üzereydi. Bekledi bekledi...

"Bakalım sırada ki süpriz neymiş" dedi içinden ve kağıdını çıkararak baktı kağıtta Keira&Paul yazıyordu.Bunu anlamak zor olmamıştı.Geminin arkasına daha önceden saklanmış sandığı almaya koşarak gitmek istiyordu ama pelerini müsade etmiyordu bu pelerin ona Albus Dumbledore'nin hediyesiydi ve bizzat onun cüppesine benziyordu;ama tek farkı siyahtı.Sandığı

Sandığı kucakladı ve geminin tam ortasına getirdi ve yüksek sesle

"Sayın misafirler lütfen şuan bulunduğunuz yerden benim etrafımda bir daire oluşturunuz ancak benden uzak durunuz" dedi garip bakışlar her ne kadar bunu yapmak istemese de Ignotus'un Walker olması işe yaramıştı.Elini sandığa götürdü ve sandığı açtı asasına sandığa tuttu vew "Incendio" dedi eğlence zamanı...

Kutunun içinden bir anda hawaifişekler fışkırmaya başlamıştı.Ignotus geminin üzerinde cisimlenerek son anda kurtulmuştu.Fırlayan hawaifişekler havada dönüyor ve "K,P,E,İ,L,U... gibi harfler yaratıp yok ediyorlardı.En sonunda tüm vızlamalar gitti ve havada bir patlama oldu hawaifişekler tekrar patlıyorlardı ama gemide birşey yoktu be sefer gökyüzünde

Keira yanında kalp şekli ve onun yanında da Paulyazıyordu gökyüzünde hawaifişekler asılı kalmıştı ve düğün bitene kadar öyle kalacaklardı.Ignotus tuttuğu soluğunu saldıktan sonra gözü Paul ve Keira'yı aradı sonuçta gökyüzünde kalbin eşliğinde isimleri vardı

Rp Out:
Bu da rp outtan benden size hediyeler umarım büyük şekilde görebiliyorsunuzdur

Resim 1)


Resim2)


Resim3)


Resim4)


Resim5)


Resim6)

Dulce Duncan'ın geçte olsa gelmesine sevinmişti. Paul'un çıkacağı belliydi zaten Duncan'ın gecikme sebebinden. En azından şuanda meşguldü ve onlarla uğraşacak durumda değildi. Ama Keira bir içecek ya da başka bir şey isterse bu tarafa gelebilirdi. Ama küçük bir ihtimal... Dulce arkasını döndüğünde karşısında Duncan'ı bulmuştu. Bir kez daha deniz mavisi gözleriyle buluşmuştu gözleri.

"Önemli değil aşkım. Geldin ya..."

Ona sarılarak denizi seyrediyordu. Duncan'ın sıcaklığı bu gecenin soğukluğunu kırıyordu hemen. Dulce ona sarılırken kendini güvende hissediyordu ve bu ona olan güvenini daha da arttırıyordu. Acaba onların ki gibi bir aşk daha var mıydı dünya da? Bütün engellere rağmen ayakta kalabilen... Ignotus her zaman ki yapmıştı şenliklerinden bir gösteri daha... Geceyi aydınlatan havayi fişeklerle daha da güzel bir ortam oluşmuştu. Hemde ormantik...

Ceza kuzeni Paul'un düğününe gitmek için epey gecikmişti.hızlıca giyinip düğün salonuna cisimlendi.Ama hediyesini unuttuğunu hatırlıyıp tekrar eve cisimlendi.Evden hediyeyi alıp yine düğün salonuna tekrar cisimlendi.Hemen kuzeninin yeni eşi keira'yı bulup ona hediyesini verdi (sihirli makyaj seti) ve kuzeninin yanına gitti. Ve
Paul'un sırtına bir şaplak atıp.
Tebrik ederim kuzen

dedi.

Şu ana kadar herşey süper ilerliyordu . Düğün tüm neşesi ve coşkusuyla devam ediyordu . Ignotus yine yapmıştı yapacağını . Yine muhteşem ve eğlenceli dakikalar geçirmelerini sağlamıştı . Zaten yeterince curcunalı olan düğünü daha da ateşlemişti şimdi .

Şimdi Paul'un her geçen dakika heyecanı daha da katlanıyordu . Birkaç saat sonra Keira resmi olarak karısı olacaktı . Bunu düşünükte heyecanını bastırmak tabii ki mümkün olmuyordu Paul için . İkidebirde Keira'ya bakıp aptalca sırıtıyordu şimdi . Bunun aptalca olduğunu kendiside biliyordu ; ama heyecanını kontrol edmediğinden kontrol dışı yapıyordu bunu .

Paul misafirlere şöyle bir göz gezdirdi . Ceza ortalıklarda gözükmüyordu . Sihir Bakanını davet etmelerine rağmen o da ortalıkta yoktu , ayrıca öğrencilerden gelen de olmamıştı . Daha sayamadığı birsürü eksik olmasına rağmen düğün son derece hareketliydi . Öyle ki garsonlar misafirlere yiyecek içecek taşımaktan daha düğün yeni başlamasına rağmen yorgun görünüyorlardı . Şimdi hafif bir rüzgar vardı havada . Bu havanın soğuyacağına dair bir işaretti . Ama şimdi içinde bu ateş cayır cayır yanarken üşüyeceğini hiç düşünmüyordu Paul .

Birkaç dakika sonra Ceza göründü girişte . Sevdiği kuzenlerinde biriydi Paul'un . Ama şu sıralar karanlık birşeyler seziyordu sanki onda . Ceza'nın sırtına sertçe vurmasıyla tekledi Paul . Sonra kendini toparlayarak hemen işi dalgaya vurdu .

'' Teşekkür ederim kuzen . Ama biraz daha dikkatli olursan sevinirim . Daha Keira ile evelenemeden öbür tarafa gitmek istemiyorum . ''

Aralarında bir süre gülüştüler . Tam o sırada Sihir Bakanı göründü güvertede . Paul hemen dirseğiyle hafifçe dokundu Keira'ya . Şimdi tekrar eski ciddi hallerine dönmüşlerdi . Bakan yanlarına yaklaştı ve samimi bir şekilde onları tebrik etti . Paul bakanlığa pek güvenmese de Bakan'a karşı hep sempati duymuştu . O yüzden o da samimi bi şekilde konuşmaya başladı .

'' Teşekkür ederiz Sayın Bakan . Umarım en yakın zamanda sizin düğününüzüde görürüz . ''

Bir süre Bakan'a gülümsedi ve tekrar konuşmaya başladı .

'' Bu arada hediyeleriniz için de teşekkür ederiz . Çok incesiniz ... ''

Mabelle Ignotus'u ararken Paul'un '' Teşekkür ederiz Sayın Bakan . Umarım en yakın zamanda sizin düğününüzüde görürüz . '' dediğini duydu. Çok garipti, ne zaman büyüyüp yetişkin olmuştu da evlenecekti. Kendisine gülümseyen Paul'e bakıp o da gülümsedi. "Ne kadar sempatik insanlar." diye düşünürken Paul '' Bu arada hediyeleriniz için de teşekkür ederiz . Çok incesiniz ... '' demişti. Beğendiklerine sevinmişti. Gülümsemesini sürdürürken "Ah, asıl ben teşekkür ederim, böyle güzel bir düğüne beni de çağırdınız. Gerçekten çok teşekkür ederim." dedi.

Mabelle artık Ignotus'u bulmuştu ve daha fazla burada sabredemezdi, çünkü onu çok özlemişti. Tekrar Paul ve Keira'ya dönüp "Mutluluklar dilerim. Şimdi benim de hayatımın aşkının yanına gitmem lazım."dedi ve içindeki gereksiz sevinçle Ignotus'un yanına doğru yürümeye başladı. O da çok şık olmuştu. Her zamankinden daha yakışıklı görünüyordu.

Ignotus yine bir şeyler karıştırmıştı belli ki. Etrafında birkaç insan vardı. onlar da dağılınca sonunda Ignotus'una kavuştu. Şaşırmış gözlerle ona baktı ve "Neler oluyor?" anlamında bir bakış attı.

"Hahahaha" diye bir kahkaha attı Ignotus Mabelle süper olmuştu ama onun bu sorusuna gülmeden cevap veremezdi "Harika olmuşsun aşkım bence Keira'dan bile güzelsin" dedi Mabelle her nasıl bir koku sıkmışsa süper olmuştu."Kalabalığın sebebini şöyle açıklayayım aşkım; az önce bir sandık dolusu büyülü hawaifişek patlattım" dedi havadaki Keira kalp Paul yazısını göstererek."Daha başka süprizlerimde var ama onlar henüz hazır değil"dedi ve Mabelle'nin belini koluyla doladı ve Mabelle'yi kendine çekti

"Burası biraz gürültülü aşkım,hadi gel arka tarafa geçip deniz manzarasına bakalım hemde sohbet edelim"dedi ve elini Mabelle'nin belinden çekmeden onu yavaşça arkaya götürdü."Niye geç kaldın canım bir an gelmeyeceksin sanmıştım.Eğer bu gemi sensiz kalksaydı uçarak gemiden ayrılırdım aşkım" dedi ve Mabelle'nin yüzüne kapanan birkaç saç telini kenara topladı ve dudağını Mabelle'ninkiyle birleştirdi.Açıkçası hiç utanmıyordu.Çünkü Mabelle ile nişanlılardı kimse onları yargılayamazdı.Belki bir dakika bile öpüşmediler ama Ignotus için o bir dakika bir ömür gibi gelmişti.

Çabucak evlenelim aşkım ben daha fazla sabredemem.Bitsin artık bu çile,sensiz geçen her dakikam haram" dedi ve diğer elinide Mabelle'nin beline doladı.Daha sonra sağ elini çekti ve asasını aldı havaya tuttu ve birkaç sallama hareketiyle kaynağı belli olmayan sadece onların duyabileceği romantik bir şarkı başladı bu onların şarkısıydı ilk tanıştıkları günden beri dinlerlerdi."Bu güzel şarkıda, bu güzel gecede,bu güzel gemide, sen güzel bayan bu dansı bana lütfeder misin?"dedi.Ay tepede çok parlaktı.

Mabelle Ignotus'a gülümseyerek "Elbette canım!"dedi ve elini Ignotus'un omzuna attı ve diğer elini de Ignotus'un eline tutuşturdu. Gözlerini Ignotus'un gözlerine dikti ve dansa başladılar. Büyüleyiciy bir müzik ile büyüleyici bir dans yapıyorlardı. Mabelle kendini Ignotus'un kollarındayken mutlu hissediyordu.

Müzik gittikçe hareketleniyor ve neşeleniyordu ki tam o sırada Mabelle'ın baykuşu Hedwig(valla bu ismi Zuleyka koydu ) Mabelle'ın elini gagaladı. Bacağında bir mektup bağlıydı. Mabelle Ignotus'tan özür dileyerek mektubu Hedwig'in ayağından aldı ve üzerini şöyle bir kokladı. Mis gibi parfüm kokuyordu ve bu kokunun kime ait olduğunu gayet iyi biliyordu Mabelle. Kokuyu son bir kez içine çektikten sonra mektubu açtı ve okumaya başladı:

"Merhaba Mabelle! Ben Daniel. Biliyorum, sana karşı son tavırlarım hiç de hoş değildi ama o anda sinirli ve alkollü olduğumu unutmamanı istiyorum. Özellikle de beni sersemletip gittiğin için sana biraz kırıldım ama senin yerinde ben olsan eminim aynısını yapardım. Merak etme, seni öldürmek veya zarar vermek gibi bir niyetim yok. Ama haberin olsun diye söylüyorum, Ignotus'un seni gerçekten sevdiğini düşünmüyorum.

Umarım bana kızmamışsındır. Çünkü seni gerçekten çok seviyorum. Mektubumu son bir kez ölçüp biç ve değerlendir. Sana asla yalan söylemem. Mabelle, lütfen beni bırakma. Çünkü sensiz yapabileceğimi hiç sanmıyorum. Ignotus'u ortadan kaldırmam gerekse bile senden asla vazgeçmem! Lütfen cevap yolla bana.

Sevgiler, D.R."

Mabelle gözlerine inanamadığı için mektubu defalarca okudu. Daniel yine yapacağını yapmıştı ama artık Mabelle'ı sinirlendiriyordu. Ignotus'la ilgili söyledikleri onu hem korkutmuştu hem de endişelendirmişti. "Ya Ignotus'da okumak isterse..." diye endişelenmeye başladı. ve dudaklarını ısırdı. Ignotus'a bakamıyordu birşey der diye.

Ignotus önce mektupta bakanlıkla ilgili birşey yazdığını sandı.Ama sonuçta o da Yasal Yaptırım Dairesi Başkanı'ydı ve her zaman Mabelle'ye gelen resmi notlar ona da gelmişti.Yavaşça Mabelle'nin arkasına geçti ve mektubu elinden bir çırpıda aldı


""Merhaba Mabelle! Ben Daniel. Biliyorum, sana karşı son tavırlarım hiç de hoş değildi ama o anda sinirli ve alkollü olduğumu unutmamanı istiyorum. Özellikle de beni sersemletip gittiğin için sana biraz kırıldım ama senin yerinde ben olsan eminim aynısını yapardım. Merak etme, seni öldürmek veya zarar vermek gibi bir niyetim yok. Ama haberin olsun diye söylüyorum, Ignotus'un seni gerçekten sevdiğini düşünmüyorum.

Umarım bana kızmamışsındır. Çünkü seni gerçekten çok seviyorum. Mektubumu son bir kez ölçüp biç ve değerlendir. Sana asla yalan söylemem. Mabelle, lütfen beni bırakma. Çünkü sensiz yapabileceğimi hiç sanmıyorum. Ignotus'u ortadan kaldırmam gerekse bile senden asla vazgeçmem! Lütfen cevap yolla bana.

Sevgiler, D.R."

Bu mektuba Ignotus'un gözleri inanamıyordu Ignotus tekrar tekrar okudu bu notu ve notu elinde buruşturarak suya attı.Tek yaptığı Mabelle'ye bakmaktı.Asasını çekti ve havaya tuttu."Expecto Patronum" dedi asadan gümüşi renkte bir kaplan çıktı ve karanlık geceyi yararak gitti patronus konuşma yeteneğine sahipti ve bakanlığa ulaştığı zaman şu sözleri iletecekti

"Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi Başkanı adına Daniel Radcliffe tehdit suçlamasıyla yargılanacaktır.Ignotus Peverell"

Ignotus havadaki asasını indirdi ve tekrar kaldırarak Mabelle'ye uzattı."Eğer seni sevmediğimi düşünüyorsan veya ondan daha az sevdiğimi beni öldür" dedi ve Mabelle2nin tepkisini bekledi,ortam bir anda soğumuştu

Mabelle, Ignotus'un tepkisine karşın çok şaşırmıştı. Mektubunu suya atmıştı ve üstüne üstük Daniel için yargı başlatılmasını istemişti. Ignotus'un "Eğer seni sevmediğimi düşünüyorsan veya ondan daha az sevdiğimi beni öldür" demesiyle de kendini kaybetti ve asasını çekti. Sinirle "Bu ne demek oluyor Ignotus? Ne zamandan beri böyle basit ve saçma bir mektup yüce mahkemeye kadar çıkmamıza ne oluyor. Hem, hem bunun neresinde tehdit. Ayrıca ne sana zarar gelmesini ne de ona zarar gelmesini isterim. ve şimdi kendine gel hemen! " diye çıkıştı.

Asasını kaldırdı ve aklından muhteşem bir anını geçirdi, ilk kez sihir bakanlığına adım atmasını. "Expecto Patronum!" diye haykırdı. Asasından gümüş bir panter süzüldü. Daniel'a gidecekti ve ona şunu iletecekti: "Senin derdin ne? Başına bir bela mı gelsin istiyorsun.Az sonra bakanlıktan gelip seni ötürecekler. Onlar gelmeden Kevin'in yanına sığınabilirsen iyi olur yoksa seni yargılamak zorunda kalacağım!"

Mabelle'ın sinirleri iyice boşalmıştı. Berbat durumdaydı, ağlamaya başlamıştı. Gözlerinden yaşlar boşalırken Ignotus'a döndü ve "Ignotus aslına bakarsan, endişemin tek sebebi..." son bir kez derin nefes aldı ve "...endişelenmemin tek sebebi hamile olmam ve bebeğimin senden mi Daniel'dan mı olduğunu bilmemem!" dedi. Bu güzel düğünde geçireceği hoş vakit yok olmuştu. Tek dileği daha fazla gümbürtü çıkmamasıydı.

Ignotus'un gözleri faltaşı gibi açılmıştı.Bunu nasıl karşılayacağını bilemiyordu.Mabelle'nin yanına gitti ve ona sarıldı."Eğer Daniel yakalanırsa onun kaçmasına yardım edeceğim"dedi.Pişmandı ona yardım etmemeliydi ama Mabelle'yi çok seviyordu.Sıra diğer meseleye gelmişti "bebek"


"O bebeğin St. Mungo yardımıyla kimden olacağını öğreneceğiz.Eğer benim bebeğimse dünyanın en mutlu insanı benim;ama eğer Daniel'in bebeğiyse bu sadece şifacılar sen ve benim aramda kalacak ve ben o bebeğin babası olucam ve yine dünya'nın en mutlu insanı olucam ama yeter ki sen ağlama bir tanem" dedi

Mabelle'nin kafasını kaldırdı ve gözlerine baktı "Sen biricik aşkımsın,seni kıramam,ne olur beni affet ömrümün tek anlamı ama beni de anla yaşadıklarımız çok hızlı oldu.Seni çokı seviyorum"dedi ve Mabelle'nin o muhteşem gözlerine bakmaya devam etti.Mabelle konuşana kadar susacaktı.

Rp Out:Ösür dilerim kısa olduğu için

Ignotus'un gözleri o kadar güzeldi ki, insan bakmaktan kendini alamıyordu. Aynı Daniel'ınkiler gibi bakıyor fakat daha sevgiyle bakıyordu. Ama içinden bir ses bebeğin Ignotus'un olduğunu söylüyordu. Ama emin de değildi. "Ya bebek Daniel'dansa..." diye geçirdi içinden. Mecburen ondan saklayacaktı. Ama duyguları buna el vermiyordu.

Ignotus'a sıkıca sarıldı ve "Söz Ignotus, seni bir daha asla hayal kırıklığına uğratmayacağım. Ama bilmelisin ki bebek senin değilse Daniel'ın da bilmeye hakkı var. Sonuçta.. Neyse, fazla bu konuda konuşmayalım. Biraz oturmalıyım başım dönüyor. Hadi içeri geçelim."dedi.

Hava artık iyice kararmıştı . Zaman ilerledikçe de gitgide soğuyor gibiydi . Düğün ise tüm ışıltısıyla devam ediyordu . Artık herkes gelmiş gibiydi , yani artık gemi gölün derinliklerine doğru açılabilirdi . Planlarına göre de geminin açılmasına yaklaşık bir saat kalmıştı zaten . Gecenin bu kadar çabuk ilerlediğine inanamıyordu Paul . Birkaç saat içinde Keira ile evleneğini düşünmek , heyecanına heyecan katıyordu şimdi .

Tam misafirlere göz gezdiriken Keira'nın yanından kaybolduğunu farketti Paul . Birden kafasından kaynar sular boşaldı sanki . Nereye gitmiş olabilirdi ki (?) Telaşla etrafa bakınmaya başladı . Bir arkadaşını görüp , yanına gitmiş olabileceğini düşünüyordu ama , etrafa şöyle bir baktığında , Keira güvertede yok gibiydi . Sonra bir de geminin dışına bakmaya karar verdi Paul . İçindeki korku her geçen saniye daha da büyüyordu . Bu da onu ne yapacağını bilmez halde bir oraya bir buraya koşturmasına neden oluyordu . Ama ileride , ormana yakın bir yerde , Keira'nın iki kişiyle konuştuğunu görünce rahatladı birden . Acaba konuştuğu kişiler kim olabilirdi ki ? Bir ara Keira'nın içlerinden birine sarıldığını farketti . Bu iyiye işaretti işte . Demekki tehlikeli kişiler değildi . Paul bir ara onların yanına gitmeye niyetlendi ama sonradan vazgeçti . Onları rahatsız etmek istemezdi . Sonuçta tanıştırmak istese , Keira onları düğüne getirebilirdi . O yüzden eski yerine dönüp sessizce Keira'yı beklemeye koyuldu .

Birkaç dakika sonra Keira göründü güvertede . Biraz ağlamış gibi duruyordu . Yüzünde bir hüzünde görmek mümkündü . Paul'un içi burkuldu bir an . Hayatlarının en mutlu gününde onu üzen şey ne olabilirdi ki ? Hiçbirşey söylemeden sarılmıştı Keira ona . Paul de hemen sıkıca sardı onu . Ona yanında olduğunu hissettirmek , acısını paylaştığını anlatmak istercesine ... Sonra şu sözler döküldü ağzından ...

'' Ne oldu aşkım ? O dışarıda konuştuğun kişiler kimdi ? Lütfen üzülme artık ... ''

Paul Keira'yı öyle görünce öyle kötü olmuştu ki , dokunsalar ağlıcak gibiydi . Onu böyle görmek onun için tam bir zulumdü ...

Mabelle uzaklara dalıp gitmişti, sanki boğulmuş gibi bir hali vardı. Uyuşuk bir ifade ile Ignotus'un sorusuna cevap verdi: "Hayır canım, bir şey içmek istemiyorum."
Ortam Mabelle'ı çok sıkmıştı, sessizlik boğmaya başlamıştı. Derin bir "Pufff!" çekti ve Ignotus'un kucağından kalktı. Uzun süre aynı şekilde durmak onu sıkmıştı. Ama ne olursa olsun Ignotus ile birlikte olmak onu huzurlu hissettiriyordu.

Bir süre boşluğa baktıktan sonra "Biraz daha boş oturursam deli bir anne olacağım Ignotus." dedi uykulu bir sesle. Gözleri sürekli bir noktaya odaklanmış halde duruyordu. Hala da boşluğa bakmaktaydı. Kafasında bir sürü soru işareti varken bu rahatlatıcı oluyordu. Çünkü bazen çözümler bu sayede 'Şıp!' diye geliyordu. Ama boşluk insanı delirtebilirdi de.

Ignotus hafif bir tebessümün ardından "Düğnler her zaman beni sıkmıştır.Kendi düğünümde bile sıkılacağım diye bir his var içimde" dedi ve boşluğa bakmakta olan Mabelle'ye baktı."Ne yapabiliriz aşkım,canın ne yapmak istiyor eğer düğünden gitmekse isteğin beraber çıkabiliriz.Nasıl olsa Paul'üde Keira'yı da gördük ve armağanlarını verdik sen ne istersen onu yapacağım" dedi ve kolunu Mabelle'nin omzuna doladı.Gece çok güzeldi ama can sıkıntısından ölmek üzereydi aklında da soru işaretleri vardı.


Rp Out:Kısa olduğu için ösür dilerim

Mabelle bu sefer sırıtmaya balamıştı çünkü Ignotus "...Kendi düğünümde bile sıkılacağım diye bir his var içimde." demişti. Mabelle'da düğünleri sevmezdi ama Paul'un ve Keira'nın düğünleri olunca işler değişirdi. İkisi de çok iyi insanlardı çünkü ve onların yanında sıkılmak mümkün değildi.

Yine puflamaya başlayarak "Bence biraz daha insan içine çıksak daha iyi olur. Yalnız sıkılıyorum." dedi. Dudaklarını bükerek "Hem böyle boş boş oturuyoruz. İnsanların içinde olursak muhabbet edecek birkaç kişi olur." diye ekledi. Baktığı tablo, Mabelle'ın boş bakışlarından neredeyse eskimeye başlayacaktı ki Mabelle bir anda ayağa kalktı. Ignotus'un da elini tuttu ve diğer davetlilerin olduğu yere gittiler.

Burası muhteşemdi. Yüzleri gülen insanlarla doluydu ama tabi birkaç mutsuz kişilikler hariç. Mabelle'da onlardan olmamak için yüzüne hoş bir gülümseme yayılmasını sağladı. Artık mutlu görünüyordu, arka fonda romantik bir parça çalıyordu. Mabelle hemen Ignotus'un elini kavradı ve " Acaba bu dansı bana lütfeder misiniz beyfendi?" diyerek onu dansa davet etti.

out: Yah Can sen Josh Holloway'i kullansana ünlü olarak

"Siz istersiniz de ben bu dansı etmez miyim güzel bayan" dedi Ignotus ve Mabelle'nin belini kavradı.Müzik çok güzeldi,havada aşk kokusu ile beraber gerçekten romantik bir ortamdı.Aslında Ignotus düğünleri sevseydi gerçekten çok eğlenceli bir düğün olurdu.Ama nerede düğünler her zaman ona itici gelmişti.


Tüm geceyi Mabelle'yi kollarında tutarak geçirebilirdi ama Mabelle geçirirmiydi bunu bir tek kendisi bilebilirdi.Gerçekten çok karmaşık hisleri vardı Ignotus'un. Bebek,Daniel'in mektubu ve diğer olanlar acaba Mabelle bu olanlardan sonra beraber olmalarını sakıncalı buluyormuydu.